“Haberes” internet haber yayınlarında 22.05.2020 tarihin de yayınlanmış bir makalenin başlığı aynen şöyleydi “URAYSİM Projesi Kamu Yararına Uygun Olmayan Ölü Yatırımdır.” Makale, kısaca bildiğimiz yatırım karşıtlarının tekdüze ve bilinen argümanlarından oluşuyor.

“Yapmayın” diyemedikleri için “deprem olur”, “sel basar”, “merada otlayan inekler trenlere bakmaktan aç kalırlar” gibi bahanelerle önce şehrimizin ve ülkemizin güzide üniversitelerinden “Anadolu Üniversitesi’nin” yaptığı projenin hatalı olduğunu ima etmişler, sonrada vurucu darbeyi indiren başlığı atmışlar “kamu yararı olmayan ölü yatırımdır!” Arkasından, çalışan ve sadece yönetim sistemi modernize edilen ve ismi TÜLOMSAŞ yerine TÜRAŞAŞ olarak değiştirilen fabrikanın ismi değişti diye kapatıldığını ilan etmişler. Ancak benim için bu makalenin dikkat çekici kısmı, bilinen “istemezük” kısmı değildir, bu kısmı zaten yıllardır ezbere biliyoruz. Önemli olan “Test Merkezi’nin” ne olduğunun yanlış anlatılması veya gerekli olmadığı tezinin işlenmeye çalışılmasıdır. Test merkezi nedir? ve neden ülkemiz için çok önemlidir?

1.    Endüstriyel 23 sınıf ürünün piyasa da satılabilmesi ve yurtdışında satışa sunulabilmesi için üzerinde CE veya benzeri güvenlik işaretlerinin bulunması zorunludur. CE işareti olmayan bu sınıftaki ürünler piyasada satılamaz, yurtdışında pazarlanamaz.

2.    Bir ürünün, CE işareti veya benzeri güvenlik işaretlerini alabilmesi için öngörülen testlerin gerçek şartlarda ve bazen çalışma şartlarının çok daha üzerinde yüklemelerle uygulanması ve bu testlerden geçmesi gereklidir. Demiryolları ve cihazları için öngörülen test standartları Uluslararası Demiryolları Birliği, UIC ( international union of railways) tarafından belirlenmiştir. UIC tarafından belirlenen testleri geçmeyen bir demiryolu ürünü UIC’ye üye hiçbir ülkede kullanılamaz ve satılamaz.

3.    CE ve diğer standartlarda test yapabilecek merkezler kendilerine göre test yapamazlar. Ayrıca uluslararası akredite kuruluşlar tarafından test yapma standartlarının ve cihazlarının ve yetkili personelinin olduğunun onaylanmasına ihtiyaç vardır.

4.    Eğer akredite bir “Test Merkezine” sahipseniz. Burada çalışan personeliniz, ürünün gerektirdiği bilgi birikimine ve teknolojiye sahip demektir. Yani ülke olarak tasarım altyapısını oluşturduğunuz anlamını taşır. Test yapabildiğiniz her alanda tasarım ve üretim kabiliyetiniz var demektir.

5.    “Test Merkeziniz” varsa üniversitelerinizin teknoloji geliştirebileceği altyapı oluşturulmuştur. Üniversitelerinizde geliştirilen teknolojinin de pratikte denenmesinin ve imalatının yolu açıktır. Bir başka değişle üniversitelerin yüksek lisans ve doktora programlarının çoğalması bilimsel çalışmalarının sayısının artması demektir.

6.    Bir sanayi bölgesinde “Test Merkezi” varsa merkezin kabiliyetleri içerisinde üretim yapmak isteyen sanayici o bölgeyi tercih edecektir. Test merkezleri aynı zamanda sanayici için çekim merkezidir. Hiçbir sanayici ürettiği ürününü belgelendirmek için binlerce dolar harcayıp başka ülkelere test için ürün göndermek istemez.

7.    Demiryolu araçlarının güvenliği için UIC’nin istemiş olduğu testler binlerce hatta milyonlarca dolara mal olan testlerdir. Üstelik bu testler aylarca hatta yıllarca sürebilir. Sanayici yurtdışında yapılması gereken bu testlerin gerektiği yatırımdan haklı olarak kaçınacaktır. Demiryolu araçları imalat sanayimizin “Test Merkezi” olmadan gelişmesi ve yurtdışı pazarlarda var olabilmesi mümkün değildir.

8.    Teste alınacak demiryolu araçları işletme şartlarının çok üzerinde zorlamalara tabi tutulmaktadır. Dolayısı ile standart işletme şartlarında imal edilmiş yolarda test yeterli güvenlik kriterlerini sağlamadığı gibi ciddi güvenlik riskleri içermektedir. Ayrıca bu testlerin uluslararası geçerliliği de yoktur. Eğer yetersizlikler sebebi ile gerçek yolda test yapılacaksa No-Bo denilen uluslararası bağımsız kuruluşların ekiplerini getirmek ve onların gözetiminde test yapmak zorundasınız. Bu sistem de her ürün testi için geçerli değildir sınırlandırılmıştır.

