11 Nisan’da Eskişehir’e İl Milli Eğitim Müdürü olarak atanan Pervin Töre ilk röportajını Haberes Dergisi'ne yaptı.

Haberes Dergisi Genel Yayın YönetmeniAyhan Aydıner’in ‘Pervin Töre zor insan mıdır?’ sorusuna yanıt veren Töre; “Hafta sonu dahi okula gider, müdürümü çağırır, okulu inceler bilgi alırım. Zorluktan kasıt buysa bu konuda ‘zor’um. Eğitim ve öğrencim benim önceliğimdir” dedi.

Pervin hanım, öncelikle kendinizden kısaca bahseder misiniz?

Ayhan Bey, öncelikle göstermiş olduğunuz teveccühe teşekkür ederek sözlerime başlarken, soracağınız soruların şahsımdan daha çok eğitimle ilgili, Eskişehir’e ne katacaklarımla ilgili olmasını beklerim. Öncelikle bunu belirteyim. Ama kısaca kendimden bahsedecek olursam; İlk ve ortaokul eğitimini Erzurum’da tamamlayarak İzmir Kız Lisesinden mezun oldum. İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kimya Öğretmenliği bölümünden derece ile mezun oldum. 1982 yılında Trabzon Of Lisesinde öğretmenliğe başladım ve orada 4 yıl çalıştım. Daha sonra İzmir Namık Kemal Lisesi’ne atandım ve burada 5 yıl öğretmen olarak hizmet ettikten sonra, aynı okulda Müdür Yardımcılığı, Müdür Başyardımcılığı ve Müdür Vekilliği yaptım. 2004 yılında -mezunu olduğum- İzmir Kız Lisesi Müdürlüğüne asaleten atandım ve 8 yıl çalıştım. Birçok proje yürüterek okulumu uluslararası platformlara taşıdım. 2012 yılı Ocak ayından itibaren 5,5 yıl Aydın İl Millî Eğitim Müdürü, sonra sırasıyla Sakarya ve Zonguldak İl Milli Eğitim Müdürlüğü görevlerinde bulunduktan sonra 2020 Haziran ayı itibariyle Muğla İl Milli Eğitim Müdürü olarak atandım. 11 Nisan 2022 tarihinde de eğitimin, kültürün, sanatın öncü isimlerinden, Türkiye’nin en güzel şehirlerinden Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü olarak göreve başladım.

Daha önce gerek okul müdürü gerekse İl Milli Eğitim Müdürü olarak çalıştığım illerde PASCH (Okullar Geleceğin Ortaklarıdır), “İnovasyon ve Proaktif  Eğitim Modelleri”, “Anne Eli ve Erbap”, eTwinnig, AB Erasmus+ gibi birçok uluslar arası ve ulusal projeyi hayata geçirerek, okullarımızı uluslar arası zirveye taşıyarak ulusal ve uluslararası ödüller aldım. Akademik başarının yanı sıra “İşin Erbabı Akademik Danışmanlık”, “Hâmîlik”, “Yaşayan Okullar” gibi projelerle öğrencileri daha iyi tanımak adına yetenek-ilgi haritalarını çıkarıp yöneltme/gelişim karnesi verilmesini sağladım. Özellikle Sakarya’da öğretmen açığını giderici çok önemli çalışmalar yaptım. Pandemi sürecinde kamu kurumlarının maske ve dezenfektan ihtiyacının karşılanması konusunda birçok çalışmalar yaptım.

Eskişehir’de okulları, eğitim kalitesini nasıl buldunuz?

Gelmeden çok önceleri de eğitim ve kültürde önemli çalışmalarıyla, üniversite başarılarıyla yakından tanıdığım bir şehirdi Eskişehir. Benden önceki arkadaşlarım güzel çalışmalar yapmışlar, kendilerine teşekkür ediyorum. Okul Müdürlerimle zaman zaman yaptığım toplantılarda, yerinde incelemelerimde müdürlerimizi çok başarılı, azimli, hizmet gönüllüsü olduğunu gördüm. Eskişehir’i arkadaşlarımın bana bıraktığı noktadan daha ileriye taşımak için ekip arkadaşlarımla beraber gece gündüz demeden çalışıyoruz.

Eskişehir’in eğitiminde en büyük sorunu nedir? Bu konuda kentimizin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Eskişehir’e yönelik hedefleriniz neler?

