Nereye gitseniz, kimle konuşsanız herkesin dilinde enflasyon.

Düne kadar ‘benzin fiyatı önemli değil, ben hep elli liralık alıyorum’ diyenler dahi ‘artık gelen zammı gördün mü’ diye birbirine soruyor. İş buralara gelmeden önce ekonomik gidişata ilişkin yapılan uyarıları AKP iktidarı  hiç dikkate almadı. Yıllardır biriken dış borcu, hızla artan cari açığı umursamadı. Sonuç kaç olduğunu tam olarak bilmediğimiz daha kötüsü nereye kadar yükseleceği konusunda kimsenin bir şey söyleyemediği bir enflasyon ile karşı karşıyayız. İktidarı destekleyenler ‘enflasyon yüksek ama lokantalar ve yollar halen dolu’ diyerek kendilerine züğürt tesellisi bulsalar da zaman içinde iç talebin daha da daralacağı açık. Başkanlık sistemine geçerken, halkı, alınacak hızlı kararlarla ülkenin çok iyi yönetileceği, koalisyonlar dönemi kapandığı için istikrarın geleceği gibi onlarca masal anlatıp pembe tablo çizenler şimdilerde kötü durumu dış güçlere bağlamaya başladılar. Ekonomi biliminin onlarca yıllık tecrübe ve kurallarını  hiçe sayıp 'Ben ekonomisttim. Faiz sebeptir enflasyon sonuç' diyenler ülkeyi bu hale getirmiştir. Önceki yazılarımı takip edenler bilirler. Pek çok kişi gibi ben de yanlış yönetimi görmüş ve çeşitli öngörülerde bulunmuştum. Muhalif hiç bir sese tahammülü olmayanlar yapılan uyarıları da  dikkate almadılar. Enflasyonun son derece yüksek olmasına karşın faizi düşürenler bugün yaşananların sorumlusudur. KKM (Kur korumalı mevduat) gibi geçici ve maliyeti yüksek bir yolla dövizdeki yükselişi kontrol altına almak isteyenlerin planları altı ay içinde çöktü ve kur eski fiyatlarına yaklaştı. Dahası Merkez Bankası net rezervleri de - 52 Milyar dolar oldu. Asıl meseleler çözülmeden temeli tabanı olmayan yol ve yöntemlerle ekonomi yönetilirse sonucun ne olacağını hepimiz gördük. Hal böyleyken iktidarda bir akıllanma  belirtisi bir var mı derseniz henüz öyle bir işaret görmüş değiliz. Umarız bir an önce doğru yolu bulurlar aksi halde çok daha zor günler hepimizi bekliyor.