9.    Akredite olmuş bir test merkezi ile sadece kendi ülkenizin sanayicilerinin değil bu alanda çalışan tüm ülkelere hizmet şansınız vardır. Dünya da demiryolu araçları için hizmet veren akredite test merkezi sayısı sınırlıdır. Doğru inşa edilmiş bir test merkezi ülkemiz için ciddi döviz getirisi sağlayabilir. Bunun en güzel örneği Güney Kore’dir. 1996 yılında kurmuş olduğu “KRRI Korean Railroad Research Institude” adlı test merkezi Uraysim’e benzer özelliklerde kurulmuş 25 yılda Kore’yi Yüksek Hızlı Tren üretir hale getirdiği gibi, 430 km hız yapabilen trenleri test edebilmekte ve birçok ülke sanayisine test hizmeti vererek milyonlarca dolar kazanç elde etmektedir.

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi içerisinde 20’den fazla firma demiryolları araçları ve sistemleri üzerine üretim yapmaktadır. Ülkemizin tamamında bu sayı 100’ün üzerindedir. Global anlamda gelişememelerinin önündeki en büyük engel test gerekliliklerini yerine getirememeleri, dolayısı ile kendi tasarımlarını geliştirememeleri sonucu, dünyanın önde gelen üreticilerine onların standartlarında fason üretimin yapmak zorunda kalmalarıdır.

Makale içerisinde “Bursa ve Ankara’da yalnızca şehir içi cadde tramvayı üretme girişiminde bulunan iki özel şirket” denilerek küçümsenen iki firmadan Bursa’da kurulu olanı çok yüksek oranda yerli imalatla Bursa, Samsun, Kocaeli, İstanbul (Eminönü-Alibeyköy hattı) büyükşehir belediyelerine araç üretmekte ve yurtdışına Polonya’ya araç ihraç etmekte, Ankara’da olanı son yaptığı yerli tramvayla 2021 yılında “Avrupa’nın En İnovatif Firması” ödülünü kazanmış, Kayseri Büyükşehir’de araçları çalışmakta, Romanya’ya tramvay ihracatı yapmakta ve Siemens gibi bir dev ortakla birlikte Bangkok gibi bir başkentin metro sisteminde çalışmaktadır. Ancak her nedense, bu firmalar Eskişehir’de ihaleye bile sokulmamaktadırlar. Ayrıca dünya da kaç ülkede ikiden fazla tramvay üreten firma vardır ki, iki sayısı azımsanmaktadır.

Türkiye’nin gerek şehirler arası hızlı tren hatlarındaki ilerlemeler, gerekse büyükşehirlerimizdeki raylı sistemlerindeki hat imalat büyüklükleri yurtdışı imalatçıları ülkemize çekmeye başlamıştır. Hyundai Eurotem A.Ş. bunlardan biridir.

 Demiryolları araçları imalat fabrikalarından biri olan TÜRASAŞ-Sakarya fabrikası tasarımı dahil kendi imkanları ile geliştirdiği 160 km hız yapabilecek ilk yerli tren setinin imalatı tamamlanmış fabrika testleri devam etmekte ve 2022 yılı içerisinde raylarda olması beklenmektedir. 225 km hız yapabilecek milli tren setinin tasarımı tamamlanmış ve imalat hazırlıkları safhasındadır.

Görüldüğü gibi ülkemiz gerek demiryolları araçları parça imalatı gerekse tren ve tramvay setleri imalatında tasarım dahil yerli imalat yapabilecek seviyeye gelmiştir. Eksik olan tasarım ve imalat teknolojilerinin geliştirilebilmesi ve yurtdışına gitmeden gerekli belgelendirilmelerin yapılabilmesi için “Test Merkezi” ihtiyacıdır.

Söz konusu makalede iddia edildiği gibi demiryolu araçlarının geliştirilebilmesi ve imalatı için önce sanayi oluşturulup sonra “Test Merkezi” yapılmaz. Test merkezleri ilgili teknolojinin oluşturulabilmesi, sanayinin desteklenebilmesi ve geliştirilebilmesi için önceden kurulması gereken tesislerdir. Çünkü buralarda çalışacak personelin yetişmesi bile yıllar alacaktır.

 Ülkemizin, üniversitelerimizin, sanayimizin gelişebilmesi için ihtiyacı olan Test Merkezlerine “Kamu Yararı Olmayan Ölü Yatırım” diyerek “Heykel” muamelesi yapmayınız.

Saygılarımla…