Yeni hükümet sisteminin en öncelikli konusu eğitim, bunu biliyor ve görüyorsunuz. Bütün bütçelerde eğitim en büyük payı almıştır. Binaları güzelleştirmek ve sağlamlaştırmakla kalmıyor, insan eğitimine dolayısıyla geleceğimize dair çok ciddi yatırımlar yapıyoruz. Kapalı köy okullarımız, taşımalı eğitimle öğretime devam eden, ikili öğretim yapan, bakım ihtiyacı olan okullarımız var. Gelir gelmez bu sorunlara ivedilikle el attık ve büyük bir seferberlik başlattık.

Eğitim ortamlarını iyileştirmek, eğitime erişim farklılıklarını en aza indirip fırsat eşitliği sağlayarak her öğrenciyi kendi mahallesindeki okulu tercih edebilecek konuma getirmek, eğitimin niteliğini artırmak ve mahallesinde cazibe merkezi haline getirmek amacıyla, Cumhurbaşkanlığımız himayelerinde “Temel Eğitimde 10 Bin Okul Projesi” başlatılmıştı zaten. İlimizde bu proje kapsamında 10 ilçede 34 okul bulunmaktadır ve onarımları planlanan toplam 31 okul için Bakanlığımız tarafından 9 Milyon TL.  ödenek ayrılmış, keşfi hazır olan okulların onarım ihalelerine başlanılmıştır.

Mesleki eğitime çok büyük önem veriyoruz. Oda başkanlarıyla ve Teknik Üniversiteyle protokoller imzalayarak, kalifiye eleman sayısını artırmak için çalışmalara başladık. Dünyada gittikçe çok daha büyük önem arz eden tarım alanında şu an 3 ilçemizde tarım lisesi açtık. Okul öncesi eğitimde 5 yaş grubunda okullaşma oranını %100’e çıkarma hedefliyoruz. “Kütüphanesiz okul kalmasın” diyerek her okulumuza geri dönüşüm malzemelerinden kütüphane kuruyoruz. “Adı Sizden Eğitimi Bizden” sloganıyla Cumhuriyetimizin 100.yılında 100 bin kursiyer hedefiyle 7’den 70’e herkesi Halk Eğitim kurslarımızla buluşturma çalışmalarına hız verdik. Matematik seferberliği ilan ettik; matematik dersini oyunla, eğlenerek öğrenmeleri için çalışmalar ve projeler hazırladık. Tematik okul bahçeleri çalışmaları yapıyoruz.  “Konuşan Okul Koridorları” adıyla okul koridorlarımızı soğuk duvarlardan gezerken öğreten koridora dönüştüreceğiz. Kitap okuma oranının yüksek olduğunu bildiğim Eskişehir’de bu oranı daha da artırmak için “1 milyon kitap kampanyası” başlattık.

 Daha önce Eskişehir’e geldiniz mi? Kentimizi nasıl buldunuz?

Eskişehir’e Prof. Dr. Nabi AVCI Bakanım zamanında Aydın İl Milli Eğitim Müdürüyken gelmiştim. Görsel yönden güzel, tarihi ve turistik dokusuyla dikkat çekici bir şehir. İnsanları sıcakkanlı, yardımsever, nazik ve saygılı. Genç nüfusun çok yoğun olması da dikkatimi çeken hususlardan biri olmuştu. Sanırım 3 üniversite olması önemli bir etken bu konuda.

Hiç keşkeleriniz oldu mu?

Keşkeler hayatın her kademesinde olabilir. Ama ben keşkelere takılarak negatif bakmam olaylara… Her olaydan ve durumdan alınacak dersler ve hisseler vardır. İnsanı olgunlaştıran da zaten budur. Geriye bakarak yürüyen önündeki çukuru göremez.

 Pervin Töre en çok neye kızar?

Tembelliğe, lakaytlığa, boş vermişliğe, kabalığa, saygısızlığa tahammülüm yoktur. Titiz ve disiplinli bir yöneticiyim. Biz mesaimizi devletimize vakfetmişiz; devletimiz, milletimiz bizden hizmet bekliyor. Yıllarca “bugün git yarın gel” denilen bu milletin aziz insanları en iyi hizmeti hak ediyor ve bekliyor. Devlet anadır ve ana olmanın gereğini göstermek zorundayız. Gecemizi gündüzümüzü hizmet aşkıyla yaşamak ve doldurmak zorundayız. Başöğretmenimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” sözü bizim ana ilkemizdir. Tüm vatandaşlarımıza odasının kapılarını açtığı gibi gönül kapılarını da açan, Eskişehir bürokratına örnek Erol Ayyıldız valimiz, bütün sorun ve taleplerimize sonuna destek verirken, çalışmamak için hiçbir mazeretimiz olamaz. 

En çok neye gülersiniz?

