Dünya üzerinde yaşanan birçok zulüm ve haksızlığa karşı vicdan ve merhamet odaklı bir duruş ortaya koyabilmek insan için en "onurlu" davranış şekli olsa gerek. Son dönemde Gazze'de, özellikle de dünyanın en masum varlıkları olan çocuklara yaşatılan insanlık dışı muamele, dini ve milleti ne olursa olsun vicdan sahibi tüm insanların bu konuda tepki göstermesine sebep oldu. Ki bu tepkinin en önemli nedeni, burada ölen insanların en doğal hakkı olan yaşam haklarının hiçe sayılıyor oluşu...

Özellikle Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dünya üzerinde genel durum bu iken kendi ülkemiz de yaşatılan bu zulme  sessiz kalan, tek kelime etmeyen insanlarla aynı coğrafyayı paylaşıyor oluşumuz ayrı bir trajedi... Ülke gündemimizi son günlerde epey meşgul eden, "sokak hayvanlarını uyutma" konusunda net bir tepki ortaya koyan kesimin Gazze'de olan biten için olaylar başladığı andan itibaren üç maymunu oynamaları ve sonrasında "formalite" paylaşımlar yapmaları ne derece samimi? Diğer taraftan da Gazze için ülke genelinde yürüyüşler yapıp canhıraş ses çıkartanların "sokak hayvanlarını uyutma adı altında ki katletme" fikrini savunmaları ne kadar gerçekçi peki? Bu , vicdanı tek yönlü işleyen iki kesiminde birbirinden zerrece farkı yok zannımca... 
  Gazze'de ölen insanların dinini, milletini, devlet siyasetini bahane göstererek buradaki insanlık dışı muamele nasıl görmezden geliniyor anlaması güç... Ve bir yandan insan yaşamını kutsal addedip yalnızca iç güdüleri ile hareket eden bir canlının yaşamına son verme planları yapmak, belediyelerin bu konudaki tüm sorumsuzluğunun bir canlıya yüklenmesi görüşüne destek olmak nasıl bir vicdan ve merhamet tutulmasıdır? Ki kendi inancımız çerçevesinden de baktığımızda  yaratılmış olan her canlının üzerimizde hakkı vardır. Ve bizler bu canlardan sorumluyuz... Bu konuda tarihimizden bir örnek vermek gerekirse; "16. Yüzyılda İstanbul'u ziyaret eden seyyah Thevenot konuyla ilgili şöyle bir anektod düşmüş; "Bu şehrin insanları bir garip. Sokaktaki kediyi, köpeği besliyorlar. O yüzden hiçbir köpek insanlara saldırmıyor. Hatta sabahları pencereleri açıp semaya kuşbaşı etler fırlatıyorlar, şahinler ve kartallar bu etlerle besleniyor." İşte geçmişimizde "Hayırsız Ada" vakası gibi anmayı zerrece istemediğimiz olumsuz örneklerin yanında, kendi tarihimize ve milletimize yakışan böyle "merhamet" odaklı örneklerde var... Bakıldığında bizler gerçek anlamda her açıdan"insanî" çözümleri hayata geçirmekle yükümlüyüz, kendi  tarihimizde ki bu tür iyi olayları örnek alarak... Ve insan ya da hayvan olsun her canın yaratılış gayesi olduğuna inananlar olarak dünya üzerinde ölen her masum insan içinde, insandan zulüm gören her masum hayvan içinde bir tepki koyabilmeliyiz... Ciddi anlamda merhamet sahibi isek... Ciddi anlamda insan isek... Ve "Dağlara buğdaylar serpin Müslüman ülkesinde kuşlar aç kaldı demesinler." Bakış açısına sahip gerçek Müslümanlar isek...