Kimlik çoğu zaman sahip olduklarımızla, başarılarımızla, kültürümüzle tanımlanır. Oysa gerçek bazen çok daha acı bir yere temas eder. Kimlik, en az sahip olduklarımız kadar, bizden alınanlar tarafından da inşa edilir.
Hiç düşündünüz mü?
Bir toplumun kimliği ne zaman yaralanır?
İnsanların birbirine dokunduğu o görünmez bağlar ne zaman incelir?
Bizim başımıza ne geldi de bugün kendimizi bu kadar yorgun, bu kadar gergin, bu kadar birbirinden kopuk hisseder hâle geldik?
Eskiden Nasıldık?
Bir zamanlar bu toplumda insanların birbirine güveni vardı.
“Bir şeye ihtiyacın var mı?” cümlesinin değeri vardı.
Komşunun kapısının çalınması doğal, selam vermek vazgeçilmez bir davranıştı.
Peki şimdi…
En son ne zaman kaldırımda yanından geçen birine gülümsedin?
Toplu taşımada sıraya saygı gösterildiğine ne kadar zamandır tanık olmadın?
Trafikte biri hata yaptığında “insanlık hâli” deyip yoluna devam ettin mi?
Biz ne oldu da en basit toplumsal davranışları bile incitmeden yapamaz olduk?
Toplumsal Hafızada Erozyon
Bu soruların cevabı bireysel değil, kolektif bir yara.
Sosyoloji bize diyor ki:
“Toplumun kimliği, ortak hafızanın üzerine kurulur.”
O hafıza zedelenmeye başladığında, birey de, toplum da yönünü şaşırır.
Ve bugün tam da bunu yaşıyoruz.
Bizden ne alındı biliyor musun?
- Hoşgörü…
- Sakinlik…
- Empati…
- Güven…
- Birbirimize duyduğumuz iyi niyet…
- “Biz” duygusu…
Ama belki bir şey daha var…
Adını yüksek sesle söylemekten çekindiğimiz, kaybı çok derinden hissedilen bir şey.
Türklük kavramının taşıdığı o birleştirici sıcaklık.
Yıllarca bizi bir arada tutan, farklılıklarımızın üstünde duran o ortak kimlik duygusu da yavaş yavaş bulanıklaştırılıyor sanki.
Bir değer olarak değil, bir tartışma konusu hâline getirilerek.
Kavramın kendisi değil, taşıdığı anlam aşındırılmaya çalışılarak.
Evet, belki hâlâ birçok şeyi taşıyoruz. Kültürümüz, tarihimiz, alışkanlıklarımız yerinde duruyor.
Ama içlerinde bir şey eksik.
Çünkü kimliğimizi canlı tutan o küçük, o insani davranışlar ve o büyük ortak aidiyet duygusu avuçlarımızdan kayıp gitti.
Kimlik Kaybı mı, Kimlik Kargaşası mı?
Bugün yaşadığımız şey aslında bir kimlik kaybı değil bence bir kimlik kargaşası.
Köklerimiz yerinde, değerlerimiz duruyor ama onların üzerini toz kaplamış gibi.
Ne tam kaybettik, ne de tam hatırlıyoruz.
Şu soruyu kendine hiç sordun mu?
Ben eskisi gibi değilsem ve toplum da eskisi gibi değilse o zaman bizi değiştiren ne oldu?
Cevap belki de çok basit;
Bizden alınan şeyler, bize kalanlardan daha fazla olmaya başladı.
Belki de kimlik dediğimiz o büyük yapı, küçük davranışların toplamıdır.
Saygılarımla,