Haftanın her günü farklı kanallardan evimize misafir ettiğimiz televizyon dizilerinin bazılarını beğeni ile, bazılarını eleştirerek, bazılarını da fazlasıyla alkışa boğarak takip ediyoruz. Arkadaş sohbetlerimizde izlediğimiz dizilerin yorumlarına da çokca yer veriyoruz. Günlük plan akışını bile ona göre yapanlar oluyor. Yani, aslında farketmeden hayatımızın merkezine koyuyoruz. Peki bu yapımlarda dikkatimizi en çok ne çekiyor? Neyine vuruluyoruz? Bizi bu kadar bağlayan detay ne? diye düşündüğümde ve ufak bir kamuoyu yoklamasu yaptığımda karşıma çıkan en net done “entrika ve kadın” oldu. Senaryoda kadın, ya çok kurnaz ya da yardıma muhtaç, ağlayan, üretmeyen, aldatılan, fiziksel güzelliği öne çıkarılan, tecavüze uğrayan, kendi ayakları üzerinde duramayan, dayak yiyen, para uğrına yaptığı büyük yanlışları yine yanlışla kapatan, paraya düşkün, entrikaların odağında kadının tavrı, duruşu gibi bir sürü çirkinliğe şahit oluyoruz. Azınlıkla ise, anneliği, mutluluğu... ne yazık ki, ortaya çıkan bu tablo çok üzücü. Bizler gerek dinen, gerek ahlaken kadının konumlandırılmasında öğretilenin aksine onu maddeleşmeye yönelik projeleri normalleştiriyoruz.

Kadının evvela bir eş, anne, evlat olduğunu unutturacak yapımların asıl amacı nedir sizce? Yozlaştırılmak istenen nesil ve toplum için bir mozaik taşını daha kırmak mı? Sanırım öyle. Bir toplumu vurmak için ahlakının çökmesi büyük bir katliam değil de nedir? Peki, kadın rollerine kadın gözünden bakarsak, Türk televizyon dizilerinde kullanılan kadın karakterler göz önünde bulundurulduğunda, genellikle belirli kadın tiplemelerinin kullanıldığı, bunların dışında rollerde yer alan kadınların da dizinin ilerleyen bölümlerinde ‘normalleştirildiği’ ve belirlenmiş toplumsal cinsiyet rollerine uygun hale getirildiği görülmesi mümkündür. Cinsiyet eşitsizliğinin sıradanlaştırılması ve bunun senaryo içinde ki işleyişi, izleyiciye sunuş biçimi de tartışmaya açık bir haldedir. Kadınlar üzerinden ataerkil söylemlerle özellikle, genç erkekleri zirveye çıkarmaya yönelen zihniyetlerle de çokca karşılaşıyoruz. dizilerin çoğundaki ortak noktaysa, "ideal" bir kadın görüntüsü oluşturmaya çalışmaları, kadınının üzerine düşen görevleri hatırlatma, vurgulama çabası içinde olmalarıdır. Kısaca söylemek gerekirse, son dönem yerli dizilerde, sürekli tekrar edile edile "benimsetilen", "normalleştirilen" ve "verili" kabul edilen kadınlık halleri görülüyor.

Bilinenin aksine, türk kadınının üreten, çalışan, okuyan araştıran, eş ve annelik vasfını en güzel sekilde yasayan ve yasatan,bu sahane özelliklerini ekranlarda görebileceğimiz projelerin evlerimize misafir olması dileğimiz olsun.