Bireyselliğin fazlaca ön planda olduğu bu dönemde sosyal yaşamımızdaki ilişkilerin azımsanmayacak derecede olumsuz bir hal aldığını görüyoruz zaman zaman. İnsanların birbirlerine olan nezaketi ve inceliğinin eski yıllardaki gibi olmadığına şahit oldukça insan şu soruyu soruyor kendine: ‘’Bize neler oluyor?’’

Son zamanlarda gözlemlediğim bu durum aslında toplumsal yönden ne kadar yozlaştığımızın da bir göstergesi. Ve başta da söylediğim gibi bunun en önemli nedeni bireyselliğin fazlaca ön planda olması ve insanların artık ‘’başkalarından’’ çok yalnızca kendi hayatlarına odaklı yaşıyor oluşu. Ve elbette bunun daha birçok sebebi var; belki aileden görülmemiş olan nezaket ve görgü kuralları ya da kendimizi bu anlamda sorumlu hissetmiyor oluşumuz… Oysa ki toplumsal bir varlık olan insan, her daim insanlarla bir arada olmak zorunda. Ve bu zorunlulukta bizlerin birbirine olan saygısı ve nezaketini zorunlu kılıyor…
Özellikle de birbirini hiçbir şekilde tanımayan insanların saygısız tavırlarla çok rahat bir şekilde kendilerini ifade imkânı bulduğu sosyal medyanın hayatımızın neredeyse tamamına etki ediyor oluşu mu, yoksa siyasi, dini ve diğer birçok düşünce yapısına sımsıkı sarılıp ‘’bizim gibi düşünmeyen insanları ötekileştirme’’ çabası mı bilinmez, ama artık kimsenin birbirine ne tahammülü ne de saygısı kalmamış vaziyette. Öyle ki bir işimiz için dışarı çıkıyoruz ve gerçek anlamda medeni insanların yer aldığını düşündüğümüz şehrimizde bile birçok olumsuzluğa şahit olabiliyoruz. Yaya geçitlerinde durması gerekirken asla yol vermeyen araçlar, her daim kendi isteklerini ön planda tutarak basit bir market sırasında dahi birbirine saygısızca davranan ve özellikle toplu taşıma araçlarında çokça gördüğümüz ‘’gergin’’ tipte insanları gördükçe bizleri bu kadar yoz bir toplum olmaya iten nedir diye düşünmeden edemiyor insan.
Yaşamımızda yeri azımsanmayacak derecede önemli olan komşuluk ilişkilerimizin, birbirine olan saygının en güzel yaşandığı dönemler, eski yıllarda yaşanmış gibi hissediyoruz çoğu zaman. Bizi bu düşünceye itende hakikaten eski yılların insani yönlerimiz bakımından en kaliteli zamanlar oluşu olmalı… Toplumumuzda özellikle ‘’yaşlı’’ olarak nitelendirdiğimiz kesimin daha bilgece, gençliğe daha da örnek insanlardan oluşması, gençlerin ise ileriye dönük idealleri ve hedefleri olan, bu anlamda kendisinden büyük her insandan öğrenecek bir şeylerin olduğunu düşünmeleri de onların yaşlılara karşı daha saygılı bir pozisyonda olmalarını sağlıyordu bence geçmişte. Oysa şimdilerde ne yazık ki ne yaşça büyük kişilerde ne de gençlerde bu özellikleri çok da fazla göremiyoruz… Ancak herşeye rağmen bizleri insan kılan özelliklerimizi besledikçe toplumsal insan ilişkilerimizin çok daha iyi bir noktaya ulaşacağına inancımız tam… Sanırım toplum olarak silkelenip kendimize gelerek, bizim dışındaki herkese karşı daha ılımlı, daha pozitif yaklaşmak elimizde. Hayat şartlarımız ve içinde bulunduğumuz her türlü olumsuz duruma rağmen akıp giden bu zamanda bunu yapmalıyız… Galiba önce kendi mutluluk ve huzurumuz için…