Hayatın sunduğu deneyimlerin karmaşıklığı içinde, bazen zorluklarla karşılaşırız ve bu zorluklar bizi etkiler. Günlük yaşantımızın içindeki yoğun tempoda, tek bir olumsuz olay veya detay üzerinde fazlasıyla takılı kalabiliriz. Örneğin, iş yerinde yapılan bir hata veya evde yaşanan bir anlaşmazlık, tüm günümüzü kaplar ve diğer olumlu deneyimleri görmezden geliriz.

Bu durum, aslında yaşamın bütüncül yapısını görmemizi engelleyen bir zihinsel filtreleme sürecidir. Tek bir olumsuzluk, sanki tüm yaşamı kaplamış gibi algılanır ve bu durum, zihnimizi dar bir pencereden bakmaya iter.

Özellikle duygusal olarak zorlandığımız zamanlarda, bu zihinsel filtreleme daha da belirgin hale gelir. Depresif hissettiğimizde, olumsuz düşünceler ve duygular bizi adeta bir sis perdesiyle kaplar. Bu sis perdesi içinde, pozitif olanı görmemiz engellenir ve yaşamın bütünüyle negatif bir şekilde algılanır. Ancak, bu olumsuz döngüden çıkmak mümkündür ve bu süreç, içsel güç kaynaklarımızı harekete geçirmeyi ve olumlu bir bakış açısı geliştirmeyi gerektirir.

Günlük yaşamımıza bir göz atalım. Diyelim ki, bir gün için 10 tane yapılacak iş belirledin ve bunların 8'ini başarıyla tamamladın. Ancak bir tanesi istediğin gibi gitmedi ve birini de yapamadın. Bu durumda, bu iki olumsuz durumun tüm gününü etkileyip etkilemediğini düşündün mü? Ya bir anlaşmazlık yaşadığında? Karşı taraf bir isteğini veya ricasını reddettiğinde, seni ihmal ettiğinde veya cevapsız bıraktığında, sanki ilişkinin sadece bu durumdan ibaretmiş gibi algıladığın oldu mu? Belki de öğrenciyken, 8 dersten yedisinden geçer not aldın ama birinden düşük not aldın. Bu durumda, sanki dünya sadece o ders ve o nottan ibaretmiş gibi hissettin mi? Aslında hayatta pek çok şey var ve bazen bir veya iki olumsuz durum, sanki tüm hayatı kaplıyormuş gibi hissettirebilir. Ancak aslında bu, gerçek değil, bir çarpıtmadır. Unutma, hayat sadece tek bir olaydan ibaret değil, bir düşüş tüm yürüyüşü etkilemez. Her dersin bir sonucu vardır, ama tek bir sonuç senin tüm potansiyelini temsil etmez. Her zaman daha geniş bir perspektiften bakmayı hatırla, olumsuzlukların etrafındaki pozitifleri görmeyi dene...

Şimdi, zihinsel filtrelerle başa çıkmak için güçlü bir adım atmaya hazır mısınız?

Bu adımları takip ederek, içsel dengenizi bulabilir ve daha sağlıklı bir bakış açısı geliştirebilirsiniz. Bu süreçte, zihinsel filtreleme sürecinin farkına varmak önemlidir.

Öncelikle, hangi düşünce kalıplarının veya önyargıların hayatınızı etkilediğini belirlemek doğru bir adım olacaktır.

Kendinize şu soruları sorabilirsiniz:

Olumsuz düşünce kalıplarım hangileri? Bu kalıplar hangi durumlarda ortaya çıkıyor ve beni nasıl etkiliyor?

Örneğin, iş yerinde bir hata yaptığınızda, kendinizi değersiz hissetme eğiliminde olabilirsiniz. Bu, "Her zaman hatalı yapıyorum, başarısızım" gibi bir düşünce kalıbını temsil edebilir.

Aynı şekilde, bir arkadaşınızla yaşadığınız bir anlaşmazlık sonrasında, "Kimse beni gerçekten anlamıyor" gibi bir önyargıya sahip olabilirsiniz.

Bu düşünce kalıpları, genellikle olumsuz bir olayın ardından otomatik olarak ortaya çıkar ve olumlu yönleri görmeyi engeller. Ancak, farkındalık geliştirmek ve bu kalıpları tanımak, onlarla başa çıkmak için ilk adımdır.

Hepimiz hayatımızda bazı olumsuzluklarla karşılaşırız. Hayat bu...

Hayatta her zaman güllerin arasında dolaşmayız, bazen dikenler de olur. Her birimiz, zaman zaman olumsuzluklarla karşılaşırız. Ancak, bu olumsuzluklarla başa çıkmanın yolu, olayları objektif bir şekilde değerlendirmekten geçer.

Örneğin, işte yapılan bir hata veya evdeki bir anlaşmazlık sadece yaşamın bir parçasıdır ve genellikle diğer başarıları gölgede bırakmaz. Aynı şekilde, evdeki bir anlaşmazlık da ilişkinin genel sağlığına zarar vermeden önce çözülmesi gereken bir sorun olarak görülebilir.

Bu durumda, olayın gerçek boyutunu görebilmek için kendimize şu soruları sormak önemlidir:

Bu hata veya anlaşmazlık gerçekten de tüm yaşamımı etkileyecek kadar büyük mü? Bu durum, uzun vadede hayatımın akışını değiştirecek kadar önemli mi?

Genellikle, daha büyük resme bakıldığında, bu tür durumların aslında ne kadar önemsiz olduğunu fark ederiz. Olayları abartmadan önce, içinde bulunduğumuz durumu objektif bir şekilde değerlendirmeliyiz. Bu, olumsuzlukların bizim yaşamımızı ve ruh halimizi yönlendirmesine izin vermek yerine, onlarla başa çıkmamızı sağlar.

