Siyasilerin ve kent yöneticilerinin ‘şaşı baktığı’ için bugün ‘olmak ya da olmamak’ mücadelesi yapan Eskişehirspor gençlerle ligde tutunmak istiyor. Pandemi yüzünden seyircisiz oynanan maçlar yüzünden taraftar desteğinden mahrum kalan gençler, giydikleri formanın hakkını vermek için ellerinden geleni yapıyorlar. Tüm Eskişehir ve Eskişehirspor taraftarı olarak bu pırıl pırıl gençleri desteklemeliyiz. Şu anda yaşanan mağlubiyetlerin sorumlusu onlar değil. Türk Futbolu’nda Anadolu devrimini yaparak,  İstanbul büyüklerine ilk kafa tutan Eskişehirspor nasıl bu hale getirildi? Takımı bu hale getirenler daha düne kadar kendilerini ‘sütten çıkmış ak kaşık’ gibi gösterip, “Eskişehirspor’a sahip çıkmıyorlar” diye belediyeleri ve siyasileri suçladı.  Hiç aynaya bakıp, kendileriyle yüzleşmediler. Paranı kaybedersen yine kazanırsın, gücünü kaybedersen geri alırsın, itibarını kaybedersen her şeyini kaybedersin” diye bir söz var. Eskişehirspor daha önce de küme düştü. Üçüncü ligde mücadele etmedik mi? Kasaba takımlarıyla maç oynamadık mı? O yıllarda hiçbir zaman itibarını kaybetmedi. Düştüğü gibi çıkmasını da bildi. Özellikle Osman Taş’ın başkanlığı döneminde büyük bir itibar kaybı yaşadık. Mustafa Akgören başkanlığındaki Eskişehirspor yönetimi gerçekten büyük enkazın altına girdi. Zor günde ellerini taşın altına soktular. Ancak iyi niyetli çalışmalarına rağmen Eskişehirspor’un ekonomik ve sportif yönden sorunlarını çözmede başarılı olamadılar. 

Her biri gerçek Eskişehirspor sevdalısı olan Eskişehirspor Yönetimi şunu bilmelidir ki; “Altın yere düşmekle pul olmaz.” Eskişehirspor küme düşse bile büyüklüğünden hiçbir şey kaybetmez. Başrollerini Sadri Alışık ve Ayla Algan’ın oynadığı ‘Ahh Güzel İstanbul’ filmi gerçekten güzel bir şaheserdir. 1966 yılında çevrilen Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı bir klasik olan filmin senaryosunu Safa Önal ile Ayşe Şaşa yazdı. Alışık’ın muhteşem oyunculuk sergilediği filmin iki ana karakterinin şu diyaloğu çok can alıcıydı. Ayşe karakterini oynayan Ayla Algan, Haşmet karakterini canlandıran Sadri Alışık’a “Ne yapacağız şimdi bundan sonra?” diye soruyor. Haşmet; “Bilmem. Yaşıyoruz, iki kişiyiz ve birbirimizi seviyoruz. Korkma dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur” yanıtını veriyor. Filmde iki sevgili arasında geçen diyalog şu anda kötü durumda olan Eskişehirspor ve onu çok seven taraftarı için uyarlıyorum. Eskişehirspor ve taraftarı iki kişi ve birbirlerini çok seviyor. Geçmişten günümüze çok sayıda badireyi aşan Eskişehirspor taraftarı korkmamalı. Çünkü Alışık’ın dediği gibi; “Dünyada her zaman inanılacak sağlam şeyler bulunur.” Mustafa Akgören ve ekibi, kötü giden şu günlerde ileriye yönelik;  taraftara umut olmak için inanılacak sağlam şeyler bulmalı...

////////////////////////////////////

Asla Gri Olmayan Futbol Tanrısı Maradona

Dünya futbolu büyük yıldız Diego Armando Maradona’yı kaybetti. Maradona çok sevdiği Fidel Castro ile dört yıl sonra aynı gün olan 25 Kasım’da öldü. Sıradışı yaşamı, müthiş yeteneğiyle hep konuşulan bir isimdi.  Tanrı sanki onu futbol için yaratmıştı. Ne mutlu ki; televizyondan olsa bile onun maçlarını izleme zevkini yaşadım. 1980’li yıllarda yıldız futbolcular şimdiki gibi korunmuyordu. Maradona, tekmelerin arasında futbol oynuyordu. Rakipleri bu müthiş yeteneği tekmeleriyle durduruyordu. Bundan dolayı Maradona sahada agresifleşiyor, zaman zaman kırmızı kartta görüyordu. Maradona’nın yediği tekmelerin onda birini Messi ve Ronalda yeseydi, futbol hayatları biterdi.

