2022 Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) sonuç analizleri eğitim sistemimizle ilgili bazı gerçekleri bir kez daha gözler önüne serdi.

2022-TYT (Temel Yeterlilik Testi) oturumuna 3.234.318 başvuru oldu ve 3 008 287 aday sınava girdi. 
2022-YKS’ye başvuran aday sayısında 591.539 kişilik bir artış oldu. (%24,76 artış)
Temel Yeterlilik Testi’ne (TYT) başvuran adayların 226.031’inin, Alan Yeterlilik Testi’ne (AYT) başvuran adayların 203.788’inin sınava girmemesi 2022-YKS’nin ilk şaşırtıcı verilerinden biri oldu.


“SIFIR ÇEKENLER” VE “KELEBEK ETKİSİ”!..
YÖK, 2022-YKS' de, TYT ve AYT puanlarının hesaplanmasında uygulanan puan barajı uygulamasını kaldırmıştı.
Barajın kaldırılmasının ardından TYT'de puanı hesaplanan ve 100 ile üstü puan alan aday sayısı 2 milyon 911 bin 511 oldu. 
Eğer 2022 yılında TYT baraj puanı 160 olsaydı sınava giren adayların 338 601’i barajı geçemeyecekti. 2022-TYT’de 3.008.287 adaydan 96.776’sının sıfır çektiği yani 1 net bile yapamadığı belirlendi. 
Bu sayı, sınava giren adayların %3’ünü oluşturmaktadır. 
2022-TYT’de 1 neti bile olmayan aday sayısının bir önceki yıla göre yaklaşık 4 kat artış göstermesi üzerinde düşünülmesi gereken bir durum olmalıdır.
Çok sık kullanılan “Kelebek Etkisi” kuramına göre; “Bir kelebeğin kanat çırpması, dünyanın yarısını dolaşabilecek bir kasırganın oluşmasına neden olabilir. Fakat bu kuram, daha çok yaratılan bir sorunun büyüyerek artmasını ifade eder. Küçük bir etken, kestirilemez büyüklükte sonuçlar yaratabilir.”
Sınav barajlarının kaldırılmasıyla ülkenin yakın geleceğinde eğitim süreçleri ve mesleki liyakatler açısından olası sorunların daha da derinleşeceğinden kaygı duyuluyor.
PUAN ARALIKLARINDA DAHA FAZLA ÖĞRENCİ
2022-YKS’de sınava giren adaylar, aldıkları puana göre yapılan sıralamada önceki yıllara oranla bekledikleri sıradan daha geriye düştüler.
 Bu durum genel olarak, sınava giren aday sayısının fazla olması, sınavın diğer yıllara göre daha kolay olması ve sınav barajlarının kaldırılmasından kaynaklandı.
Bu üç etken bir araya gelince, tercih yapacak aday sayısı arttı ve her bir puan aralığına daha çok öğrenci geldi. 
ANA DİLDE YANLIŞ ORANI YÜKSEK!
2022-TYT, adayların Türkçe konusunda 2018’den bu yana en başarısız oldukları sınav olarak tarihe geçti. Sınava katılanlar, kendi ana dillerinde sorulan 40 sorudan ortalama 17’sine doğru yanıt verebildiler. TYT Temel Matematik testinde doğru cevap sayısı 0-1 aralığında olan aday oranı bir önceki yıla göre yaklaşık %15’ten %12’ye geriledi. Buna karşılık sıfır doğru cevap sayısı olan adayların oranı yükselerek yaklaşık %9’dan %10’a çıktı.
AYT Matematik testinde doğru cevap sayısı 0-1 olan aday oranı yaklaşık %13 oldu. Fen Bilimleri testi için bu oran yaklaşık %11 ile oldukça yüksek bir seviyede bulunuyor. 
KİM SINIFTA KALDI?
Matematik ve fen bilimleri başta olmak üzere tüm derslerin puan düzeylerine göre dağılım verileri, az sayıda öğrencinin çok iyi eğitilirken çok sayıda öğrencinin iyi eğitilmediğini düşündürmektedir. Eğitimde fırsat eşitliği bakımından oldukça manidar olan bu durum, bugünkü eğitim sisteminin belki de en zayıf halkalarından biridir. 
İlkokul ve ortaokul bilgilerini kapsayan, fen ve matematik okuryazarlığı düzeyindeki bilgileri kapsayan TYT ortalamalarının çok düşük oluşu, bu öğrencilerimizin 9. sınıfa kadar kazanılması gereken en temel ve en basit matematik/fen kavramlarını özümseyemediklerini göstermektedir. 
NE YAPMALIYIZ?
2022-YKS’de hiçbir test grubunda doğru yanıt başarı ortalaması %50’ye ulaşamadı. Bu sonucun sorumlusu elbette çocuklarımız değildir. Onlar bu sonuçların mağduru durumundadır. 
Sınav merkezli bir eğitim anlayışıyla, sınavlar için koyduğumuz ölçütleri sürekli değiştirmekle eğitimin niteliğini artırmanın mümkün olmadığını tüm sınavlarda alınan sonuçlarla görmeye devam ediyoruz. Bu nedenle eğitim sistemimiz çocuklarımızı sadece yapılacak sınavlara hazırlamaya yönelik; rekabete, sıralamaya ve yarışmaya dayalı piyasacı anlayışların etkisinden kurtulmalıdır.
Eğitimin temel amacı her şeyden önce “topluma iyi yurttaş, iyi insan yetiştirmek ve yetişen kuşağı toplum için yararlı kılmaktır." 
Bu doğrultuda, eğitimin sosyal hedefleri, kültürel hedefleri, meslek kazandırma ve akademik hedefleri vardır. Bu hedeflere de ancak; “Yaşamda en gerçek yol göstericinin bilim olduğuna” inanarak; nitelikli, çağdaş, demokratik ve laik bir eğitim anlayışıyla ulaşılabilir.