Mandala Sanatcısı Arzu Bulut Haberes Dergisi’nin 65’nci sayısına konuk oldu. Yazarımız Cem Aksu ile keyifli sohbet eden Bulut; “Mandala yaparken zihnim sakinleşiyor, içimde bir huzur ve denge buluyorum. Sanki o anda zaman duruyor ve sadece renklerle, noktalarla var oluyorum. Beni en çok etkileyen yönü, mandalanın bana sabrı öğretmesi oldu” dedi.
Hoş geldiniz. Bize kendinizden bahseder misiniz? Nerede doğdunuz, nasıl bir çocukluk geçirdiniz?
Tokat’ta doğdum, 6 yaşından 23 yaşıma kadar Marmaris’te büyüdüm. Gençliğimin önemli bir bölümü orada geçti. Çocukluğumdan beri sanata karşı büyük bir ilgim vardı. Kitap okumak, yazı yazmak ve resim yapmak hayatımın ayrılmaz parçalarıydı. Yazıya olan sevgim beni kitap yazmaya kadar götürdü; 20 yaşımda ikinci kitabım yayımlandı. Her ne kadar o süreçten sonra kitap yolculuğum devam etmese de, sanatla olan bağım hiç kopmadı. Kendimi ifade etmenin en güçlü yolunu hep sanatın içinde buldum.
Mandala ne demektir? Nerede doğmuştur bu sanat? Kendine ait bir felsefesi var mı?
Mandala, Sanskritçe’de “çember” anlamına gelir. İlk olarak Hindistan’da ortaya çıkmış, zamanla Budizm ve Hinduizm kültürlerinde önemli bir yere sahip olmuştur. Sadece estetik bir desen değil, aynı zamanda ruhsal bir yolculuğun simgesidir. Mandalanın merkezden başlayıp dışa doğru genişleyen yapısı, hayatın döngüsünü ve insanın içsel yolculuğunu temsil eder. Felsefesinde denge, bütünlük ve sonsuzluk vardır. Benim için mandala, sadece bir sanat değil; aynı zamanda bir meditasyon ve kendini keşif yoludur. Her desen, insanın iç dünyasından bir parça taşır ve yaparken hem ruhum dinleniyor hem de kendi iç sesimi duyabiliyorum.
Bu sanata ne zaman ilgi duydunuz? Sizi etkileyen yönleri neydi?
Mandala ile tanışmam yaklaşık beş yıl önce oldu. İlk başta sadece desenlerin estetiği ve renklerin uyumu ilgimi çekmişti. Fakat uygulamaya başladığımda bunun çok daha derin bir yolculuk olduğunu fark ettim. Mandala yaparken zihnim sakinleşiyor, içimde bir huzur ve denge buluyorum. Sanki o anda zaman duruyor ve sadece renklerle, noktalarla var oluyorum. Beni en çok etkileyen yönü, mandalanın bana sabrı öğretmesi oldu. Her desenin tek tek işlenmesi, merkezden başlayıp dışa doğru genişlemesi, hayatın akışını da hatırlatıyor. Mandala sayesinde hem içsel dünyama yöneldim hem de üretmenin verdiği mutluluğu derinden hissettim.
Ülkemizde bilinen bir sanat dalı mı? İlgi nasıl?
Ülkemizde mandala sanatı son yıllarda daha çok bilinir hale geldi ama hâlâ geniş kitleler tarafından çok tanınmıyor. Çoğu insan mandalayı yalnızca boyama kitapları aracılığıyla biliyor. Oysa mandala, sadece boyamaktan ibaret değil; derin bir felsefesi ve uygulama sürecinde insana kattığı çok şey var. İlginin giderek arttığını gözlemliyorum. Özellikle stresli yaşam temposunda insanlar kendilerine huzur veren, odaklanmalarını sağlayan ve terapi etkisi yaratan sanat dallarına yöneliyor. Mandala da tam bu ihtiyaca cevap veriyor.
Mandala sanatçısı olmak için özel bir eğitim almak gerekiyor mu? Herkes yapabilir mi? Ne tür donanımlara sahip olmak gerekir? Her yaş grubuna uygun mudur?
Mandala sanatçısı olmak için özel bir eğitim almak şart değil. Teknikleri öğrenmek faydalı olsa da, temelde sabır, dikkat ve sürece kendini bırakabilmek yeterli. Sanat yeteneğinden çok, odaklanma ve iç huzurla ilgili bir yolculuk aslında. Her yaş grubuna uygun; çocuklar için eğlenceli ve odaklanmayı artıran bir etkinlik, yetişkinler içinse adeta bir meditasyon yöntemi. Bu yönünü gördüğüm için ben de deneyimimi başkalarıyla paylaşmak, isteyenlere yol göstermek amacıyla kurslar açmayı planladım. Çünkü mandalanın herkese dokunabileceğine inanıyorum.
Çalışırken ne tür aletlere ihtiyacınız var? Boyama için özel bir boya türü gerekiyor mu?
Mandala yaparken çok kapsamlı malzemelere gerek yok aslında. En temel ihtiyaç; düzgün bir yüzey, boyalar ve noktalama için kullanılan aparatlar. Noktalama için özel mandala kalemleri var ama başlangıçta kürdan, iğne başı ya da farklı kalınlıktaki çubuklar bile kullanılabiliyor. Boyama için genellikle akrilik boya tercih ediliyor. Hem canlı renkler veriyor hem de yüzeyde uzun süre dayanıklılığını koruyor. Ben özellikle taş, tuval ya da ahşap üzerine çalıştığım için akrilik boyayı uygun buluyorum.
Mandala her ülke kültürüne göre değişen bir sanat mı?
Mandala temelde bir çember ve merkezden dışa doğru yayılan bir desen olduğu için evrensel bir formu var. Ancak her kültürde farklı anlamlar ve detaylarla şekilleniyor. Hindistan ve Tibet gibi ülkelerde dini ve meditasyon amaçlı derin bir felsefesi varken, Batı’da daha çok görsel estetik ve kişisel ifade aracı olarak kullanılıyor. Benim için ise mandala, kültürler ötesi bir dil; hem ruhsal bir yolculuk hem de yaratıcı bir ifade biçimi.
Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz şehrimizle ilgili?
Eskişehir’e tam anlamıyla gezmek için kısmet olmadı, ama bir iki defa şehirden geçme fırsatım oldu. Şehrin enerjisi ve canlılığı beni etkiledi, sokakları ve kültürel dokusu çok güzel görünüyor. Bir gün mutlaka daha uzun kalıp Eskişehir’i detaylıca keşfetmek isterim.