2024-2025 Eğitim-Öğretim yılı, Türkiye'de eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı derin sorunların gölgesinde başladı. Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmenin 74 bin okulda geçireceği yeni dönemde önceki dönemlerden devreden sorunlara yenilerinin ekleneceği açıkça gözleniyor.

EĞİTİMDE EŞİTLİK ŞART!.

Türkiye’nin eğitim sisteminde maalesef hala bölgesel farklılıklar nedeniyle derin eşitsizlikler yaşanmaktadır. Özellikle kırsal alanlardaki okullar ile büyük şehirlerdeki okullar arasında fiziksel koşullar, öğretmen sayısı, eğitimin niteliği hatta eğitime erişim gibi konularda ciddi farklılıklar devam ediyor. Bu durum, öğrencilerin yaşamda eşit olanaklara sahip olmasını engelliyor ve başarı düzeylerinde büyük farklılıklara yol açıyor. En dezavantajlı gruplar arasında ise kız çocukları, mülteci çocuklar ve engelli çocuklar ilk sırada yer alıyor.

YENİ MÜFREDATIN AMACI NEDİR?

Eğitimcilerin ve meslek örgütlerinin yeterince görüşü alınmadan hazırlanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”, anasınıfı ile 1, 5 ve 9. sınıflarda ilk kez uygulanacak. Yeni müfredat değişiklikleri ilk gündeme geldiği günden itibaren kamuoyunda yoğun tartışmalara neden olmuş, ayrıntıların ortaya çıkmaya başlamasıyla birlikte yapılan değişikliklerin bilimsel ve laik eğitime aykırı düzenlemeler olduğu iddiaları giderek artmıştır. Yeni müfredatın öğrencilerin eleştirel düşünme ve sorgulama becerilerini zayıflatacağını düşünen eğitimcilerin sayısı oldukça fazla.

VELİLERİN EN ZOR YILI…

2024-2025 Eğitim-öğretim yılı başında veliler çok ağır okul ve kırtasiye masraflarıyla karşı karşıya kaldılar. Özellikle son yıllarda yaşanan ekonomik zorluklar ve yüksek enflasyon eğitim giderlerini ciddi anlamda katladı. Yüksek kayıt ücretleri ve zorunlu bağış uygulaması, kırtasiye ürünlerinin fiyatlarında yaşanan artışlar, okul kıyafetleri, servis ücretleri vb. gibi temel okul ihtiyaçlarına gelen aşırı zamlar, öğrenci ailelerin bütçelerinde büyük açıklar yarattı.

Eğitim hakkı her çocuğun temel hakkı olmasına rağmen artan eğitim masrafları bu temel hakkın kullanılabilirliğini giderek zorlaştırmaktadır.

ÇOCUK YOKSULLUĞU VE AÇLIĞI!..

2024 yılı itibarıyla Türkiye’de yaklaşık 5,4 milyon çocuk yoksulluk sınırının altında yaşamakta ve bu oran Türkiye'deki çocuk nüfusunun yüzde 25'ine tekabül etmektedir. Yoksulluk, çocukların yalnız eğitim durumlarını değil, aynı zamanda sağlık ve sosyal gelişim gibi birçok alanda geri kalmalarına da neden olmaktadır

Milli Eğitimde son yıllarda öne çıkan en önemli sorunlardan biri de öğrencilerin okullardaki beslenme sorunudur. Türkiye’de çok sayıda öğrenci okula kahvaltı yapmadan gitmekte ve okulda yemek yemeden günü tamamlamaktadır. Bu sorun temel ve acilen çözülmesi gereken bir sorundur.

AÇIKÖĞRETİM VE MESEM PROJESİ!…

Son yıllarda amacı ve kapsamı değiştirilen açıköğretim, giderek örgün eğitimin yerini almaya başlamış, öğrencilerin okullarından kopuşları hızlanmıştır.

Son dönemde açıköğretime ek olarak kurgulanan ve sözde mesleki eğitimin güçlendirilmesini hedefleyen MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) Projesi ile çocuklarımız ucuz işgücü olarak okullarından kopartılmakta ve çocuk işçilik yaygınlaştırılmaktadır. Yeni dönemde bu alandaki verilerin daha da yükseleceğinden endişe edilmektedir.

SORUNLU TAŞIMALI EĞİTİM…

Kapatılan 20 binden fazla köy okulunun kırsalda yarattığı toplumsal çöküntü hala sürüyor. Öğrenci sayısına bakılmaksızın açılacağı söylenen köy okulları ile ilgili olumlu bir gelişme sağlanamadı.

Taşıma Yoluyla Eğitime Erişim Yönetmeliği’nde yapılan düzenlemelerle bazı bölgelerde taşımalı eğitimden vazgeçildi, taşıma kapsamında olan ve ikili eğitim yapan okullardaki öğrencilerin ücretsiz yemek hakları kaldırıldı. Yani sabah 6’da köyünden aldığınız çocuklar daha önce yiyebildikleri bir kap sıcak yemeği bu yıl bulamayacaklar.

BÜTÇE NEDEN YETERSİZ?

Okul ve derslik sayısındaki açıklar bu öğretim yılında da kapatılamadı. Bunun sonucu olarak çok sayıdaki okulda ikili eğitim uygulaması ve sorunlu taşımalı eğitim yine sürdürülecek. Milli eğitimin genel bütçe içindeki payı erimeye devam etti. 2016’da yüzde 13,3 olan eğitim bütçesinin genel bütçeden aldığı pay, 2025 yılı için yüzde 10,8 olarak öngörüldü.

HİZMETLİ VE GÜVENLİK GÖREVLİSİ YOK…

2024-2025 eğitim öğretim yılı başı itibariyle okulların üçte ikisinde kadrolu yardımcı hizmetli bulunmuyor. Kamuda “tasarruf” tedbirleri kapsamında uygulamaya konulan İşgücü Uyum Programı (İUP) yüzünden çok sayıdaki okulumuz temizlik görevlileri ve güvenlik personeli olmadan derslere başlamak zorunda bırakıldı. Bu kararlar ile okullarımızda temizlik ve hijyen koşulları yeterince sağlanamazken, çocuklarımızın güvenliğinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır.

Umarım, 2024-2025 Eğitim öğretim yılı, tüm çocuklarımızın nitelikli eğitimden eşit koşullarda ve parasız olarak yararlandıklar laik, demokratik, bilimsel nitelikli ve kamusal öncelikli, mutlu, huzurlu, başarılı bir yıl olur…