 

Perspektif değişikliği önemlidir.

Bir olumsuzlukla karşılaştığımızda, olayı daha geniş bir bağlama yerleştirmeliyiz. Örneğin, bir başarısızlıkla karşılaştığımızda, elde ettiğimiz başarıları gölgelememeli ve bir fırsat olarak görmeliyiz. Kendimize şu soruyu sormalıyız: "Bu hata veya başarısızlık bana ne gibi öğrenme ve gelişme fırsatı sunuyor?" Böylece perspektifimizi değiştirerek, farklı açılardan faydalanabileceğimiz yönlerini görebiliriz.

Benzer şekilde, bir ilişkide yaşanan bir anlaşmazlık da daha geniş bir perspektiften ele alınabilir. Bu anlaşmazlık, ilişkinin genel sağlığına zarar vermeden önce çözülmesi gereken bir sorun olarak görülebilir. İlişkinin geçmiş başarıları ve olumlu yönleri göz önüne alındığında, bu anlaşmazlık çözülebilir ve ilişki daha da güçlenebilir.

 

Bu nedenle, bir olumsuzlukla karşılaştığımızda, olayı sadece negatif yönleriyle değil, aynı zamanda olası pozitif sonuçlarıyla da değerlendirmek önemlidir.

Olumlu deneyimlere odaklanmayı öğrenmeliyiz.

Her gün, yaşamımızda olumlu olan şeyleri tanımlamak ve takdir etmek için birkaç dakika ayırmak önemlidir. Gününüzde yaşadığınız küçük mutlulukları veya minik başarıları hatırlamak, gününüzü pozitif bir şekilde tamamlamanıza yardımcı olabilir.

Bu basit alışkanlık, pozitif duygularımızı güçlendirebilir ve zihnimizin olumsuzluklara odaklanma eğilimini azaltabilir.

Bu nedenle, her gün olumlu deneyimlere odaklanmayı alışkanlık haline getirmek, zihinsel filtrelerle başa çıkmanın ve yaşamı olumlu bir şekilde deneyimlemenin bir yoludur.

Gerçeklik testi ise, zihninizdeki düşüncelerin gerçeğe ne kadar uygun olduğunu sorgular.

Kendinize yönelik olumsuz bir düşünce yapınız ile karşılaştığınızda, kendinize şu soruları sorun:

Bu düşünceyi destekleyen somut kanıtlar var mı? Alternatif açılardan bakarak, bu düşünce ne kadar objektif?

Örneğin, iş yerindeki bir hata sonrasında "Ben sürekli başarısızım, asla işimi düzgün yapamıyorum" gibi bir düşünceye kapılabilirsiniz. Bu durumda kendinize şu soruları sorabilirsiniz: Bu düşünceyi destekleyen somut kanıtlar nelerdir? Geçmiş başarılarım veya olumlu geri bildirimler bu düşünceyle çelişiyor mu? Alternatif olarak, iş yerindeki hatanın bir istisna mı yoksa genel bir kalıp mı olduğunu düşünmek, daha objektif bir bakış açısı sağlayabilir.

Bu soruları yanıtlarken, düşüncelerinizin gerçeğe ne kadar uygun olduğunu görmek için adım atabilirsiniz. Örneğin, "Geçmişteki başarılarım ve aldığım olumlu geri bildirimler, bu hata sonrası hissettiğim başarısızlık duygusunu desteklemiyor" şeklinde bir cevap, daha objektif bir bakış açısının gelişimine katkı sağlayabilir.

Bu şekilde, zihinsel filtrelerle başa çıkmak için bir plan oluşturabilir ve gerçeklik testi yaparak düşüncelerinizi sorgulayabilirsiniz. Bu, olumsuz düşüncelerle başa çıkmanın ve daha sağlıklı bir zihinsel duruş geliştirmenin bir yoludur.

Olumsuz düşüncelerle başa çıkmak için pozitif bir bakış açısı geliştirmek önemlidir.

Her gün kendinize olumlu düşünceleri hatırlatan bir liste yapabilirsiniz. Bu, hayatınızdaki güzellikleri ve başarıları fark etmenizi sağlar. Örneğin, gün içinde yaşadığınız keyifli anları, başarılarınızı ve minik mutlulukları listeleyebilirsiniz. Sevdiklerinizle geçirdiğiniz keyifli anları veya işinizdeki başarıları bu listede yer verebilirsiniz.

Bu alışkanlık, kendinize karşı nazik olmanızı ve olumlu iç konuşma yöntemlerini uygulamanızı sağlar. Örneğin, bir hata yaptığınızda kendinize "Herkes hata yapabilir, bu benim gelişimime bir katkı sağlayacak" şeklinde olumlu bir iç konuşma yapabilirsiniz. Kendinize değer verme ve kendi güçlü yanlarınızı takdir etme alışkanlığı kazanarak, olumsuz düşüncelerle başa çıkmak daha kolay hale gelir.

Bu süreçte, zihinsel gücümüzü keşfetmek ve yaşamın içindeki güzellikleri derinlemesine hissetmek gerçekten önemlidir.

Her yeni adım, içimizdeki derin potansiyeli keşfetmemize ve hayatın içindeki mucizeleri daha derinden görmemize olanak tanır. Olumsuzluklarla yüzleşirken, içsel huzurumuzu ve mutluluğumuzu artırırız...

Her bir anı en derin duygularla yaşamanız dileğiyle...

Mutlu kalın ve hayatın güzelliklerinin tadını çıkarın...