NİHAVENT

Merhabalar değerli dostlarım, herkese keyifli bir gün diliyorum. Malum hafta sonu yine sokağa çıkma yasağı var. Sıkıcı bir hafta sonu olmaması için okuyacağım kitabımı ve izleyeceğim filmleri şimdiden hazır ettim bile. Aynı zamanda udumla da baş başa kalacağım. Belki bazı okuyucular bilmiyor olabilirler. Ben 17 yaşımdan beri müzikle ilgiliyim. Eskişehir Halk Eğitim Merkezi TSM korosunda başlayan müzik hayatım şu anda Odunpazarı Kent Konseyi TSM Koro Şefi olarak devam ediyor.

Lise yıllarında başladım müziğe. Severek ve isteyerek ut ile de ilgilendim. Hem şehrimizde bulunan şef ve müzik adamlarından hem de şehir dışında bulunan değerli hocalardan dersler aldım. Bu yıl itibariyle de dolu dolu 28 yılı bitirdim. Sayısını hatırlayamadığım konserlerde korist, udi, solist ve şef olarak görev yaptım.

Ama her zaman derim: Keşke daha erken başlasaymışım. O yüzden dostlarıma çocuklarının müzikle ilgilenmesini öneriyorum. Asla ‘’Benim çocuğum çalgıcı mı olacak?’’ ya da ‘’Amaaan okusun müziği hobi olarak yapsın!’’ dememelerini de tembihliyorum. Çünkü müzik analitik bir zekâ, disiplinli ve sabırlı bir çalışma gerektirir.

Bunun için çocuklarınızı doğumdan itibaren takip edin çünkü bazı araştırmacılara göre müzik yeteneği çocuklarda doğuştan var olan bir şey. Çocuklar doğumlarından itibaren seslere tepki veriyorlar. Ağlayarak, ses tonunu yükseltip ve alçaltarak mutluluklarını ve mutsuzluklarını ifade ediyorlar. Anne ve babayı ayak seslerinden tanıyorlar. Çocuklarda müziğe karşı doğuştan gelen bu duyarlılığı, onların mırıldanmalarını dinleyerek, dans ve oyunlara olan uyumlarını takip ederek gözleyebilmek mümkün. Üstelik sesleri algılamada ve müzikal bir uyarana karşı dikkat göstermede yetişkinler kadar kabiliyetliler.

Ne kadar tuhaf geldi değil mi?

Müziğin zekâ gelişimine etkisi çalışmalarla kanıtlanmış durumda. İsviçreli psikolog Jean Piaget, çocuklarda zekâ gelişiminin en aktif olduğu 2-7 ve 7-12 yaş aralığında müzik eğitimi almanın karışık sembolleri okuma ve algılamadan tutun, hafıza gelişimi ve uzun süre yoğunlaşabilme gibi yetileri geliştirdiğini tespit etmiş.

Müziğin çocukta sosyal gelişimine etkisini anlatmama hiç gerek yok sanırım.

Enstrüman çalmasına gelince, hareket kontrolü ve koordinasyon gerektirdiği için enstrüman çalmak beynin motor bölgelerinde olumlu yönde etki gösteriyor. Özellikle de matematiksel mantık alanlarında müzik eğitimi alan çocukların, hiçbir ders almayanlara oranla daha başarılı oldukları bilimsel bir gerçek dostlar.

Bence ilkokul döneminden itibaren tüm eğitim dönemlerinde müzik ders saatleri artırılmalı. Her öğrenci piyano çalabilmeli. Pilot okullarda müzik ve kayıt odalarının kurulduğunu gördüm. Bu çalışma tüm okullara yayılsın ve geliştirilsin. Enstrüman dersleri sadece batı müziği sazları ile kısıtlanmasın. Kendi öz müziğimiz Türk Halk Musikimizi öğretelim okullarda. Türküleri hikayeleri ile öğrensinler çocuklarımız. Bağlamayı, kabak kemaneyi, meyi öğrensinler. Türk Sanat Musikisini öğrensinler. Udu, kanunu, neyi tanısınlar. Eserlerin melodik yapısı ile şiirini, şairini öğrensinler. O zaman gerçekten çok daha başarılı, akıllı ve akılcı sevgi dolu nesiller yetişecektir.

Şimdi içinizden ‘’ya hocam bizim çocuğun kabiliyeti yok’’ diyenler vardır. Bir kere her şeyin başı çalışmaktır. Çalışır ve sabrederse muhakkak ki başarır. Hem kabiliyetinin olup olmadığını nereden biliyorsunuz? Bir uzman gördü mü?

Dünyanın en iyi keman sanatçısı kabul edilen Paganini’ ye sormuşlar.

Nasıl bu seviyeye geldin? O’da günde 9 saat sistemli çalıştım demiş. Peki seni nasıl geçebiliriz diye sorduklarında 9 saat 5 dakika çalışın geçersiniz demiş.

Sanat dolu bir hafta sonu diliyorum sizlere.

Saygılarımla,