Ölümünün üzerinden 50 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, 2022 yılında yayınlanan bir makale, Bruce Lee için yeni bir ölüm nedeni tanımlar. “Who killed Bruce Lee? The hyponatraemia hypothesis” Bruce Lee’yi kim öldürdü? Hiponatremi hipotezi başlığı ile çıkan makale, Lee’nin ölümüne yol açtıklarını düşündükleri yeni bir nedeni tartışırlar.
Çincede, “beceri, yetenek”, Çin kültüründe “savaş sanatı” olarak bilinen Kung-Fu’nun çıkış tarihçesinin, M.Ö 4. yüzyıl da Konfüçyüs’ün düşüncelerinden doğan bir “uzun el dövüş çeşidi” olduğu düşünülür. Sonraki dönemlerde Budizm dinini yayan rahiplerin daha çok benimsediği bu savaş sanatI, farklı hayvanların duruşlarına benzer stiller ile zenginleşerek amacı ve felsefesi olan bir dövüş tekniğine dönüşür. Fiziksel olarak vücut sağlamlığını kazandırma, kendini savunma, ruhani gelişimi sağlama, ileriyi görme ve sakin kalma bu dövüş sanatının amaçlarından bir kısmını oluşturur.
Kung-Fu ile dünyanın tanışıklığı daha çok televizyon dizileri ve sinema filmleri ile olur. Diziler içinde en bilineni başrolünü David Carradine'in oynadığı ödüllü bir Amerikan TV dizisi (1972-1975) olan “Kung Fu” isimli dizisi gibi görünse bile, Bruce Lee ismi daha büyük bir “Kung-Fu” efsanesi olarak günümüze kadar gelir.
Çin dövüş sanatlarının Amerika ve Avrupa'da tanıtılmasında büyük rol oynayan 1940 doğumlu Bruce Lee, 1954 yılında Çin'in en büyük Kung Fu Ustaları arasında sayılan Yip Man'ın öğrencisi olur. Sonrasında pek çok dövüş sanatını da beraberinde öğrenir. Hayatında verdiği en ilginç karar ise, üniversite eğitimi için felsefeyi seçmesidir. Okul yıllarında eğitim giderlerini karşılamak için Kung-Fu dersleri verir. 1964 yılında beyaz perde ile tanışır. Önce önemsiz dizilerde küçük roller ile başladığı yaşamını, dövüş sahnelerinde yeteneğini iyi sergilediği büyük filmler ile sürdürür. Sayesinde Kung-Fu bir sinema sektörü olmaya başlar. Ejderin Yolu filmi, 3. Büyük filmidir ve Bruce Lee’yi zirveye taşır. Bir başka filmi çekimi esnasında sırt ağrıları başlayan Bruce Lee henüz 32 yaşındadır ve birçok iş teklifi almaktadır. Hekimleri, ona bu sırt ağrıları nedeniyle dövüş sanatlarını kesinlikle bırakmasını ve iyileşmesi için yataktan çıkmaması gerektiğini söylerler. 6 ay boyunca sırtüstü yatakta kalır. Bu zaman diliminde "Jeet Kune Do Tao" adlı kitabı yazmaya başlar. Ancak bitiremeden 20 Temmuz 1973 tarihinde Hong Kong'da hayatını kaybeder. Kitabını ölümünden sonra karısı tamamlar.
Bruce Lee'nin genç yaşta ölümüyle Hong Kong yasa boğulmuş, binlerce insan sokaklara dökülüp, son yolculuğunda kendisini yalnız bırakmak istemezler. Kalabalığı durdurmak için polis tarafından barikatlar bile kurulur.
Bruce Lee'ye yapılan otopside, Lee’nin beyninin aşırı şekilde şiştiği gözlemlenir. Bu bir beyin ödemi olarak yorumlanır ve Lee’nin ölüm nedeni yıllarca konuşulur. Pek çok teori ve dedikodu ortalıkta gezer. En çok üzerinde durulan teori, ölümünün beynindeki tümörden ya da bir damarın patlamasından dolayı olabileceğidir. Ölümünden önce geçirdiği bir kafa travması bu teoriyi çok desteklemektedir. Asıl en önemli dedikodu ise şöhretinden ve servetinden faydalanmak isteyen Asya mafyasının buyruklarına uymak istemediği için zehirlenerek öldürüldüğü şeklindedir.
