Hepimizin kulaklarında olan bir şarkının hikâyesinden bahsetmek istiyorum sizlere bu sayımızda. Şarkı hepimizin kulaklarında olduğu kadar dilimizde de yer etmiştir. Eğlenceli ortamların vaz geçilmezi olan bu şarkının hikâyesi aslında hiçte eğlenceli değil.

Ahengi ile bizlerin içini kıpırdatan bu şarkıyı, yazının sonuna geldikten sonra anlatacağım acıklı tablonun gözlerinizin önünde şekillenmesiyle daha başka dinleyeceksiniz, eminim!

Şarkı, iki aşığın hikâyesidir. Birbirine âşık ama kavuşamayan iki gencin melodisidir. Bu melodi Hicaz makamında bestelenmiştir. Ünlü filozof ve bilim insanı Farabi’ye göre Hicaz makamı insan ruhuna tevazu verir. Musullu Hafız Şaşı Osman Efendi tarafından bestelenmiştir. Sözlerin sonradan yazıldığına dair bir rivayette vardır.

Birçok kaynağa göre bu şarkı Münip Cemal ve Şadiye’nin, hani o imkânsız aşk dedikleri durumun hikâyesidir.

Şadiye çok zengin bir ailenin kızıdır. Dönemin önemli paşalarından Mehmet Bahri Paşa’nın kızıdır. Münip Cemal ise fakir bir ailenin oğludur. Hani o eski Türk filmlerindeki gibi.

Şadiye yazları adaya gelir. Münip Cemal’de adanın en yakışıklı genci. Şadiye’yi görür görmez tutulur kara sevdaya. Paşa kızına da talip olmak zor tabii. Mektuplaşmalar başlar. Şadiye’nin de gönlü kaymıştır bu yakışıklı gence. Mektuplaşmalar, gizli gizli buluşmalara kapı açar. Artık bu aşkı izdivaca çevirmenin zamanı gelmiştir. Münip Cemal’in ailesi kızı istemeye giderler fakat kızının küçük olduğunu bahane eden paşa kızı vermek istemez.

Münip Cemal yıkılmıştır. Çaresizlik içinde günlerini geçirirken İstanbul’dan bir haber gelir. Şadiye’nin babası düğüne davet eder onları. Tabii bu haberin sonrasında genç adam durmaz ve sevgilisine ulaşmak için çırpınır. Dur yapma deseler de, hemen denize atlar, adadan İstanbul’a ulaşmak için başlar kulaç atmaya. Fakat o azgın dalgaların arasında kaybolup gider Münip Cemal kalbindeki o büyük aşkıyla. Bu acı haber adada duyula koysun bir mektup gelir aynı gecenin sabahında. Mektup Şadiye’dendir.

‘’Canım Münip ’im, sana müjdeli haberim var. Babamı seninle evlenmeye razı ettim. Önce ablam evlenecek. Babam bizlerin düğününü beraber yapmak istiyor. Beni artık paşa babamdan isteyebilirsin’’ (Kaynak: Ayhan Bilgin, Her Şarkının Bir Hikâyesi Var. İstanbul 1959-Mehmet Güntekin İstanbul’un 100 şarkısı).

Bu iki gencin efsanevi aşkı bu şekilde son bulsa da bu hikâye günümüze kadar ulaşmıştır.

Şadiye bu vahim olaydan sonra saraya gelin gitmiştir. 1924 ailecek sürgün edilmişler ve hayatını Fransa ve Amerika’da sürdürmüştür.

Eğer bir şarkının hikâyesi olduğunu düşünüyorsanız mutlaka o şarkıyı ruhunuzla dinliyorsunuzdur.

Ah, ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et Şadiye başın için
Ah, ada sahillerinde bekliyorum
Her zaman yollarını gözlüyorum
Seni senden güzelim istiyorum
Beni şad et Şadiye başın için

Ah, her zaman sen yalancı, ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta, ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak
Ah, her zaman sen yalancı, ben kani
Her zaman orta yerde bir mani
Her zaman sen uzakta, ben müştak
Her tellakide bir hayalin berrak

Ah, nerede o mis gibi leylaklar?
Sararıp solmak üzere yapraklar
Bana mesken olunca topraklar
Beni yâd et güzelim başın için
Ah, nerede o mis gibi leylaklar?
Sararıp solmak üzere yapraklar
Bana mesken olunca topraklar
Beni yâd et güzelim başın için