Hiç birimiz soyadını “Işıyan” olarak bilmeyiz. Aklımıza yerleşen, Yeşilçam’ın taçsız kralı yakışıklı Jön’ün isminin Ayhan Işık olduğudur. Sadece aktörlüğü ile değil,  Belgin Doruk ile çevirdiği filmlerde o döneme damgasını vuran bıyığı ile de,  yani 'Ayhan Işık bıyığı' ile de, tarihe geçmiştir.

Asıl adı Ayhan Işıyan olan  ve sonrasında soyadını Işık olarak değiştiren usta sanatçı,  5 Mayıs 1929'da İzmir'de Selanik göçmeni bir ailenin 6. çocuğu olarak dünyaya gelir.  Zorlu bir çocukluk döneminin ardından eğitim hayatını İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’nden mezun olarak tamamlar. Akademideki en yakın arkadaşları arasında Fikret Otyam, Altan Erbulak, Orhan Peker ve Turan Erol'da vardır. Ressam olma özelliği hep oyunculuğunun arkasında kalmakla beraber bir röportajında daha çok empresyonizm akımdan ve hatta daha çok Claude Monet’ten etkilendiğini belirtir. Bu yorum oyunculuğunun arkasındaki post modern devrimci düşünce tarzını da temsil etmektedir.  Bir süre Bab-ı Ali’de ressam olarak çalışır.  Takibin de ise 1952 senesinde Yıldız Dergisi’nin açtığı yarışmaya girerek ve birinci olarak sinemaya ilk adımını atar. Belgin Doruk aynı yarışmada kadın adayların birincisidir.

İlk filmlerinden biri olan ve  Ömer Lütfü Akad’ın yönetmenliğinde ki “Kanun Namına” filmiyle büyük bir ün kazanır. Sonrasında,  İngiliz Kemal karakterini oynadığı İngiliz Kemal Lawrense Karşı, Katil, Öldüren Şehir, Vahşi Bir Kız Sevdim, Kardeş Kurşunu, Şimal Yıldızı, Bir Avuç Toprak filmleri ile zirveyi zorlar. Bu başarı ile Hollywood’da kendisine bir şans arar. Çok istediği başarıyı yakalayamaz. Bu durumu şöyle ifade eder.

5000 kişi sıra bekliyor. Ayrıca çok da marifetleri var. Zıplayıp havada iki takla atıyorlar. Hem de ana dilleri gibi İngilizce konuşuyorlar. Bize orada ekmek yok.”

Işık, 60’ların başında Küçük Hanım seri filmleri ile ‘Taçsız Kral‘ unvanını kazanır. İlginç olarak 1970’li yıllarda dönem modasına uyar ve Klasik Türk müziği bir tane 45’lik plak doldurur. Sonraki dönemlerde yapımcı, yönetmen ve senarist olarak sinemaya katkıda bulunur. Ayhan Işık,  16 Haziran 1979 yılında henüz 50 yaşındayken vefat eder.  Ölüm nedeni olarak yazlıkta güneş çarpmasına bağlı beyin kanaması sonucu öldüğü söylenir. Sonraları asıl ölüm nedeni olarak yapılan bir yanlış iğneden bahsedilse de bu iddia tam olarak kanıtlanamaz. Ölümüne ait detaylara gelince, Ayhan Işık, yaz ayları daha çok kullandığı evinde bir gün baş ağrısı, bulantı ve kusma şikâyeti ile hastaneye kaldırılır. Hastane de beyin kanaması olduğu söylenir, giderek bozulan genel durumu ile 3 gün sonrasında vefat eder. Medyada bahsedilen güneş çarpması ve yanlış iğne ise süreç içindeki ayrıntılardır. Yanlış iğnenin tansiyonu yükseltip beyin kanamasına yol açtığı fikri muhtemel ailenin ilk dönemlere ait neden arama çabası ile ilgilidir. Çünkü beyin kanamasının her döneminde tansiyon hastalığın bir parçası olarak zaten yükselmektedir. Tomografi, MRI gibi yöntemlerin olmadığı bir dönemde beyin kanaması tanısı koymak hiç kolay değildir. Burada yapılan hekimlik son derece saygı duyulası bir hekimliktir. Ayhan Işık’ın hekimleri bir imkânsızı başararak tanı koymuşlardır.

Eğer tanı doğru ise, beyin kanamalarını iki gruba ayrılabilir, beyin içine ve beyin dışına kanamalar olarak isimlendirilir. İlk grup,  beyini besleyen damarların cidarının yırtılması sonucu, kanın beyin içine sızması ve beyin dokusunu tahrip etmesidir. Yaş, tansiyon burada en önemli risk nedenlerini oluşturur. Hastaların bir tarafları felç olur. Ayak ve el (tutulan tarafta) tamamen veya kısmen felç olur. Ayrıca konuşma merkezinin tutulduğu durumlarda hasta konuşamaz. İkinci grup ise, beyin damarlarının cidarının zayıflaması sonucunda balonlaşması ve bu balonlaşan kısmın yırtılması neticesinde beyin kanaması oluşabilir. .Damarlarda oluşan bu balonlara “ANEVRİZMA” adı verilir. Anevrizma patlaması, yani anevrizma yırtılması her yaşta görülebilir. Bu tip kanamalara subaraknoid kanama adı verilir. Anevrizma kanamaları aniden oluşur ve hastaların büyük çoğunluğu komaya girerler. Tedavi ameliyattır. Ameliyat ile balonlaşan ve yırtılan damar bağlanmasıdır. Eğer yanılmıyor isek, Türk sinemasının kralı Ayhan Işık anevrizma kanaması sonucunda vefat etmiştir. Şimdi olsa yaşar mıydı? Bu soruya cevap vermek çok güç ama daha kolay tedavi edilebilir. Güneşin altında olmak bu durumu etkilemiş midir? Belki ama yüzde yüz değildir. Yanlış ilaç kullanmaya gelinirse, bu ihtimal en olmaz ihtimal gibi görünmektedir.

Sağlıklı günlerde kalmak üzere

Sevgi ve saygılarımla…