Aile ve aileye yakın çevreler, Bruce Lee ile ilgili olarak, bir ilaca karşı geliştirdiği aşırı duyarlılığın ölüm nedeni olmaya daha yakın durum olduğu fikrini savunmaktadır. Bunun en büyük kanıtı ise Lee’nin ağrıları nedeni ile çok sayıda farklı ilaç tedavisi denemesidir. Oyuncunun uyuşturucu madde kullandıktan ve su içtikten kısa bir süre sonra baş ağrısı ve baş dönmesi yaşadığı, bu nedenle Equagesic adlı bir ağrı kesici aldığı ve iki saat sonra hayatını kaybettiği konusunda neredeyse herkes hemfikir olur ve kayıtlara geçen ölüm nedeni, Equagesic’e aşırı tepki nedeniyle oluşan beyin ödemi olduğudur.
Ölümünün üzerinden 50 yıla yakın bir zaman geçmesine rağmen, 2022 yılında yayınlanan bir makale, Bruce Lee için yeni bir ölüm nedeni tanımlar. “Who killed Bruce Lee? The hyponatraemia hypothesis” Bruce Lee’yi kim öldürdü? Hiponatremi hipotezi başlığı ile çıkan makale, Lee’nin ölümüne yol açtıklarını düşündükleri yeni bir nedeni tartışırlar.
Bu yeni iddiaya göre, Bruce Lee çok fazla su içmekten ölür. Bu durum tıp dünyasında 'hiponatremi' olarak adlandırmaktadır. Hiponatremi fazla su içme nedenli olarak kanın sodyum seviyesinin anormal derecede düşük olmasıdır. Bu ise kişide hücre harabiyeti ve ödemi oluşturur. Doktorlara göre Bruce Lee ölmeden önce zararlı madde ve ağrı kesici de almış olabilir ve böylece fazla tükettiği su, böbreklerini yorarak beyin ödemi yapmış da olabilir. Lee’yi yakın olarak tanıyanlar da bu iddiayı destekler. Onlara göre, oyuncu kaslarını daha iyi göstermek ve vücudundaki sodyumu atmak için idrar söktürücü ile beraber, günde 10-20 şişe sake (Japonların pirinç ve tahıl tozundan yaptığı ulusal içkisi) içmektedir.
Bruce Lee’nin felsefe eğitimi, dövüş sanatçısı olmasının yanı sıra bir filozof düşünürlüğünü de sağlar. Hatta bazı çevreler, "Arkadaşım, su ol" sözünü ölüm nedeni olabilecek aşırı su alımı ile ilişkilendirir. Lee’nin su ile ilgili sözleri bu cümle dışındaki pek çok felsefi aktarımı içinde de görülür. “Zihnini boşalt. Biçimsiz ol. Şekilsiz, su gibi. Suyu bardağa koyarsın, bardak oluverir. Suyu şişeye koyarsın, şişe oluverir. Demliğe koyarsan demlik oluverir. Su hem akabilir hem de gürleyebilir. Su gibi ol dostum.”
Su olgusu dışında yaşama bakışını lisana döktüğü pek yok felsefi sözü de mevcuttur. “Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen, aptaldır Ona karşı tetikte ol! Bilmeyen ve bilmediğini bilen, basittir Ona öğret! Bilen ve bildiğini bilmeyen, uyuyordur Onu uyandır! Bilen ve bildiğini bilen, bilgedir Onu takip et!” sözü, Lee takipçileri için bir yaşam şeklidir, neredeyse.
Bruce Lee için aranan ölüm nedenleri bize bir durum ile ilgili ders verir. Organizmayı bir güçler dengesi olarak düşündüğümüzde, moleküllerin, proteinlerin, enzimlerin, kimyasal maddelerin, sıvıların ve tüm hücrelerin yaşamı için bir denge gereklidir. Bu denge sağlıklı bir yaşam için mutlaktır. Bazı durumları tanımlar iken ve hastalık nedeni olarak gösterirken, “hiper” ya da “hipo” ile başlayan ifadeler dengenin bozulduğu olumsuzluğu tanımlar. Lee’nin hiponatremi tanısı dışında, diğer en iyi örnek, şeker yükselmesi “hiperglisemi” ve şeker düşmesi “hipoglisemi” terimleridir. Toplumda yaygın bir bilinirliği olan bu durumlar, şekerin dengesizleşmesidir, her şekilde de bilinç ve beyni tehdit eder ve ölüm nedeni olabilirler.
Kıssadan hisse; Tüm canlılar ve evren için mutlak bir denge gerekir. Bu denge kavramı, teorik, nesnel ve duygusal bağlamda yaşam döngümüzün merkezinde yer almaktadır. Biz bu döngüyü kırmak istersek, Bruce Lee örneğinde olduğu gibi, hızla yok olmaya mecbur kalabiliriz.
Goethe’nin şu sözü belki de konuya bir son nokta koymak için en doğrusu olacaktır “Hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur.”
Sevgi ile kalın