Adı üzerinde, “sokakta yaşayan köpek...”
Bu, onların seçimi ya da onların elinde olan bir şey değil...
Doğanın onlara bahşettiği kader...
Köpek, insanoğlunun evcilleştirdiği ilk hayvan ırkı...
Ve evcilleşen en büyük et obur...
Yiyecek bulmak için insanların yaşadığı mağaralara yakınlaşan kurt sürüleri, zamanla ortak çıkarlar doğrultusunda insanlarla daha yakın ve daha uyumlu ilişkiler kurmuşlar...
Kimi zaman bekçilik,
Kimi zaman avcılık,
Kimi zaman çobanlık,
Kimi zaman arkadaşlık yapmışlar...
Coğrafi ve iklimsel farklılıklar, türlerin faklılaşmasına neden olmuş...
Devran dönmüş, zaman geçmiş; gelmişiz bugünlere...

---------------
Türkiye, sokak köpeklerini yakalamak için ellerinde zehirli iğne taşıyan ya da bizzat saçma atan tüfeklerle gezen belediye görevlilerinden, gelişen toplumsal hassasiyet nedeniyle siyaset ve yöneticileri, bu konuda son derece hassas politikalar izlemek zorunda bırakan bir zamana evrildi...
Ancak kırsal ve şehirleşme arasındaki yaşam biçimlerinin bir türlü yakınlaşamaması, geleneksel yapı, köpeğin “insanın en iyi dostu olduğu” algısı, her canlıya değer verilmesi gerektiği içgüdüsü, zaman zaman da yaşanan istenmeyen olaylar, sokak hayvanları konusunu, köpekler aleyhine sürekli gündemde tuttu...
Sokak hayvanlarının lehineymiş gibi görünen yasa ve düzenlemeler, son değişikliklerle tamamen sokak hayvanlarının aleyhine döndü...
Belediyelere getirilen görev tanımları nedeniyle, barınaklar tamamen doldu, kapasiteler doldu...
Doğal seçilim yollarıyla (kısırlaştırma, normal ölüm, doğanın kendi içinde bulacağı yollarla yaratacağı denge gibi) süreçler yerine, zorlayıcı, zaman zaman vahşi ve en kötüsü de insanın kullanacağı şiddetin meşrulaştırıldığı bir sürece girildi...
--------------------
Şimdi konuyu biraz daha özelleştirelim...
Tarih boyunca insanın kendi ırkına bile uyguladığı, ayrıştırma, farklılaştırma, sınıflandırma alışkanlığına...
Sokak hayvanları için böylesine sosyolojik bir yaklaşım, çok kişiye garip, hatta bir kesime komik gelebilir...
Üzerinde durmak istediğim;
Sokak hayvanlarıyla, evlerde beslenen, yani sahipli hayvanlar arasında arasında yaratılan statü farkı...
Kimi kesimlere göre,
Kendi sahibi oldukları köpeklerin her şeye hakları vardır...
İstedikleri yerde, istedikleri zaman, istedikleri şekilde gezebilirler...
Ancak sokak köpeklerinin buna hakları yoktur...
Görüldükleri yerde toplanmalı, uzak yerlere götürülmeli, hatta itlaf edilmeleri gereklidir...
Gerekirse aç ve susuz bırakılmaları gerekir...
Kendi köpeklerinden uzak tutulmaları için her şey mübahtır...
Üzerlerine arabalar sürülür,
Tekmeler atılır, sopalarla saldırılır....
Nedeni,
“Onlar yüzünden köpeğimi rahatça gezdiremiyorumdur...”
Aynı ABD’deki beyazlar ve siyahiler gibi, 1930’lu ve 40‘lı yıllardaki Yahudiler ve bazı azınlıklarla diğer insanlar arasındaki ayrımcılığın tipik bir örneğidir...
Yani,
Sokak köpeklerine uygulanan bu tavrın adı “IRKÇILIKTIR...”
Bakmayın siz, Adolf Hitler’in köpeğini çok sevdiğine,
O sokaktaki köpekleri değil, O yalnızca evindeki köpeğin seviyordu...
Ve dünyanın görüp göreceği, en azılı ırkçıydı...
Bilmem anlatabildim mi?