On Birinci Kalkınma Planı hazırlık çalışmaları kapsamında On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023) dönemi için, politika önerileri ile uygulama stratejilerin belirlenmesi amacıyla, “Çevre ve Doğal Kaynakların Sürdürülebilir Yönetimi Çalışma Grubu” oluşturulmuştur. Konunun uzmanı kamu, özel sektör, akademi ve sivil toplum katılımcılarından oluşan söz konusu Çalışma Grubu, Ocak 2018 tarihlerinde rapor halini alan çalışmasında, On Birinci Kalkınma Planı dönemi için Türkiye’de çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi için amaç, hedef ve politika önerilerini belirlemiştir.

Çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi konusunun yeni plan döneminde ele alınacağı uzun vadeli ve orta vadeli hedefler, amaçlar, bu hedef ve amaçlar doğrultusunda strateji ve politikaların paylaşıldığı rapora göre, arazi tahribatının durdurulması ve geri çevrilmesi, topraktaki ve bitkilerdeki karbon stoklarının arttırılması sayesinde arazinin sera gazı kaynağından yutağa çevrilmesi ve ekosistem hizmetlerinin güvence altına alınıp geliştirilerek kırsal toplumun iklim şoklarına karşı direncinin kuvvetlendirilmesi arazi tahribatının dengelenmesinde temel rol oynamaktadır. Bu kapsamda Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü tarafından Türkiye Arazi Tahribatının Dengelenmesi Ulusal Raporu (2016-2030) hazırlanmıştır. Buna göre 2030 yılına kadar 1 milyon ha ağaçlandırma, 750.000 ha mera ıslahı, 2.200.000 ha kuru tarım alanının sulamaya açılması ve 2.000.000 ha tarım alanlarının ıslahı öngörülmektedir.

Mevcut mevzuatın, çevre koruma ve doğal kaynak yönetimi ile ilgili gerekli hukuki altyapı ve yönlendirmeyi sağlayacak seviyede kurgulandığı, ancak ilgili konuların uygulamaya geçirilmesinde sorunlar yaşandığı raporda vurgulanan hususlardan biridir.

En kıymetli doğal kaynaklardan biri olan enerji ve çevre arasındaki önemli ilişkinin gözetilmesi gerekmektedir. Çevre hassasiyeti ve sürdürülebilirlik doğrultusunda taraf olduğumuz uluslararası anlaşmalardaki taahhütlere bağlı kalınarak, yenilenebilir enerji kullanımının arttırılmasına yönelik çalışmalar devam ettirilmelidir. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği sayesinde arz güvenliği ve dışa bağımlılığın azaltılması desteklenmeli, sürdürülebilir ve düşük karbonlu gelişme, yenilikçi süreçler ile yerli teknolojilere geçiş hızlandırılmalıdır.

2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma Planı, Resmi Gazete’nin 23 Temmuz 2019 tarihli mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kalkınma Planının Giriş kısmının 7. Maddesine göre,  ekonomik ve sosyal faydanın artırılmasına paralel olarak çevrenin korunması, şehirlerde ve kırsal alanlarda yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ile bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasına yönelik hedef ve politikalara yer verildiği belirtilmektedir.  Ancak Kalkınma Planı incelendiğinde, önceliğin ekonomik büyüme olduğu, diğer kaygıların ikincil bir konumda kaldığı, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları gösterge ve hedeflerin sınırlı olduğu,   görülmekle birlikte, sürdürülebilirlik ve çevre sözcüklerinin hemen her bölümde bahsedildiği ve çalışmanın son iki sayfasında bir bölüm olarak değerlendirmeye alındığı görülmektedir.  Türkiye’de çevre sorunlarının gündeme gelmesi bakımından yukarıda bahsedilen kalkınma planlarının önemli bir rolü olmakla birlikte, politikaların uyumu ve işbirliği konularında yapılacaklar sonradan eklenmiş bir görüntü vermektedir. Bu nedenle çevre ve ekonomi politikalarının bütüncül bir şekilde korunmasını benimseyen bir bütüncül yaklaşımın uygulanması insanların yaşam kalitesini etkileyecek bir dönüm noktası oluşturma potansiyeline sahiptir. Örneğin AB’de getirilmesi öngörülen sınırda karbon düzenleme mekanizması, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile olan ticareti ve rekabet gücünü açısından önemli sonuçlar doğurabilecektir. Ancak Tür­kiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durumda, ortaya çıkaracak maliyetlerin, nasıl karşılanacağı önemli bir engel teşkil etmektedir.