“Beyaz Zambaklar Ülkesinde” Finlandiyalı yazar Grigory Petrov tarafından yazılmış ve ilk kez 1923 yılında yayımlanmıştır. Kitap Finlandiya’nın geri kalmışlıktan çıkıp nasıl kalkındığını, halkın bilinçlendirilmesiyle nasıl medeni bir toplum haline geldiğini anlatan bir eserdir. Kitap özellikle Atatürk döneminde Türkiye’de çok değer görmüş, askeri okullarda ve liselerde okutulmuştur...
Beyaz zambak: Batı'da saflık, tevazu, çile, barış ve bereketi simgeliyor.
Finlandiya, 1809'dan itibaren Rus Çarlığı'na bağlı özerk bir büyük dukalık statüsündeydi. Her ne kadar kendi anayasası ve meclisi olsa da 19. yüzyılın sonlarına doğru Rusya'nın asimilasyon politikaları ve baskısı artmıştı. Rusya, Finlandiya'nın özerkliğini kısıtlamaya ve Fin kimliğini zayıflatmaya çalışıyordu.
Kitapta anlatılan uyanış ve değişim süreci, aslında Finlandiya'nın Rus baskısına karşı kültürel ve milli kimliğini koruma mücadelesinin bir parçasıdır. Bu dönemde Fin aydınları, halkın topyekûn bir dayanışma içinde hareket ederek bağımsızlıklarını elde edeceklerini savunuyorlardı.
Kitapta Finlandiya, "bataklıklar ülkesi" olarak tanımlanır. Kayalık bataklık araziler, coğrafi şartların zorluğu nedeniyle tarım çok ilkel yöntemlerle yapılıyordu ve halk büyük bir yoksulluk içindeydi. Okur-yazarlık oranı çok düşüktü ve halkın büyük bir kısmı cahil olarak nitelendiriliyordu. Temizlik şartlarının yetersizliği nedeniyle salgın hastalıklar yaygındı. Halkın temizliğe önem vermediği, sağlık şartlarının kötü olduğu ve bu nedenle verem gibi hastalıklardan binlerce insanın öldüğü anlatılır.
Askeri kurumlar bile yozlaşmış, halktan kopuk işlevsiz hale gelmişti. Toplumun her kesiminde bir çürümüşlük ve umursamazlık hakim durumdaydı. Kitap bu durumdan kalkınmaya geçiş sürecini anlatır.
Rusya’dan ayrıldıktan sonra, büyük bir seferberlik başlatılır. Yazar, bu kalkınma sürecinde öğretmenlerin, din adamlarının, askerlerin, sanatçıların ve özellikle aydınların nasıl fedakârlıkla çalıştığını anlatır. Her bireyin kendi alanında halkı bilinçlendirmesi, eğitmesi ve sorumluluk alması gerektiği vurgulanır.
Finlandiya'da eğitim sistemi 1800'lü yılların sonunda gelişmeye başlamıştır. Finlandiya'da ana dil, eğitimin temel taşını oluşturmaktadır.
Bugün, Finlandiya eğitim sistemi örnek olarak gösterilen bir ülkedir. 9 yıllık eğitim zorunludur ve öğrenciler için fırsat eşitliği mevcuttur. Özel okul yoktur. Herkes ücretsiz bir şekilde eğitim almaktadır. Ayrıca dersler günlük olarak en fazla 4, haftalık olarak ise en fazla 20 saat olarak yapılır.
Finlandiya'da öğretmenler mesleklerine çok bağlıdırlar. Aynı zamanda Finlandiya'da öğretmenlik mesleği çok saygı görmektedir ve çok popüler meslek gruplarından biridir. Bununla birlikte öğretmenlerin bir yüksek lisans derecesine sahip olmaları gerekmektedir.
Eğitimde fırsat eşitliği vardır, ev ödevi de verilmez. Okullara ve eğitim kurumlara bisiklet ile ya da yürüyerek gidilir. Öğrenciler eğitim esnasında kendi öğrenme hızlarında ilerlerler ve öğrenciler bu bilgilerden herhangi bir not almaz.
Günlük okul süresi kısadır ve aynı zamanda Finlandiya'da temel eğitim 9 sene olarak zorunludur. Her yaştan kişilerin eğitimi ücretsiz bir şekilde elde etmesi mümkündür.
Okuyucular ülkesi Finlandiya’da ailelerin %85’i günlük gazete abonesidir. Yılda kişi başı 21 kitap kütüphanelerden ödünç alınmaktadır. İsteyen herkes üniversiteye gidebiliyor.
PISA olarak kısaltılan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı, düzenli aralıklarla ülkedeki öğrencilerin matematik, bilim, okuma- anlama dallarında seviyelerini belirler. Bu sıralamalarda Çin, Tayvan, Hong Kong, Japonya, G. Kore gibi ülkeler ilk sıralarda yer alır. Finlandiya da ortalama 6. sıradadır. Biz bu sıralamada 40’lardayız.
Gelişmemizde kalkınmamızda, halkın bilinçlendirilmesinde eğitimin önemini çok iyi bilmek zorundayız. Siyasetten arındırılmış dünya gerçeklerinin ışığında ilmi metotlarla hazırlayacağımız programlarla bir yerlere varabiliriz.
Sevgiyle kalın.