Laiklik, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını öngören bir ilke olmasının yanı sıra; aklı, bilimi esas alan eğitimin, yönetimin, hukukun dayanağı; barış içinde birlikte yaşamamızın, din ve vicdan özgürlüğünün temelidir.

Laikliğin kökeninde, doğruluğu kanıtlanabilen ve ilke olarak üzerinde anlaşma sağlanabilecek bilgiye ulaşma hedefi vardır. Laikliğin gerekçesi insanlığın ortak iyiliği için doğru bilgi gereksinimidir.

Laikleşme süreci, ekonomik, sosyal, kültürel ve politik düzenin dinsel kurumlardan bağımsızlığını, bilimin özgürlüğünü ve din otoritelerinden kopuşunu içerir.

Laikliğin, ülkeden ülkeye yerleşmesi tarihsel ve sosyolojik açıdan farklılıklar gösterse de laik bir devlet, bireylerin herhangi bir dine sahip olma ya da dini ihtiyaçları için gerekli tavır, davranış ve eylemlerinde mutlak anlamda özgür olduğunu kabul etmek zorundadır.

Laik devlet, yurttaşların dini yaşantılarını olumsuz yönde sınırlandırıcı ya da sadece bir kısmını  “destekleyici” ilke ve uygulamalar yapamaz.

Laik toplum düzeni, tüm din ve inançtan insanların, eşit koşullarla, aynı kurallara uymak durumunda bulundukları, hiç kimseye ya da gruba dinsel ayrıcalık ve üstünlük tanımayan bir toplum düzenini ifade etmektedir.

LAİK EĞİTİM NEDEN ÖNEMLİDİR?

Laik eğitim, bireylerin farklı dinsel inançlarına herhangi bir biçimde karışmayan ama öğretim kurumlarındaki çalışmalar ile din işlerini birbirinden ayrı tutan eğitime denir.

Laik eğitim, dogmatik değil, akılcı ve bilimsel olan eğitimdir.  

Laik eğitim, bağnaz olmayan, özgür düşünceli insanlar yetiştirmeyi hedeflediğinden, demokratik düzenin temel taşıdır.

Laik eğitim, eğitim programlarının ve ders içeriklerinin bilimsel ilkelere dayandığı, yöneticilerin ve öğretmenlerin nesnel davranışlar gösterdiği eğitim sistemidir.

Laik eğitim kesinlikle dinsizlik eğitimi değildir; tam aksine dinsel inançların varlığı ve özgürlüğü için temel bir güvencedir.

Laikliğe ve laik eğitim sistemine karşı çıkanlar, toplumsal yaşamın tüm alanlarında sadece kendi kurallarının egemen olmasını isteyen; farklı inanç ve düşüncelerin yaşamasına tahammül edemeyenlerdir.

Laik eğitimin temel ilkesi başkalarının inançlarına, düşüncelerine saygılı olmak, aklı ve bilimi rehber edinmek, hangi din ve inançtan olursa olsun her insanın değerli olduğunu bilmek ve buna saygı göstermektir.

Laik eğitim,  önemli toplumsal işlevleri olan dinin kötüye kullanılmasına, siyasal ve ekonomik çıkar grupları tarafından istismar edilmesine karşı önlemler üretmek açısından çok önemlidir.  

Laik eğitim, doğası gereği toplumda hoşgörü ortamı yaratmayı, din ve inanç farklılıkları üzerinden toplumu bölüp birbirine karşı kışkırtmayı değil, birleştirici olmayı ilke edinmiştir.

Laik olmayan bir eğitim anlayışı, insanları inanan ya da inanmayan, dindar ya da dinsiz olarak ayırarak, bir kısmını üstün ve değerli, diğerlerini ise değersiz kabul edebilmektedir. Bu şekilde toplumda ortaya çıkan ayrışmaların din üzerinden daha da derinleşmesi kaçınılmazdır.

Laik eğitim, özünde bilimsel eğitimi ifade ederken, bilimin kuşkucu, sorgulamaya, araştırmaya ve eleştirel düşünceye dayanan yüzüdür.

Laik eğitimin önemli göstergelerinden biri  “karma eğitim”dir.

Karma eğitim, kadın erkek eşitliğini yaşama geçirmeyi ve içselleştirmeyi kolaylaştırmaktadır. Bu şekilde daha dengeli kişilikler oluşmakta, farklı cinslerin birbirine ve farklılıklarına saygı göstermesi öğretilebilmektedir.

LAİK EĞİTİM GELECEĞİN GÜVENCESİDİR…

Toplumlar, bir arada barış içinde yaşama isteğinde olan ve böyle yaşadıkları sürece gelişen; geleceğe güvenle bakarak kalkınabilen insan topluluklarıdır.

Din esasına dayalı devletlerde, egemen inanç ya da mezhep dışındaki kişiler egemen olandan “farklı” olmalarının sonucu olarak, kimi zaman fiili, kimi zaman psikolojik olarak, sürekli baskı altında tutulmuşlardır.

Laik olmayan bir eğitim sisteminde bireylerin gerçek anlamda özgür olması mümkün değildir. Devlet yönetiminde ve eğitim sisteminde laikliğin hâkim kılınmasının toplumun birliği ve beraberliği, bireylerin mutluluğu ve huzuru için yaşamsal bir önemi vardır. Laiklik olmadan, feodalizm artığı, ortaçağ kalıntısı kimliklerin siyasallaşmasını; etnik, dinsel, mezhepsel kimliklerin, eşit yurttaşlık kimliğinin önüne geçmesini engellemek, olanaksızdır.

Laiklik ve laik eğitim sistemi Türkiye Cumhuriyeti’nin çimentosudur. Bu nedenle Server Tanilli’nin dediği gibi;

“Müslüman dünyada ilk kez yetiştirdiğimiz laiklik gülüne herkes özen göstermelidir. Bu özen esirgenirse o gül solar gider; çevremizdekilere benzer, tanınmaz hale geliriz !..”