12 Eylül 1980 darbesi sonrası kurdurulan hükümetin en büyük problemi döviz darboğazı idi. İhraç edecek sanayi ürünümüz yoktu. Pamuk, fındık, kuru üzüm vb. tarım ürünleri ihracatıyla petrol ithalatımızı bile karşılayamaz bir ülke durumundaydık.

Yurtdışı çıkışlarda merkez bankası tarafından verilen döviz ile uçak bileti bile alınamazdı. Döviz bulundurmak yasaklanmıştı.
Döviz sorununu çözmek amacıyla zamanın Başbakan Yardımcısı Turgut Özal tarafından yürürlüğe konulan 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu sektörün bugünkü düzeyine ulaşmasında belirleyici rol oynamıştır. Peki ülkemiz turizmde geçen 40 yılda nereden nereye geldi.
 Yıl 1980, ülkemize gelen turist sayısı 1 milyon 288 bin kişi, turizm gelirimiz 327 milyon dolar, turist başına harcama 254 dolar.
Teşvik Kanunu ve ilave düzenlemelerle birlikte Başbakanlığa da geçmiş olan Özal tüm imkanları seferber etti. 1984-1990 yılları arasında turizm sektörü ortalama yıllık %12.1 büyüyerek, 1990 yılına gelindiğinde ülkemize gelen turist sayısı 5.5 milyona, turizm gelirleri 10 kat artışla 3 milyar 250 milyon dolara, turist başına harcama 620 dolara çıktı. Turizm gelirlerimiz toplam ihracatımızın 4’te birine ulaşmıştı. Ancak Turgut Özal bunun bedelini çok ağır ödedi. Döviz gücünü elinde tutan ve devleti IMF kıskacında tutmak isteyen çevreler “istemezük” çetesini devreye soktular. Onu sahillerimizi, tarım alanlarımızı yok etmekle ve sahilleri taraftarlarına peşkeş çekmekle suçladılar. Halbuki herkes biliyordu ki tarım alanı denilen yerlerin çoğunluğu sazlık ve bataklıktı. 
Turgut Özal dünyayı iyi okuyan vizyon sahibi bir başbakandı. Ülkelere en net döviz girdisi turizmle sağlanabiliyordu. Üstelik hizmet sektörüne eleman yetiştirmek diğer mesleklere göre daha kolaydı. Genç işsizliğe en kolay çözümdü. Gıda ve tarım ürünü yetiştirmekte gayet iyiydik ve milyonlarca insanı doyurarak ürünlerimizi yerinde pazarlamış oluyorduk.
Geçen ay, yani 2023 yılı sonu itibariyle açıklanan turizm verilerine göre; Ülkemize gelen turist sayısı 56 milyon 694 bin kişi, turizm gelirlerimiz 54 milyar 316 milyon dolar, ortalama harcama 955 dolar. Bir başka değişle 1980 yılında yok sayılacak noktadan, bugün ülkemize gelen turist sayısı bakımından dünya 4’üncülüğüne ulaşmış bulunuyoruz.
Artık yarış illerimiz arasında olmaya başladı. Van ilimize komşumuz İran’dan gelen turist sayısı 2023 itibariyle yaklaşık 600 bin kişi, harcanan döviz 300 milyon dolar civarında, bir başka değişle Van ilimizin yaptığı ihracatın (39 milyon dolar) 8 katını turizm gelirleri oluşturuyor.
Bir başka örnek Trabzon.  Gelen yabancı turist sayısı 90 bin 368 kişi ve genelde körfez ülkelerinden, geçen yıl Trabzon’un turizm geliri 1 milyar 76 milyon dolar. Bu rakam Trabzon ilimizin fındık ihracatından elde ettiği (126 milyon dolar) gelirin 6 katını asmış durumdadır. Ne var ki, ülkemize gelen 56 milyon turisti göremeyen “istemezük kafa” 90 bin turisti çok görmekte Trabzon’un “Araplar” tarafından işgal edildiğini söyleyebilmektedir.  Onlar için Trabzon yaylalarında gezmek ve ucuz hizmet almak Trabzon’a giren dövizden halkın gelirlerinin artmasından daha önemlidir. Belki de sadece “Müslüman” nefretidir.
2023 yılında sadece sağlık hizmeti almak için gelen turist sayısı 1 milyon 400 bin kişi, yani 1985 yılındaki ülkemize gelen toplam turist sayısı kadar ve bırakılan döviz 2 milyar307 milyon dolar.
Günümüzde ülkemiz 5337 tesisle 1.5 milyon yatak sayısına sahip ve turizmde doğrudan çalışan sayımız 1 milyon 411 bin kişiye ulaştı, yaklaşık 55 milyar dolar gelirle enerji ithalatımızın yüzde 70’ini turizm gelirlerimizle karşılayabiliyoruz. Kısaca enerji ithalatımızı turizm gelirlerimizle karşıladığımız gün net sanayi ihracatçısı ülke oluruz.
Sanırım az kaldı.
Saygılarımla.