“Yapay zeka”, insanlar tarafından tanımlanan bir dizi hedef verildiğinde, gerçek veya sanal ortamları etkileyen tahminlerde ve önerilerde bulunabilen, kararlar verebilen makine tabanlı sistemleri ifade eder.

Son yıllarda, özellikle insan beynindeki sinir hücreleri ağının yapısından esinlenerek oluşturulan “yapay sinir ağları” üzerinde “derin öğrenme” adındaki yapay öğrenme tekniklerinin kullanılmasıyla birçok konuda insanların performansıyla yarışabilen yapay zeka ürünleri geliştirildi.

KAYIP MI KAZANÇ MI?

Eğitimde teknoloji entegrasyonu, eğitimcilerin bir bölümünde daima kaygılar yaratmıştır. Bazı kaygılar verimli bir çıktının yolunu açmış ve teknoloji kullanımının daha başarılı bir şekilde gerçekleştirilmesi için doğru soruları sormamızı sağlamıştır. Ancak, bazı kaygılar ise, eğitim süreçlerinde derin kayıplar yaşanmasına neden olmuştur.

Günümüzde bilgisayar, telefon, tablet gibi elektronik iletişim araçları, yaşamın vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiş durumda.

Yapay zeka, sesli asistanlardan otonom araçlara kadar, verimliliği artırma ve endüstrilerde devrim yaratma yeteneğini kanıtladı. Ancak yapay zeka sistemleri yetenekleri gelişmeye devam ettikçe, bunun özellikle eğitim üzerindeki olası olumsuzluklarına ilişkin endişeler de ortaya çıkmaya başladı.

ÇOCUKLAR NASIL ETKİLENİR?

Yetişkin yaşamının her alanına sızan bu yeni düzen, çocukların yaşamında da büyük bir alan kaplamaya başladı. Artık çocuklar yalnızca oyun ve eğlence için değil eğitim-öğretim için de bu tür uygulamalara başvuruyor.

Bu durum beraberinde birçok tartışmayı da getiriyor. Çünkü dijital ya da sanal dünya dediğimiz bu sistem, yapay zekânın da devreye girmesiyle birlikte, işleri daha da kolaylaştırdı, hızlandırdı ve çok daha pratik bir yaşam düzeni sunmaya başladı. Ancak bu yönüyle tercih edilen ve avantajlı görülen uygulamaların, zihni ve bedeni tembelleştirdiği, güvenlik açığı oluşturduğu, gerçeklik algısını bozduğu gibi büyük bir zafiyeti de beraberinde getirmesinden endişe ediliyor. Bu endişeler, çocukların ruhsal ve bedensel iyilik hallerinden sorumlu olan yetişkinleri birçok soru işaretiyle baş başa bırakıyor.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER…

Yapay zeka ve eğitim konusunda önceliğimiz ön yargılardan kaçınmak ve odak noktasında her zaman “öğrenciyi ve öğrenmeyi” bulundurmaya çalışmak olmalıdır.  
Öncelikle, sırf dijital olarak ulaşıldığı için yapay zeka uygulamalarının tümünün her yaştaki çocuk için zararlı olduğunu söyleyemeyiz. Tam tersine yerinde ve zamanında başvurulan uygulamalar, çocukları yeni bir dil öğrenmeleri, ana dillerini güçlendirmeleri, bellek, dikkat, aritmetik, yaratıcılık gibi becerilerini geliştirmeleri hususunda destekleyebilir. Ancak, eğitim süreçlerini, dersleri, ödevleri, akıllı tahtalar vasıtasıyla yapay zekanın da devreye girdiği çeşitli uygulamalar ile yürüten çocuklarda  teknoloji bağımlılığı, tembellik, aşırı hareketsizlik, obezite gibi olumsuzluklara neden olmamak için belirli sınırlandırmalara gitmek gerekir.

Okul öncesinden itibaren sürekli yapay zeka destekli eğitim programı uygulanan çocukların, sosyo-duygusal açıdan gelişimleri ve iletişim becerileri yetersiz kalabilir.

Yapay zekâ, elde ettiği verilerle zihinsel ve bedensel engeli olan bireyleri de dikkate alan, kişiselleştirilmiş, pedagojinin ilkelerine uygun, her an güncellenebilen müfredat ve ders materyalleri geliştirebilir. Fakat öğrenmeyi hızlandırıp kolaylaştıracak diğer birçok yararlarına rağmen toplanan verilerin eğitim dışı amaçlarla kullanılması olasılığı gibi tüm faydalarını gölgede bırakacak riskler de barındırabilir.

İKİ UCU KESKİN KILIÇ…

Yapay zeka iki ucu keskin bir kılıç olarak görülebilir. Sistem, karmaşık sorunları çözmek, bilimsel araştırmaları ilerletmek ve günlük hayatımızı iyileştirmek için güçlü bir potansiyel sunabilir. Hatta, bu yönü ile öğrencilerin ilgi alanlarını ve güçlü yönlerini öne çıkararak öğrencinin neyi öğrenip neyi öğrenemediğini de rahatlıkla saptayabilir. Ancak, hiçbir zaman öğretmen ve öğrencileri arasındaki duygusal iletişimi yakalayamadığı gibi, farklı öğrenciler için en etkili öğrenme yöntemini belirleme konusunda zayıf kalabilir.

Yapay zekanın gelişimiyle yaşamın her aşamasında ve her konuda ciddi anlamda olumlu dönüşümler yaşanmasından korkulmamalıdır. Ancak, eğitim süreçlerinde bu dönüşümler yaşanırken eğitimin özünde insan olduğu gerçeği asla unutulmamalıdır. İşte sadece bu nedenden dolayı, “yapay zeka dahil” her türlü teknoloji eğitimi değil, eğitim her türlü teknolojiyi yönlendirmelidir…