Yaşantımızda her şeyi o kadar hızlı yaşıyor ve tüketiyoruz ki hangilerinin üzerimizde etkisinin ve katkısının olduğunu fark edemiyoruz bile. Farkında olmadan, hissetmeden ve üzerinde düşünmeden deneyimlediğimiz ve sonra unuttuğumuz sayısız olaylar yaşıyoruz. Bazen bu hızlı tüketim bizde tükenmişlik ve bıkmışlık hissi uyandırabiliyor. Peki bu durumu nasıl değiştirebiliriz?

Aslında tüm bu kargaşanın içinde ihtiyacımız olan şey sadeleşmektir.

İnsan yapısı gereği biriktirmeye meyilli bir varlıktır ve hayatı boyunca biriktirir. Birçoğumuz bunu yapıyoruz ve elimize geçen her şeyi biriktirerek yaşam alanlarımızı daraltıyoruz. Bu tıpkı yavaş yavaş kilo almaya başlayan ve farkına varmayan insanın durumuna benzer. 55 kilo olan bir insan 80 kiloya ulaştığında ekstradan taşıdığı 25 kilonun ona maliyetinin ne olduğu üzerinde düşünmezse bilemez. Halbuki taşıdığı fazla kilolar daha fazla yorgunluk, daha az iş ve pek çok hastalıklara ve hayatında bazı kısıtlamalara davetiye çıkaracaktır. Hayatını sadeleştirmeye çalışan insanın durumu da kilo vermeye çalışan insanın durumuna benzer. Önce hayatımızda sadeleşmenin bir ihtiyaç olduğunu kabul edip, yıllardır neleri biriktirdiklerimizi, ekstra yüklerimizin neler olduğunu bulup, bunları kabullenmekle işe başlamamız lazım. Sonra bunları kategorize edip “bu yüklerden nasıl kurtulabilirim” sorusunu kendimize sormamız gerektiğini düşünüyorum.

Enerjimizi tüketen her şeyi akıl ve duygu süzgecimizden geçirerek, bize yük haline gelenlerle vedalaşmak, kendimize vereceğiniz en büyük hediye olacaktır.

Sadeleşmek ne demek?

Bu sorunun yanıtı aslında sanıldığı kadar kolay değil. Çünkü herkes “sadeleşmek” kavramından farklı şeyler anlıyor. Kimi için hayatı basitleştirmek, sevdiği şeyleri yapmak, değer verdiği insanlarla görüşmek ve bundan da önemlisi zihinsel olarak sadeliğe kavuşmak anlamına geliyor. Ancak hayatımızı sadeleştirmek her zaman kolay olmayabilir. Üstelik kendi yarattığımız karmaşık dünyayı düşündüğümüzde, çok da kolay olmayacağını söyleyebiliriz.

Bu durumda kendimize şu soruyu sorabiliriz: Hayatımı nasıl sadeleştirebilirim?

Sadeleşmek azalmaktır asla azaltmak değil. Hatta büyümek ve gelişmektir. Daha az şeye odaklandığımızda o odak noktalarımız içinde asıl ihtiyacımız olanları bulup genişlemektir.

Hayat küçük detaylarda ve anlarda gizlidir. Hayatımızdaki bazı şeyler sadeleştiğinde, azaldığında her birine daha itinalı bakabilir ve değerini anlayabiliriz. Bunun için yapmamız gereken tek şey sadeleşmek için yavaşlamaktır. Çünkü yavaşlamadan sadeleşemeyiz ve anda kalamayız.

Yavaşlayarak ve anda kalarak nelere sahip olduğumuzu gözden geçirebilir, bizim için nelerin önemli olduğunu görebiliriz. Hayatımıza bir göz atıp, bizi yoran ve zorlayan ilişkilerin, mekanların ve durumların neler olduğunu bulup, “bunlar hayatımda olması gerekiyor mu?” sorusunu kendimize yöneltebilir ve verdiğimiz yanıtlar üzerinden harekete geçebiliriz.

Biraz düşünelim... İçinde kendimizi mutsuz ve huzursuz hissettiğimiz bir ilişkimizi bitirdiğimizde, bizi rahatsız eden bir mekâna gitmeyi bıraktığımızda ya da sevmediğimiz bir işi yapmaktan vaz geçtiğimizde hislerimiz nasıldı? Mutlaka kolay olmadığı zamanlarda olmuştur. Peki bizi iyi hissettirmeyen neleri bırakmamakta ve nelere sıkı sıkı tutunmaktayız? Gerçekten onlara ihtiyacımız var mı? Bunları bıraktığımızda kendimizi nasıl hissedeceğiz hiç düşündük mü?

Hayatta birçok şeyi sadece vaz geçemediğimiz için ya da üzerinde düşünecek zamanı bulamadığımız için kendimize, düşüncelerimize, duygularımıza yük haline getiriyoruz. Peki bunların ne kadarının farkındayız? Biz farkında olmasak da bizi yoran bu fazlalıklar bir şekilde hayatımızı etkiliyor.