 28 Temmuz 1982’de transfer olduğu İspanyol devi Barcelona’da huzuru bulamadı. Mutluluğu bulduğu Napoli’de tarih yazdı. Maradona Napoli’ye 1984 yılındaki transferiyle ilgili şunları söyledi; “Müstakil bir ev istedim, bir apartman katı tuttular. Ferari istedim, Fiat verdiler. Bana Napoli’nin Barcelona gibi olduğunu söylediler ama istediğim hiçbir şey orada yoktu.” Belki de bu yokluk Arjantin’in yoksul sokaklarında büyüyen Maradona için daha iyi oldu. Napoli’yi 60 yıl sonra İtalya Şampiyonu yaptı. 1990’da ikinci kez şampiyon yaptı. O gelmeden önce sıradan bir takım olan Napoli ile UEFA kupasını da aldı.

1986 Meksika’da efsane golleriyle ‘futbolun en büyüğü benim’ diyen Maradona dobra kişiliğiyle hep öne çıktı. “Siyah ya da beyazım. Asla gri olmayacağım” diyen Maradona bütün hayatını bu netlikte yaşadı. 1986 Dünya Kupası’nda kendisinden 18 santim uzun İngiliz Kaleci Peter Shilton’un üzerinden eliyle attığı gol sonrasındaki; “O Tanrı’nın eliydi” sözü asla unutulmayacak. 2002 Dünya Kupası için gitmesi gereken Japonya’nın, kokain kullandığı gerekçesiyle kendisine vize vermemesi üzerine ABD’nin Japonya’ya attığı atom bombalarına gönderme yaptı. Maradona; “Evet kokain kullandım ama hiç değilse Amerikalılar gibi binlerce masum insanı öldürmedim!’ sözünü söyledi.  Diego Maradona'ya sorarlar; ‘Bir ülkenin en büyük takımının kim olduğunu nasıl anlarsın?' Cevabı nettir; 'O ülkede en çok hangi takımdan nefret ediliyorsa en büyük takım daima odur. Güçlüler hiç bir zaman sevilmez, daima kıskanılır.’

Maradona’nın tarihe geçmiş ünlü sözlerinden bazılarını sizler için derledim;

-Biz futbolcular, sürekli üzerimizde çok baskı olduğundan yakınırız. Baskı, ancak evlerine beş peso getirip çocuklarını geçindiremeyen insanların üzerinde olur. Binlerce dolar alıp, sahaya çıkıp oynuyoruz ve ağzımızı açınca stresten bahsediyoruz. Stres bu ülkede, sabahın altısında kalkanlar içindir.

-Evet, ben Roma Papası'na karşı çıktım. Neden böyle oldu, çünkü ben Vatikan'a gittiğimde oradaki çatıların saf altından olduğunu gördüm. Sonradan da Papa'nın vaazını dinledim ve o diyordu ki, Kilise yer yüzündeki tüm fakir çocuklardan dolayı üzüntü duyuyor. Külahıma anlat, üzüntü duyacağına satsana çatıları, bir şeyler yapsana?

-Çağdaş futbolda fizik gücünün elbette önemi vardır ama teknik hiçbir zaman bir kenara atılamaz. Sadece fizik gücüne dayalı futbol olur mu? Lütfen! O zaman gidip Carl Lewis’le sözleşme yapsınlar!

Muhabir: İspanya´da başarılı olabilecek misin?

Maradona: Top orada da yuvarlak değil mi?

////////////////////////////////////

FOTO ŞAKA

Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir: Mustafa Başkan en kötü dönemde başkanlık yaptığın için sana 10 numaralı milli formayı hediye ediyorum.

Eskişehirspor Kulüp Başkanı Mustafa Akgören: Tüh! Keşke bende 10 numaralı Eskişehirspor formasını getirseydim;  Nihat Abiden formanın hatırına  ES ES’e 10 milyoncuk koparırdım.

////////////////////////////////////

DÜNYA SPOR TARİHİ

Panenka Penaltısı

1976 Avrupa Futbol Şampiyonası’nda finale çıkan Çekoslovakya Batı Almanya ile karşılaştı. Uzatmaların sorunda 2-2 eşitlik bozulmadı. Penaltı atışlarına geçildi. Son penaltı için topun başına gelen Antonín Panenka, golü atması halinde ülkesine Avrupa şampiyonluğu getirecek kritik penaltıyı, sol tarafa yatan kaleci Sepp Maier'in ulaşamayacağı şekilde kalenin ortasına doğru hafifçe havalandırarak kullandı. Bu estetik vuruş daha sonra Panenka'nın adıyla "Panenka penaltısı" olarak anılmaya başladı.

////////////////////////////////////

UNUTULMAZ REPLİKLER

“Uyan… Uyan şampiyon… Uyumanın sırası değil” The Champ/ Şampiyon

////////////////////////////////////

ÇİVİ

"Eğer bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır" Pavel Nedved

////////////////////////////////////

FIKRA

Antrenman Yapıyordum

Bir gün bir futbolcu başka bir kadınla yatakta yakalanmış.
Karısı futbolcuya sormuş;
-Sen ne yapıyorsun burada? Futbolcu:
-Kızma karıcım senin için antrenman yapıyorum.