Son aylarımız, enerji kısıtlamalarıyla ve yüksek miktarda enerji fiyat artışlarıyla geçti. Sadece bizde değil tüm dünyada enerji fiyatlarındaki artış insanlığı yeni arayışlara itti. Defalarca olduğu gibi yine gözler hidrojene yöneldi. Ancak bu kez diğer yönelişlerde olduğu gibi pek geri adam atılacak gibi görünmüyor çünkü kolay ve ucuz elde edilebilir hidrokarbon kaynakların hem sonuna geldik hem de eğer bunları kullanmaya devam edersek insanlık ve canlı varlıklar yok olma noktasına gelecek.

Periyodik cetvelin en tepesinde bulunan ve atom numarası “1” olan hidrojen evrenin kütlesinin yüzde 75’ini oluşturur ve evrende en çok bulunan elementtir. Hidrojen Yunanca “su oluşturan” anlamına geliyor ve suyun elektroliz edilmesi ile gaz halde elde edilebiliyor. Hidrojenin oksijenle yakılması sonucu veya yakıt pillerinde elektriğe dönüştürülmesi sonucu tekrar su elde edilir. Çevre kirliliği oranı ‘0’dır. Yeni imal edilen ve denemeleri yapılmakta olan hidrojen üretim elektrolizerleri 2.4 litre suyla bir evin ihtiyacını günlerce karşılayabiliyor. Sözü edilen su miktarı bir bulaşık makinesinin kullandığı suyun 8’de 1’ine veya bir sifon çekiminin yarısına eşit.

Hidrojene atanan renk, onu kökenine ve üretim sırasında salınan karbondioksit miktarına göre sınıflandırmak için kullanılan bir etikettir. Başka bir değişle, ne kadar “temiz” olduğunu anlamanın kolay yoludur. Üretim şekilleri arttıkça ve çeşitlendikçe renk sayısı da artabilir. Yakın gelecekte sıklıkla karşılaşacağımız renklendirme;

 -Kahverengi hidrojen: Kömürün gazlaştırılmasıyla elde edilir ve üretim sürecinde karbondioksit açığa çıkar. Bazen siyah hidrojen olarak da adlandırılır.

-Gri hidrojen: Doğal gazın dönüştürülmesinden elde edilir, şu anda en bol ve ucuz üretim bu yöntemle yapılan hidrojen üretimidir.

-Mavi hidrojen: Aynı zamanda doğal gazın yeniden yapılandırılmasıyla da üretilir, aradaki fark, karbon yakalama sistemi aracılığıyla karbondioksit emisyonlarının bir kısmının veya tamamının önlenmesidir. Daha sonra bu karbondioksit, sentetik yağ ve yakıt yapımında kullanılır.

-Yeşil hidrojen: Yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektriği kullanarak suyun elektroliz edilmesiyle elde edilir. Başka bir yeşil hidrojen türü, hayvancılık, tarım, ve/veya belediye atıkları kullanılarak elde edilen biyogazdan üretilir. Günümüz fiyatlarıyla en pahalı yöntemdir.  Ancak yenilenebilir enerji ve elektrolizlerin maliyeti düştükçe yeşil hidrojen fiyatının düşmesi beklenmektedir. Çevreye kirlilik etkisi neredeyse sıfır düzeyindedir.

Dünya enerji konseyinin hazırladığı rapora göre Türkiye’nin mevcut elektrik arz sepetinde yenilenebilir kaynakların oranının artması ve gerekli yatırımlarla birlikte 2050’de yıllık 3.4 milyon tona kadar yeşil hidrojen üretimine ulaşabilmesi mümkün. Ülkemizin yeşil hidrojen tüketiminin 2050’ye kadar maksimum yaklaşık 1.9 milyon tonla sınırlı kalacağı dikkate alınırsa, üretimimizin yaklaşık yüzde 45-60’lık bölümünün ihraç edilebileceğini ortaya çıkıyor. Bu da Türkiye’nin üreteceği 1.5 ile 2 milyon ton arasında yeşil hidrojenin Avrupa ülkelerine satılabilmesi anlamına geliyor. Bir başka değişle yakın gelecekte enerji ithal eden konumdan enerji ihraç eden ülke konuma gelmiş olacağız.

Doğalgaz taşıma işiyle bildiğimiz BOTAŞ Ar-Ge birimleri üretilecek hidrojeni depolayacağı yeraltı depolarıyla ilgili çalışmalar yaptığı gibi, bu hidrojeni Avrupa’ya taşıyacak boru hatları üzerinde de çalışmalar yapmaktadır. Çok yakın zamanda üretilen hidrojeni TANAP doğalgaz boru hatlarına % 5 oranında doğalgaza ilave ederek Avrupa’ya gönderme planları üzerinde çalışmaktadır. Hidrojen üretimiyle ilgilenen firmaların da Botaş Ar-Ge’ ye müracaatları beklenmektedir.

Saygılarımla…