Geçtiğimiz günlerde CHP'li 11 Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili bir yazı kaleme almış ve devamını yazacağımı belirtmiştim.

İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya,  Adana, Mersin, Aydın, Tekirdağ, Muğla, Hatay ve tabi Eskişehir. Her biri birbirinden kıymetli, şehirlerinde sevilen ve halkın her kesiminden oy almış ve görevlerinin de başarıyla sürdüren  belediye başkanları. Görevlerini yaparken karşılaştıkları zorlukları ortak bir sesle dile getirmek için zaman zaman bir araya geliyorlar. Fakat nedense o toplantılardan çıkan sonuçlar kamuoyunda ses getirmiyor ve yeterince gündem olmuyor. İmzalanan ortak metinleri kimse konuşmuyor. Alınan kararlar etkisiz olduğu ve topluma ulaşmadığı açıktır. Sonuç bildirgeleri kaleme alınırken daha titiz davranılmak  ve toplantıların kamuoyu tarafından  belediye başkanlarının turistlik gezileri olarak algılanmasının önüne geçmek gerekmektedir. Belediye başkanlıkları bundan 5 yıl öncekinden çok daha farklı, çok daha siyasi, çok daha önemli görevlerdir. Belediye başkanı enflasyondan da, döviz fiyatlarından da, faiz oranlarından da, işsizlikten de, tarımda yaşanılan sorunlardan da söz etmeli ve çözüm üretmelidir.

Akaryakıt fiyatlarındaki artışla beraber taşıma maliyetlerindeki yükseliş her şehrin kendi vatandaşına yetecek tarım ürününü il sınırları içinde yetiştirme mecburiyeti doğurmuştur. Artık Antalya yetiştirecek Eskişehir yiyecek dönemi bitmiştir. Özellikle Eskişehir'in bırakın köylerini, İlçeleri ciddi nüfus kaybı yaşamaktadırlar. Kömürün tonu 8-10 bin TL olunca ilçelerde doğalgaz olmadığı için insanlar mecburen şehre taşınmak zorunda kalmaktadırlar. Buna benzer birçok sorun var. Belediye Başkanları önce sorumluluklarının sonrada güçlerinin farkına vararak seslerini yükseltmeli, iktidarın sermayeye ucu iş gücü akışı için nüfusu şehirler ve özellikle İstanbul'a toplama projesine dur denilmesini istemelidirler. Söylemeye gücü olan insan varsa söylenecek çok söz yapamaya niyeti olan insan varsa; yapılacak çok iş hepsinden önemlisi her şeyi yapmaya da imkan vardır. Bunca zenginliğe karşın bu ülkenin insanı bırakın fakirliği artık açlıkla boğuşuyorsa bunun vebali her yöneticinin boynundadır.