Kızıl Tugaylar bir İtalyan terör örgütü.1970 yılında kurulmuş, Marksist militan bir örgüttür. Kızıl Tugaylar örgütünün amacı. silahlı mücadele vererek devrimci bir devlet kurmak ve İtalya'yı batı bloğundan ayırmaktı. 1978 yılında İtalya başbakanı Aldo Moro yu kaçırıp 55 gün rehin tuttular, istekleri yerine getirilmeyince öldürdüler.

1970'li yıllarda İtalya, hem ekonomik dönüşüm hem de siyasi istikrasızlık yaşıyordu. Gelir dağılımı bozuktu. Ayrıca ideolojik temelleri de vardı, işçilerin öncülüğünde bir sosyalist devlet kurmak istiyorlardı.

Ülkedeki olaylara karşı devlet terörle mücadele operasyonu başlattı. Birçok militan itirafçı oldu. Örgüt içinde çözüldü. Ve örgüt çökertildi. Örgüt üyeleri silah bıraktılar. Suçlu olanlar yargılandılar, gerekli cezaları aldılar

ETA terör örgütü İspanya ile Fransa arasında kalan Bask adı verilen bir bölgeden çıktı. Francisco Franco nun diktatörlüğü döneminde (1939 1975) Bask dili ve kültürü yasaklandı. Buna karşılık 1959 yılında bir öğrenci grubu tarafından 1959 yılında ETA kuruldu. Bu örgüt 1960 dan sonra silahlı mücadeleye başladı. Hedefleri Bask bölgesini bağımsızlığa kavuşturmak, Sosyalist bir devlet kurmak. Kendilerini kapitalizme karşı merkeziyetçi anlayışla “Ulusal Kurtuluş Hareketi” olarak tanımladılar.

Yıllarca suikast, bombalama, adam kaçırma eylemleri yaptılar birçok cinayet işlediler. ETA, eylemlerini propaganda aracı olarak da kullandı. Halkı korkutarak devlet üzerinde baskı kurmayı hedefledi. Ancak zamanla, sivillere yönelik saldırılar nedeniyle toplum desteğini yitirmeye başladı.

Nihayetinde şiddet yoluyla bağımsızlık kazanma fikri iflas etmiştir. ETA terör örgütü de çökertildi.

İngiltere de kurulan İRA terör örgütü de bunlara benzer bir süreç yaşadı. Özetle terör örgütleri devlet tarafından çökertiliyor, militanlar silah bırakıyor, devlete teslim oluyorlar. normal olan olması gereken bu.

PKK (Kürdistan İşçi Partisi), 27 Kasım 1978 tarihinde Abdullah Öcalan önderliğinde Lice’nin Fis köyünde (Diyarbakır) kurulmuştur.

PKK’nın kuruluş amacı, kendi söylemlerine göre, Türkiye’nin güneydoğusunda ve çevre ülkelerde yaşayan Kürtleri bir araya getirerek bağımsız bir “Kürdistan devleti” kurmak idi. Yani ideolojik temeli hem etnik milliyetçilik, hem de Marksist-Leninist devrimcilik üzerine kurulmuştu.

Bu kuruluşun arkasında başta Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa ülkeleri var. Hedefleri, taa o zamandan planlanan Büyük Ortadoğu Projesini geçekleştirmek.

Zamanla PKK, dış destekli olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı 1984 yılından itibaren silahlı mücadeleye başladı Bu tarihten sonra da yaptıkları terör eylemleriyle asker polis öğretmen mühendis çoğunluğu Kürt vatandaşlarımız olmak üzere 50 bin den fazla insanımızı katlettiler.

Şimdiye kadarki terör örgütleriyle kıyaslandığında hem uzun süre ayakta kalması ve en fazla kan akıtan örgüt olması sebebiyle PKK en kanlı terör örgütüdür. Her ülkede olduğu gibi bizim ülkemiz dede yıllar süren mücadele sonucu PKK terör örgütü sonunda çökertilmiş bitme noktasına getirilmiştir.

Çalışan nüfusun yarısı asgari ücret olan 22 bin TL maaş alırken, vatandaşımız fakirlikten kırılırken, insanlar Üniversite de okutan çocuğuna harçlık gönderme sıkıntısı yaşarken, Suriyeli Afganlı ve Afrika'nın bütün ülkelerinden gelen ve her türlü giderini bizim karşıladığımız mülteci sorunuyla uğraşırken birdenbire bir açılım süreci çıkartıldı. Anlam veremediğimiz akıl tutulması yaşadığımız bir süreç. Bunun için mecliste bir komisyon kuruldu. Bu komisyon sözde toplumun her kesimiyle konuşarak bir ortak karara varmaya çalışıyor.

Devletimiz sanki terör örgütüne yenilmiş gibi, savaşın mağlubu gibi bir tavır sergileyerek süreç yönetiliyor. Böyle olunca da terör örgütü galip edalarıyla görüşmelerde olmadık taleplerde bulunuyor, her gün bir talep öne sürüyorlar. Yıllardır mahpusta olan 50 bin vatandaşımızın katilinden medet umar bir tablo sergileniyor. İnanın bu ülkenin vatandaşları olarak yüreğimiz parçalanıyor. Kürt vatandaşlarımızın değil PKK'nin temsilcisi konumunda olan DEM, bu süreçte yaptıkları önerileriyle açık açık bir Kürt devleti kurmak istediklerini nerdeyse beyan ediyorlar.

Bu arada yüz verildiği için hadlerini aşan DEM milletvekili Gülistan Koçyiğit bu vatan için canını veren şehidimize ceset diyor. Yıllardır bölücü söylemleriyle tanıdığımız Sırrı Sakık Ata'mıza dil uzatıyor.

Bir de DEM in isteklerine bakalım. Anayasal yurttaşlık, ana dilde eğitim. Öcalan'a özgürlük. Başka taleplerde var, ama bunlar önemli. Anayasa etnik kimlik yazılırsa birde ana dilde eğitim kabul edilirse ülke mutlaka bölünür, zaten amaçta ülkemizi bölmek.

Kürtler kendilerine kimyasal silah kullanarak katliam yapan Saddam'a karşı gelmediler, Türkiye ye sığındılar, Esat, Kürtleri vatandaş dahi kabul etmedi. Esat'a karşı savaşmadılar, Türkiye'de asker olan, polis olan, bürokrat olan, hatta ordu komutanı bakan başbakan milletvekili olan Kürt vatandaşlarımızı bu bölme sürecine katmaya çalışıyorlar.

Eğer Kürt vatandaşlarımız DEM in söylemleri doğrultusunda hareket edip bu bölme sürecine katılırlarsa ve sonuç alırlarsa en büyük zararı Kürt vatandaşlarımız görecektir.

Kürt vatandaşlarımıza bir çağrıda bulunalım. ABD'ye güvenerek Türk milletinin nefretini kazanmayın, en az bin yıldır süren beraberliğimizi bozmayın. bozmak isteyenlere meydan vermeyin. Çok önemli bir süreçten geçiyoruz bunu bilelim.

Tek çıkar yolumuz Atamızın çizdiği yolda, hepimizi kapsayan Atamızın ifade ettiği Türklüğümüze ve Cumhuriyetimize sahip çıkmak.

Sevgiyle kalın