Merhabalar sevgili dostlar. Haberes Dergisi'nin Şubat 2024 sayısında çok değişik bir hikâye ile birlikteyiz. 1940’lı yılların çok duygusal bir hikâyesini paylaşacağım sizlerle.

Bu hikâyenin bestesi öyle duygu yüklüdür ki o dönemde radyolarda çalındığı vakit bazı dinleyicilerin radyo idaresine gönderdikleri mektuplarda, bu bestenin çok hazin ve ağlatıcı olduğunu ve mümkünse programlara konmamasını rica etmişlerdir.

Şair Baki Süha Ediboğlu (1915-15 Eylül 1972) Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nde öğrenim görmüştür. Bir dönem gazetecilik yapmıştır. Çalışma hayatının önemli bir döneminde radyoevinde sunuculuk ve müdürlük gibi görevlerinde bulunmuştur. O yıllarda yazdığı şiirleri bir araya toplamış ve ‘Cenup’ adlı şiir kitabını çıkarmıştır. Bu kitabını ticari bir kaygıyla değil tamamen dostlarına armağan etmek amacıyla bastırmış ve iki ay gibi kısa bir sürede de tükenmiştir.

Şair bir akşam mesai çıkışı yorgun argın evine gelir. Yemekten sonra bir kitap alır ve koltukta okumaya başlar. Bir yandan da radyo açıktır. Radyoda berrak ve duygu yüklü sesiyle henüz daha genç kızlığın ilk çağlarında olan yepyeni bir ses Perihan Altındağ Sözeri (5 Mayıs 1925-7 Nisan 2008) şarkı okumaktadır. O tertemiz yorumu sıcak yaz akşamında nefis bir şerbet gibi tesir etmektedir dinleyenlerin kalbine. Birdenbire sözleri kendisine ait şarkı çalınmaya başlar. Hemen yerinden fırlayıp radyonun sesini daha çok açar ve başlar dinlemeye.

Bu gece o ince yüzün

Ve dalgalı saçlarınla

Yine karşıma çıktın kardeşim.

Elinde kendi kendine öğrendiğin udun

Gözlerinde şakrak uçarı bir hayal

Ve aynı şarkı dudaklarında

Bâis-i berbadım oldu can yakıcı gözlerin

Yakın dostu Nuri Halil Poyraz Nihavent makamında bestelemiştir bu şiiri. Bu büyük sürprizle dinlerken gözyaşlarını tutamaz şair. O kadar etkileyicidir ki bu şarkı dinleyen herkesi derinden etkiler. Şair bu şiiri erken yaşta kaybettiği Ayşe ablasına yazmıştır. Ve gönüllere bu besteyle akmıştır.

Sağlıcakla…