Artan sefalet yüksek enflasyon, hayat pahalılığı, düşük emekli maaşları, düşük asgari ücret, üniversite kazanan çocuğuna sevinemeyen veliler, öğrencilerin yurt sorunu, günlerdir süren söndürülemeyen orman yangınları, cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş sahte diploma yolsuzluğu. Bunlar maalesef yaşadığımız sorunların bir bölümü. Vatandaş bunlarla boğuşurken iktidar cenahının derdi, ’terörsüz Türkiye' adı altında ülkemizin bölünme sürecini hızlandırmak.
Zafer Partisi, İYİ Parti ve Türkiye İşçi Partisi kendilerinin bu sürecin dışında olduklarını ilan ettiler. Fakat milletin umudu olan ve bel bağladığı CHP bu sürece katılacağını ilan etti. CHP karar almada nitelikli çoğunluk şartını öne sürmüş. İktidar tarafı her halükarda karar almada çoğunluğu sağlıyor zaten.
Nitelikli çoğunluk şartının bir önemi yok. Ön şart olarak anayasa mahkemesinin karaları uygulansın, İnsan Hakları Mahkemesinin kararları uygulansın ön şartıyla gelseydi belki bir anlamı olurdu.
Bununla ilgili Prof. Dr. Hasan Ünal’ın yorumunun kısa özeti de şöyle: “CHP'nin malum komisyona katılma kararı Türkiye'de iktidardan ziyade ana muhalefet sorunu olduğunu bir kez daha net biçimde ortaya koydu. Öte yandan ana muhalefet pratik manada siyaset yapmayı da bilmiyor. Örneğin iktidar blokunun hemen her yaptığına meşruiyet kazandıracak şekilde hareket etmek (komisyona katılmak gibi) seçmenlerde, yapılanın doğru olduğu intibaına yol açabilir. Yıllarca ana muhalefeti HADEP/PKK çizgisinin siyasi uzantısı olarak halka anlatanlara karşı muazzam bir fırsat yakalanmışken komisyona katılmanın ne mantığı olabilir. Oysa karşı çıkıp toplumun özellikle ekonomik çıkmazları başta olmak üzere projelerle çözümler sunan, toplumsal ayrışma yerine modern entegrasyonu benimseyen Atatürkçü bir ana muhalefet kolaylıkla iktidara gelebilir. Herkesin nasıl olsa tıpış tıpış sandığa gidip kendilerine oy vereceğini zannediyorlar. “
Türker Ertürk paşada: “CHP halkın değil, Bilinmeyen Güçlerin Yanında mı?” diye soruyor.
Komisyonlar var olan soruna çözüm üretmek için, meşru zeminde meşruluğu olan üyelerden oluşursa sağlıklı kararlar alabilir. Bir de sorun lider talimatının dayatması olarak değil de ülke yararına enine boyuna tartışılarak bir sonuca ulaşırsa yararlı olur.
Şu anda ülkenin gündeminde olan ve parti ayırmaksızın halkın çoğunluğunun endişeyle takip ettiği komisyon ne derece meşrudur! Ülkenin birlik ve bütünlüğünden çok, ayrışmaya hizmet edeceği endişelerini taşıyoruz.
Terörün bittiğini bizzat iktidarın ilan ettiği ve kendine pay çıkardığı bir dönemde, bu komisyona neden ihtiyaç duyulmuş amacı ne olabilir sorusunu her Türk vatandaşı sorgulamakta tatmin edici bir cevap da bulamamaktadır. Halkın büyük çoğunluğu bu komisyonu ; BOP’ un hedefleri doğrultusunda kurulduğu kanaatindedir.
Cumhuriyet hiç kimseyi ayırmamışken, bir kimlik sorunu yokken, suni olarak yaratılan bir problemi çözme iddiası, ancak düşmanın kötü emellerine hizmet eden organize bir ihanet olarak düşünülebilir.
Ata’mız ”Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.”(Atatürk 1930) "Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle Türk denir." (1924 Anayasası Md. 88) Türk bayrağı bir etnik unsuru değil tüm unsurları ile Türk Milletini temsil eder.” diyerek son noktayı koymuş.
Bir başka ifadeyle, ülkemizin ve milletimizin aleyhine yürütülen bu sürece ve sonuçlarına Gazi Meclisin alet edilerek Türk milletine kabul ettirme komisyonudur! Halkın iradesinin meclise yansımamaktadır. Türk Milleti'nin birlik ve bütünlüğüne darbe vuracağını düşündüğümüz, bu komisyonun oluşumu da alacağı kararlar da meşru değildir!
İsrail ve ABD lehine, ama Türkiye aleyhine işletilen Kürdistan’ın parçalarının hayata geçirilmesi BOP’ un aksamadan yürümesinin en büyük lojistik desteğini de Türkiye veriyor!
ABD-İsrail- İngiltere üçlüsünün, Türkiye olmasa ne Irak'ta ne de Suriye'de bu kadar başarı gösterip hedeflerine ulaşması mümkün değildir.
Daha öncede yazdım ülkemizde Kürtlerle Türklerin bir problemi yok. DEM partisi Kürtlerin partisi değildir. Kürtleri temsil etmez. Emperyalist ABD ve Avrupa’nın maşasıdır. Yıllardır teröre destek verdiler ve vermeye devam ediyorlar. Bütün dertleri ülkemizi bölmek. İnanın bu ülke bölünürse en büyük zararı maalesef Kürt vatandaşlarımız görecek.
Terörsüz Türkiye diye milletimizi uyutmaya çalışıyorlar. Türkiye Türklerindir, binlerce yıldır var, kıyamete kadarda var olacaktır. Terörsüz Türkiye değil, bölünmüş Türkiye istiyorlar. Ama bu millet bu vatanı böldürmeyecek. Bugün olduğu gibi kıyamete kadar kardeşçe yaşayacağız. Yine Ata’mız: "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır" demiş. Bizde bu sözler ışığında ülkemizin birlik ve bütünlüğünü korumak zorundayız.
Başka Türkiye yok.
Sevgiyle kalın