Bir ressamın muhteşem sanat eserine baktığımızda genelde bütünü görürüz. 

Ressam boş bir tuvale neyi koymak istemişse onu büyük bir ustalıkla yansıttığında bizde hayranlık uyandırır.

Hiç düşündünüz mü bu eser kaç fırça darbesinden, kaç çizgiden ve kaç noktadan oluşuyor? Peki bunları hayatımızdaki “an”lara benzetebilir miyiz? Resmi anlamlı kılan ve bütünü meydana getiren o fırça darbeleri, çizgiler, noktalar gibi bizim yaşantımızın bütününü oluşturan da “an” lar değil mi? Anda kalmak ve keyfini çıkarmak yaşantımızı anlamlı kılmaz mı? Bizde kendi hayatımızın ressamı değil miyiz? Bize anlam önceden verilmez! Boş bir tuval verilir. Anlamın yaşam içerisinde yaratılır ve onu yaşamımıza resmeden bizleriz. Bize seçimler verilir, yaratıcılık verilir, özgürlük verilir, yaşam verilir. Anlamı oluşturan tüm unsurlar verilir.  Tıpkı ressamın boş bir tuvalinin yanında sanatını icra etmek için fırçalarının, boyalarının ve tüm malzemelerinin olduğu gibi.  Artık o tuvalin içine hangi renkleri, hangi duyguları koyacağı ressama kalmış. Kendi hayatımızda da anlamı biz yaratırız. Hayatımız düşüncesizce davranışlarımız nedeniyle feda edilemeyecek kadar yüce bir hediye.

Hep “an”da kalmak deriz ya! “An”larda kalmak geleceğimizi şekillendirir. Tıpkı bir resmi oluşturan sayısız fırça darbeleri, çizgiler ve noktalar gibi. Bütünü oluşturan ve anlamlı kılan bunlar. Yaşamımızı da iyi ya da kötü yapan “an”ların toplamı değil midir? Bizim dışımızda gelişen fırça darbeleri olsa da asıl ressam biziz.

Yaşantımızda geçmişte bizi üzen, sıkıntı veren bir anı beyaz bir boya ile kapatabilir ya da rengi hafifletebiliriz. Dedim ya hayatımızın ressamı biziz. Hiçbir ressam kötü bir sanat eseri ortaya çıkarmak istemez. Bizlerde yaşantımızın hep anlamlı ve güzel olmasını isteriz. Sevmediklerimiz hemen geçsin. Sevdiğimiz ne varsa kalıcı olsun isteriz. Sevdiklerimiz kadar sevmediklerimiz de hayatımızın bir parçası. Yaşadığımız her zorlu deneyimin içinde yeni yetenekler keşfetmemiz için hediyeler taşır. Bunları görmek, keşfetmek ve bakış açımızı değiştirmek bizim elimizde. Baktığımız açıyı değiştirmeden farklı bir şey görmeyi bekleyemeyiz.

Keyif alabilmek bizim bir öz kaynağımız. Her gün keyif alabilmek veya acı çekmek için sayısız neden bulabiliriz. Biz dikkatimizi hangisine vermeyi tercih ediyoruz? Asıl soru bu. Gün içerisinde uyanık değilsek yani şimdi ve burada değilsek keyif verecek anları kaçırabiliriz. Aslında geçmişi irdelemeden ya da gelecek hakkında sürekli kurgu, endişe içeren düşüncelere kapılmadan şu anda kalabilirsek eğer gün içerisinde sürekli keyif anlarını yakalayabiliriz.

Dikkatimizi neye verdiğimiz ve hangi duygu durumunda kaldığımız veya kalmayı tercih ettiğimiz bizim seçimimiz.

Dikkatli baktığımızda mutluluğu bulabileceğimiz o kadar çok detay var ki. Bunları görmek ve anlam katmak bizim elimizde. Ağaçlarda, kuşlarda, gecenin karanlığında da mutluluğu yakalayabiliriz. En azından onları gören, hisseden bir güne sahip olduğumuz için hayatımıza ve nefesimize sevgiyle bakabiliriz. Sabah uyandığımızda bir kuş sesi işitmek, gökyüzünün beyaz berrak açık mavisini görmek, bir ağacın rüzgârda salınışı ve yapraklarının renk geçişlerini izlemek, sevdiğin kişinin gözlerine bakmak, seçtiği sözcükleri dinlemek her gün bunlar gibi sayısız keyif olasılığımız var. Uğraştığımız bir işi tamamladığımızda, güzel anlarımızı takdir edebildiğimizde, görüştüğümüz ve konuştuğumuz kişiye odaklanabildiğimizde keyif alabileceğimiz detayları fark etmeyi öğrenebiliriz.

İçimizdeki mutluluğu bulmak da zorlandığımızda, kendimizi yenik, karamsar ve yorgun hissettiğimizde bir anda ya da hiçbir sebep yokken, tam şu anda bize neşe ve huzur veren bir deneyimimizi veya bir durumumuzu hatırlayıp, iç dünyamızda uyanan keyifli hisleri izleyebiliriz. Her an çok da aramadan biricik anılarımızda, o keyfi ve huzuru bulabiliriz. Nasıl bir renge ufacık başka bir renk karıştırdığımızda ortaya bambaşka bir renk çıkıyorsa, gün içerisinde de bizi mutlu edecek küçük detayları fark ettiğimizde bambaşka bir gün geçirebiliriz. Özenle bakarsak mutluluk her anda her yerde. Gökyüzünde, anılarımızda ve tüm bunlar tam şu anda.  Mutluluğumuzun asıl kaynağı içimizde. Mutluluk denen hissin bizde başlayıp bizde bittiğini unutmamalıyız.

Resminizin karşısına geçip çok güzel olmuş demek istemez misiniz?

Sevgiyle “an”da kalmanız dileği ile…