Kadıköy’de bilhassa mehtaplı gecelerde kimse evde oturmaz ya deniz kenarına ya da farklı yerlere gider gecenin tadını çıkarırlardı. O dönemde sandalla Kalamış kıyılarında sabaha kadar meşk edilip mehtaba dalmak başka bir zevkti.

O günlerde maliye tahakkuk memuru Kazım Bey Kadıköy vapurunda karşılaştığı Osman Nihat’a, “Osman bu akşam seni bize bekliyorum. İtiraz istemiyorum” der. Osman Nihat her ne kadar başka randevum var dese de Kazım Beyi kıramaz.

Akşam olduğunda Kazım Beyin bahçesindeki erik ağacı altında bir vur patlasın çal oynasın meşk başlar. Muhabbet gece ilerledikçe daha yoğunlaşmış artık herkes geceye kendini kaptırmıştır. Kazım Bey bir ara “Haydi çocuklar masayı olduğu gibi sandala nakledelim” der. Masa sandala nakledilir ve meşk orada da devam eder. Gecenin güzelliği ve sandalın sallantısı ile artık hafif bir sarhoşlukta başlamıştır. Kazım Bey adeta bir donanma kaptanı gibi oturduğu yerden “İstikamet Kalamış” diyerek kadehini kaldırır. Sandaldakiler de asılırlar küreklere. Çok geçmeden etrafları başka sandallarla sarılmış ve meşke eşlik etmeye başlamışlardır bile.

Gece tüm heyecanı ve eğlencesiyle devam ederken uzaktan bir ses “Sandalcılar! Motora yaklaşın” diye birkaç kez bağırır. Sesin nereden geldiğini anlamaya çalışırken grubun şaşkınlığı da görülmeye değerdi. Bir de ne görsünler; seslenen Gazi Paşa’dır. Gazi Paşa’nın bu sesi birden sandaldakilerin iliklerine kadar işler. Sarhoşluklarından eser kalmamıştır ve asılırlar küreklere. Birkaç dakika içinde Ata’nın etrafını kuşatmışlardır bile. Neşeleri heyecana karışmıştır her birinin. Atatürk motorun arkasında kurulan masada oturup mehtabın tadını çıkarmaktadır. Oturduğu yerden ayağa kalkıp sandalcılara;

“Gençler, görüyorsunuz, tabiat güzel, mehtap güzel, memleket güzel, siz onlardan daha güzelsiniz. Bu memleket sizin, bu gördüğünüz tüm güzellikler sizin. Türk neşelidir. Türk güzeli bilir ve herkesten daha çok sahip çıkar ve herkesten daha çok sever. Bu güzel memlekette eğlenmek, şarkı söylemek hepinizin hakkıdır. Haydi, ne duruyorsunuz, meşke devam edin” der. Sandalcılar bağıra bağıra şarkı söylemeye Gazi Paşa’da eşlik etmeye devam eder.

Kalamış uykudan uyanmış, körfezde musikinin en güzel nağmeleri geç vakte kadar geceyi inletmiştir. Ata gülüyor, sandalcılar gülüyor mehtap gülüyordu. Ata mutlu, sandalcılar mutlu mehtap mutluydu. Sabaha doğru Atatürk veda sandalcılara ve geceye veda ederken sandalcılar hep bir ağızdan;

“Sağ ol var ol Paşam” diye haykırarak veda ederler.

O gece sandaldaki Osman Nihat Akın büyük bir duygu yoğunluğuyla Türk edebiyatının en önemli şairlerinden Yahya Kemal’in;

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;

Mehtap... İri güller... Ve senin en güzel aksin...

Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

Şiirini, o gecenin hatırlarda kalan ilhamıyla Nihavent makamında besteler.