Elbette öncesi de vardır, ancak benim hatırladığım kadarıyla 1970’li ve 80’li yıllarda, Eskişehir’in en temel özelliklerinden biri “bisiklet şehri” olmasıydı... Şeker Fabrikası, TÜLOMSAŞ, Tayyare Fabrikası gibi, büyük ölçekli devlet fabrikalarında çalışanların önemli bir kısmı işlerine bisikletleriyle gidip gelirlerdi...
Bu fabrikaların, bugün otoparkların olduğu yerlerde demir profillere kaynakla tutturulmuş kancalar bulunurdu...
Bisikletler ön tekerlerinden bu kancalara asılırdı...
Böylece, az bir alana çok sayıda bisiklet park edilebilirdi...
Dolayısıyla işlerine bisikletleriyle gidenler, çarşıya pazara da aynı şekilde giderler ve şehir merkezinde de yoğun bir bisiklet trafiği olurdu...
Sonra Türkiye,
Yabancı patentli de olsa, otomobil üretmeye başladı...
Bisiklet sahibi olanların bir kısmı satıp otomobil almaya başladılar...
Yerli ve yabancı otomobil üreticileri için mükemmel bir pazardı hem Türkiye, hem Eskişehir...
Zamanla bisiklet sayısı hızla azalmaya başladı...
Yine de, emekli olmaş ama hala bisikletinden vazgeçmeyen amcalar görürdük cadde ve sokaklarda...
Sonra bisikletin altın devri sona erdi...
Daha çok hobi ve spor amaçlı kullanılır oldu...
------------
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen döneminde zaman zaman gündeme geldi “Bisiklet Yolları Projesi...”
Büyükerşen’in de katıldığı, şehir içinde gösteri amaçlı bisiklet turları düzenlendi...
Planlar hazırlandı, güzergahlar belirlendi...
Bazı bulvarlardaki (Örn. Atatürk Bulvarı) geniş kaldırımların bir kısmı “bisiklet yolu" olarak ayrıldı...
Ancak şehrin ilk kuruluş yıllarından beri başlangıcında “dar” tutulan caddelerde bir türlü proje hayata geçirilemedi...
Çünkü şehre,
Vahşi ve kontrol edilemez bir motorlu araç trafiği egemendi...
Gelişigüzel park etme alışkanlığı, bir türlü izin vermiyordu...
Bu durum,
Bisiklet sürücülerinin güvenlikleri açısından da sorun yaratacak gibi görünüyordu...
İki merkez ilçe belediyesinin teşebbüsleri de, aynı nedenlerle istenilen düzeye getirilemedi...
Üstelik şehirde bir kesim,
Tramvay hatlarının hayata geçmesiyle trafiğin içinden çıkılmaz hale geldiği gibi “içi boş” tepkiler geliştirilirken, bisiklet yollarının devreye girmesinin bu isyanı körükleyeceği belliydi...
-----------------
Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce’nn seçim döneminde verdiği sözlerden biri, “Bisiklet Yoları Projesi”ydi...
Dönemin birinci yılının ardından hayata geçirilmeye başlandı...
İnsanlar,
Var olan alışkanlıkları değiştirecek her yeniliğe olduğu gibi, şu sıralar bu projeye de karşı çıkıyor...
Tıpkı zamanında tramvaya karşı çıktıkları gibi...
Üstelik bu tepki, parti ayrımı, dünya görüşü gibi siyasi ayrım yapmıyor...
Gelin görün ki,
Avrupa’nın pek çok şehrinde bisiklet yolları var...
Hatta dünyanın bir çok şehrinde...
Önemli olan gereli güvenlik önlemlerinin alınması,
Ve araç sürücülerinin bisiklet yollarını araç park yeri olarak kullanmalarının önlenmesi...
------------
“Bisiklet sevgisi” Eskişehirlilerin genlerinde vardır...
Her çocuğun, bisiklete binmeyi öğrenmek gibi, doğal bir önceliği vardır...
Tepkiler zamanla sönümlenecek,
Yalnızca siyasi mülahazalarda gündeme getirilen bir hal alacaktır...
Ancak söylemeye çalıştığımız gibi,
En önemli kriter, bisiklet sürücülerinin can ve mal güvenlikleridir...
Bu nedenle bisiklet sürücülerinin olduğu kadar motorlu araç sahiplerinin ve hatta yayaların çeşitli yollarla eğitilmeleri, en azından dikkatlerinin çekilmesi önemli...
Herkese “güzel bisikletli günler...”
Hatta kendime bile...
Zira bisiklete binmeyi ben de çok özledim...
(Bunu da bu yazıyı yazarken fark ettim!!!)