Prof. Dr. Osman Nuri Çelik hocam ile 3 yıl önce tanıştık. Tanatar Ar-Ge Merkezi’nin kuruluşunda danışmanımızdı. Daha sonra da proje danışmanımız olarak devam etmekte idi. Bu süre içerisinde 9 proje üretildi ve 6 adeti başarıyla tamamlandı, diğerleri devam ediyor. Bunları şunun için yazdım; bildiğim kadarıyla onun literatürüne başaramama ya da eksik bırakma gibi bir kavram girmemiş. Sözlerinizi vasiyet sayarız, bıraktığınız gibi devam etmeye söz veriyoruz .
Son derece nazik, etkileyici bir ses tonuyla konuşan, dinleyen, uyaracaksa kibarca uyaran, çalışırken konu harici hiçbir şeyle vakit harcamayan, duruşu bile bu ülke ve millet olan ve onun için çalıştığı her haliyle belli eden bir insan, kısaca ADAM GİBİ ADAMDI. Bu ani ayrılık, hem bizim için, hem Osmangazi Üniversitemiz için, hem de en önemlisi ülkemiz için çok erken bir ayrılık oldu.
Bir üniversite hocası için tam da “ustalık dönemi” evresine girmişti. Bizler mühendisler olarak bu ayrılığı pek ifade edemeyebiliriz ancak Şair Sezai Karakoç bizim adımıza anlatmış;
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir bildiriştir
Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
Görünüşte öç hakikatte değil
Faninin sonsuzla barışması
Affın mağfiretle yarışması
Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
Bir yıldırım çarpmasıdır dağa
Sonbahar değil ilkbahardır
Ölümden sonra ölümsüz bir hayat vardır
Bulutlar açılır güneş çıkar
Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini
Anladım onlar ölmediler
Ölüm adına
Ölüm maskesini takınarak
Dönüştüler bir ışığa
Hocam, biz Tanatar Ar-Ge Merkezi olarak hakkınızı helal ettiğinizi umuyoruz. Varsa bizim hakkımız helaldir. Sevenlerinize ve ailenize başsağlığı ve uzun ömürler diliyoruz. Vardığınız yer cennet olsun.
Saygılarımla...