Son zamanlarda gündemi sarsan bir konu var: sokak hayvanlarının geleceği. Ancak, ne yazık ki, bu gündemdeki konu hayvanseverlik ve onların hakları değil, onların yok edilmesi üzerine. Üstelik, bu yıkıcı eylem, bir yasayla desteklenen bir karar olarak karşımıza çıkıyor.

Sokak Hayvanları Yasası adı altında sunulan bu tasarı, aslında toplumun geniş kesimlerinin kabul etmeyeceği hükümler içermektedir. Sorunun en basit çözümü tamamen ortadan kaldırmak mıdır?

Sokak hayvanlarıyla ilgili sorunların çözümü için daha etik ve sürdürülebilir alternatifler bulunamaz mı?

 Bunlar arasında, hayvan popülasyonlarını kontrol altına almak için kısırlaştırma ve sterilizasyon programları gibi insancıl yöntemlerin kullanılması, hayvan barınaklarının ve rehabilitasyon merkezlerinin desteklenmesi, sokak hayvanlarını besleme ve bakım projelerinin teşvik edilmesi gibi birçok önlemler alınamaz mı?

Evrensel bir gerçek var: yaşam hakkı evrenseldir ve sadece insanlara özgü değildir. Her canlının yaşama hakkı vardır ve bu hak, onlara insani bir şekilde davranılmasını gerektirir. Ancak, sokak hayvanlarına yönelik bu tasarı, yaşama haklarını ellerinden alarak, onları adeta ölüme mahkûm ediyor.

Hayvan hakları sadece birkaç duyarlı bireyin ilgilendiği bir mesele değil, toplumsal bir sorumluluktur. Toplumun her kesimi, insanlık dışı muamelelere karşı çıkmalı ve hayvanların haklarını savunmalıdır. Çünkü bu, bir toplumun ne kadar medeni olduğunun da bir göstergesidir.

Sokak hayvanları, sahipsiz olabilirler, ancak bu, onların yaşama hakkını gasp etme hakkını vermez. Onlar da canlıdır, hissederler ve sevinçten acıya kadar birçok duyguyu yaşarlar. Bu nedenle, onlara karşı gösterilen insanlık dışı muamele, sadece onlara değil, bizlere de dönüşür.

Bir toplumun medeni olup olmadığını gösteren şey, güçsüzlere karşı nasıl davrandığıdır. Sokak hayvanları, en savunmasız gruplardan biridir ve onlara karşı gösterilen merhametsizlik, toplumun vicdanını sorgular. Bir yandan evcil hayvanlarımızı sevip korurken, bir yandan da sokak hayvanlarını yok etmeye çalışmak, büyük bir çelişkidir ve vicdanen kabul edilemez.

Türkiye'de yaklaşık 5 milyon sokak köpeği olduğu tahmin ediliyor. Bu hayvanlar, şehirleşme ve doğal yaşam alanlarının daralması nedeniyle, insanların yaşam alanlarıyla iç içe geçmiş durumda. Sokak hayvanlarının saldırgan davranışlar sergilemesi, genellikle açlık, barınma sıkıntısı ve insanlardan gördükleri kötü muamele gibi nedenlerden kaynaklanıyor. Ancak bu durum, onların yaşam hakkını ellerinden almayı haklı kılmaz.

Hayvanları Koruma Kanunu, 2004 yılında kabul edilmiş ve hayvanların rahat yaşamalarını, iyi muamele görmelerini sağlamayı amaçlayan bir yasal çerçeve sunmuştur. Bu kanun, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı korunmalarını ve her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini hedefler. Ancak, mevcut hükümetin sokak hayvanlarını toplatıp uyutma planı, bu yasal çerçeve ve insani değerlere aykırıdır.

Sokak Hayvanları Yasası adı altında sunulan tasarı, sadece bir yasa değişikliği değil, aynı zamanda toplumsal bir vicdan sınavıdır. Bu tasarı, yaşama hakkı evrenseldir ilkesini yok saymakta ve hayvanların duygularını, ihtiyaçlarını ve haklarını görmezden gelmektedir. Üstelik, bu tasarı, onlarca yıldır sokaklarda yaşayan ve insanlarla barış içinde bir arada var olan hayvanları yok etmeyi hedeflemektedir.

Hükümetin sokak hayvanlarını toplatıp uyutma kararı hem etik hem de pratik açıdan ciddi sorunlar barındırmaktadır. Hayvanları öldürmek, kısa vadeli bir çözüm gibi görünebilir; ancak bu yaklaşım, toplumda derin bir vicdani yara açar ve uzun vadede sorunu çözmez. Hayvanların yaşam haklarına saygı göstermek, toplumun medeniyet seviyesinin bir göstergesidir. Uyutma politikası, yalnızca hayvanlara yönelik bir şiddet eylemi olarak değil, aynı zamanda toplumsal değerlerimize ve insani vicdanımıza karşı bir saldırı olarak değerlendirilmelidir. Ayrıca, hayvanların yaşam haklarının ihlali, insanların insani değerlere olan bağlılığını sorgulatabilir ve toplumsal hoşnutsuzluğa neden olabilir.

Sokak hayvanlarının yaşama hakkı, herhangi bir yasa veya düzenleme ile elinden alınamaz. Bu hak, evrensel bir ilkedir ve her canlıya eşit şekilde tanınmalıdır.

Mevcut hükümetin sokak hayvanlarına karşı takındığı tutum, toplumun vicdanını sorgulatmalıdır. Sokak Hayvanları Yasası adı altında sunulan bu tasarının kabul edilmesi durumunda, Türkiye'nin medeni bir toplum olma iddiası da sorgulanacaktır. Artık insanlığımızı ve vicdanımızı sorgulamanın zamanı geldi. Sokak hayvanlarına karşı gösterilen merhametsizlik ve acımasızlık, bizlere dönüşerek, toplum olarak hangi değerlere sahip olduğumuzu göstermektedir.