Eskişehir, özellikle 2004 yerel seçimlerinden sonra, şehirde siyaset yapan yerel yöneticiler için, Yerel yönetimleri kazanmanın bir bir haysiyet, bir gurur, Kimsenin başaramadığı bir zaferi elde etmenin öznesi oldu...
2007’de Kemal Unakıtan hamlesi,
2011’de Prof. Dr. Nabi Avcı hamleleri, bu amacı gerçekleştirmenin köşe taşları olsa da, atılan taşlar hiçbir zaman hedefe ulaşmadı...
Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’in aday olmadığı ve yerini Ayşe Ünlüce’ye bıraktığı 2024 yerel seçimlerinde de Nebi Hatipoğlu’nun beklenen başarısızlığı,
İktidar partisinin yerel yönetimleri kazanamamasını kronik halden alıp, pes etme noktasına getirdi...
Bu kabulleniş,
Hem iktidar partisi, hem de ülke kamuoyu açısından yadırgamadan kabul edilen bir gerçekti.. .
Evet,
İstanbul ve Ankara’yı kazanmak, asla azımsanacak başarılar değildi...
Ancak,
İzmir, Aydın, Muğla, Çanakkale, Trakya,
Yani Marmara ve Ege kıyısı ile Eskişehir, bu karşı çıkışın ve ayakta kalışın simgeleri olan şehirlerdi...
---------------
Gelelim günümüze...
Ülkenin içinde bulunduğu durum hepinizin mulumu...
Dünya, nasıl İsrail, İran, ABD sarmalında bir tiyatro izliyorsa,
Türkiye iç siyaset de, benzer bir süreç izliyor.
CHP’nin yerel yönetimlerine yönelik uygulanan sistematik yok etme harekatı,
Kimse görmezden gelmesin,
Eskişehir için de çok ciddi bir tehdit...
Eskişehir’de yerel yönetimleri,
Hepimizin hafızasına kazınmış, demokratik yöntemlerle kazanamayacağına kanaat getirmiş iktidar partisi,
İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyelerinde kullandığı yöntemi seçebilir mi?
Eskişehir kamuoyunun üzerinde durması ve düşünmesi gereken asıl konu budur...
----------
Dünyada bir tane Türkiye,
Bir tane Eskişehir var...
Eğer sahip olduklarımızın değerini bilmez ve onlara sahip çıkmak için gerekenleri yapmazsak,
Bizden geriye hiç bir şey kalmaz...