Gülen bir çocuk yüzünden daha fazla hiçbir şey beni sevindiremez. Onlar benim sevinç kaynağım, onlara hizmet etmek benim en büyük enerjim. Kendimi yorgun hissettiğimde aklıma okula gidemediği için üzülen, yeterli eğitim alamadığı için mahzun olan çocuklar gelir. Onlar için daha neler yapabilirim diye çalışmalar, araştırmalar yapmaya devam ederim arkadaşlarımla…

Hangi konu açıldığında sıkılırsınız?

Ben dedikodu yapmayı, çatışmayı sevmem. Çalıştığım her yerde çalışma barışı ve kardeşlik ortamının oluşmasına büyük önem vermişimdir. Bana projelerle geleni severim ve onunla konuşmaktan büyük keyif alırım. Mesai arkadaşlarım en yakın şahitlerimdir; sabah gün doğumundan, akşam 21’lere kadar çalışırım. Bu saat de yakın ekibime kıyamadığım içindir; 24 saat az geliyor desem yeridir. Bizim boş laflarla, malayani işlerle geçirecek vaktimiz yok. “O şunu dedi, bu şunu yedi” bunlarla geçirecek vaktimiz yok. Şehrimiz önemli, şehrimiz güzel, bu şehrin insanı en güzel hizmeti hak ediyor. Kısaca işimiz çok, ömrümüz az”; bu güzel şehre güzel ve kalıcı eserler ve devam edecek hizmetler bırakmak istiyorum. Her şeyin tekrarı vardır, zamanın asla!..

Pervin Töre zor bir insan mıdır?

Başta da söylemiştim, konu “ben” olmasın diye; madem sordunuz şöyle cevap vereyim: “Zor”dan kastınıza bağlı tabii ki ama ulaşılması zor değilim; anlaşılması zor değilim; konuşulması zor değilim; çalışılması zor değilim. Korkulan, katı yüzlü bir yönetici olmadım. Çevremdeki arkadaşlarım da bilir, bir anne şefkati ve merhametiyle yaklaşır ve severim tüm arkadaşlarımı, öğrencilerimi ve velilerimi. Hafta sonu dahi okula gider, müdürümü çağırır, okulu inceler bilgi alırım. Zorluktan kasıt buysa bu konuda “zor”um. Eğitim ve öğrencim benim önceliğimdir.

Kendinizde neyi değiştirmek istersiniz? Veya hangi özelliği eklemek istersiniz?

Olmayacak şeyleri konuşmaya gerek yok bence. Herkes farklı karakterlerle donatılmıştır. Eksimizle artımızla biz bir ekibiz. Yanlışlarımı arkadaşlarım söyler, eksiklerimi arkadaşlarım tamamlar. Kimse mükemmel değildir.

Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü olarak okul yöneticileri, öğretmenler ve diğer çalışanlardan beklentiniz neler? Onlara hangi mesajı vermek istiyorsunuz? 

Konuşma esnasında da belirttim, yapacak çok işimiz, kat edeceğimiz çok yol var. Bu nedenle çok çalışmalı, yeni projeler, yeni fikirler üretmeliyiz. Ülkemizi daha ilerilere taşıyacak donanımlı bireyler yetiştirmek için herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. Bu görev sadece Cumhurbaşkanımız veya Bakanımızın görevi değil. Okul müdüründen, öğrencisine, işçisine varıncaya kadar herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. Kendisine bahşedilen kabiliyetleri en iyi şekilde geliştirmek ve insanlığın yararına kullanmak zorunda; bu bilinçle hareket etmek zorundayız hepimiz.

Velilere ve öğrencilere son bir mesajınız var mı?

Şu an yaz tatilindeyiz. Bizim ana ilkemiz şu: Tatil Yok, Tadil Var… Tatil, kelime olarak durmak, hareketsizlik demektir. Eğitim, durgunluğu, hareketsizliği asla kabul etmez. Kritik yerlerde nöbet tutan askere şu uyarıda bulunur komutan: “Uyursan ölürsün.” Beyni okumaktan, düşünmekten uzaklaştırır ve çalıştırmazsanız yani uyutursanız kötülükler işgal eder, öldürür. Bu nedenle, aktif örgün öğretimin olmadığı şu dönemde tadilata girişmemiz lazım. Nasıl ki, evimizin eskiyen, dökülen yerlerini tadilattan geçiriyorsak; zihnimizin de, ruh dünyamızın da tadilata ihtiyacı var. Akademik olarak eksiklerimiz mutlaka vardır, kurslarla bunları telafi edelim. Çocuklarımız hem oynasınlar, hem de eğitimden, kitaptan uzak kalmasınlar. Destekleme ve Yetiştirme Kursları ve Yaz Okullarımızda çocuklarımızla birlikte olacağız.