Bu kalabalığın, fazlalığın yansımalarını hayatımızın birçok alanında görebiliriz.

Yıllardır kullanmadığımız, sakladığımız eşyalarla dolu bir ev düşünelim. Hatta bunu düşünmek bazılarımız için hiç de zor değil. Böyle bir ortamda düzeni sağlamak ve huzurlu hissetmek ne kadar kolay olabilir? Birçoğumuz elimize geçen her şeyi biriktiriyor ve yaşam alanlarımızı ihtiyacımız olmayan ve hiçbir zaman kullanmayacağımız şeylerle dolduruyoruz. Bu kalabalık ya zihnimizin dağınıklığını gösteriyor olabilir ya da zihnimizi dağılmasına sebep olabilir.

Etrafımızda fazladan bulunan birçok şey bizi negatif etkiler ve algımızın dağılmasına sebep olur. Evimizin içerisinde gerçekten nelere ihtiyacımız olduğunu araştırabilmek zihnimizin ve ruhumuzun sadeleşmesine de sebep olur. İhtiyacımız olmayan şeyleri kendi alanımızdan uzaklaştırmak bize daha sade ve daha az stresli bir yaşam alanı sunar.

Sadeleşmek ferahlamaktır. Yaşam alanını daraltmak değil genişletmektir. Bazen atacağımız küçük adımlar daha büyük adımlara öncülük edebilir. Mesela, mesaj kutumuzu temizlemek, telefonumuzda artık bizim için işlevi olmayan uygulamaları ve notları silmek, televizyon programlarını izlemekte daha seçici olmak tüm bunlar bizim daha berrak bir zihne kavuşmamızı sağlar.

Elbette ki bu fazlalıklardan kurtulmak tek başına sadeleşmemiz anlamına gelmez ama bu atacağımız küçük adımlar hafiflemek için atacağımız büyük adımların başlangıcı olarak düşünebiliriz. Sadeleşmek, alışkanlıklarımızdan vaz geçmek tabi ki bir anda olabilecek şeyler değil. Ancak niyetimizi ve zihniyetimizi buna açtığımızda süreç içerisinde mümkün olduğunu görebiliriz.

Sosyal hayatımızda da durum bundan farklı değil.

 Yaptığımız birçok aktivitelerde ve etkinliklerde de fazlalıklar kendini gösterebilir. Aynı anda birçok şeyle ilgilenmek de odağımızın dağılmasına ve kendimizi yorgun hissetmemize sebep olabilir. Bu da bizim yaptığımız şeylerde derinleşmemize engel olabilir. Bu alanda da sadeleşip, asıl arzularımızın ne olduğunu bulup onun üzerinde yoğunlaşabiliriz. Gerçekten keyif aldığımız şeylerle vakit geçirmek bizim iç huzurumuzu ve ahengimizi sağlar.

İlişkilerimizde aynı şekilde...

Hepimiz sosyal varlıklarız. Sosyal varlık olmamız hayatımızı kendimizi bulamadığımız, yanında iyi hissetmediğimiz insanlarla vakit geçirmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez.

Hayatımıza hızlı bir şekilde birçok insan aldığımızda, bunların üzerimizdeki etkisini fark edemeyiz.

Arkadaş çevremiz negatif insanlardan oluşuyorsa, bir süre sonra hayatımız büyük ihtimalle karmaşık hale gelebilir.

Birçok arkadaşımızın olmasındansa, az ama kendimizi güvende hissettiğimiz, bize iyi gelen derin ve anlamlı ilişkiler kurduğumuz kişilerin olması, olumlu bakış açısına sahip kişilerle vakit geçirmek, daha huzurlu olmamıza ve kendimizi geliştirmemize yardımcı olur. Samimi ve derin ilişkiler kurduğumuz insanları hayatımıza alarak onlarla kaliteli vakit geçirmek bize kendimizi daha iyi hissettirir.

Buddha der ki; “Eğer kendinize iyi bir yol arkadaşı bulamıyorsanız yalnız yürüyün. Aynı ormanlarda aylak aylak dolaşan filler gibi. Önünüzü kesecek birileriyle olmaktansa yalnız olmak daha iyidir.

Bu yüzden ilişkilerde de seçim yapabilmek, yavaşlamak önemlidir diye düşünüyorum.

Hayatımızdaki küçük anları sadeleşerek yakalayabiliriz. Gerçekleştirmeyi planladığımız sayısız durumlar hayattan aldığımız tadı engelleyebilir. Bunlarla dolu olan bir zihin yaşam için asıl ihtiyacı olan şeylerden uzaklaşabilir.

Zihinsel farkındalığımızı geliştirerek endişelerden uzak ve daha sade bir yaşamın farkına varabiliriz. Geçmişe tutunmak, gelecek hakkında hayal kurmak zihinsel farkındalık değil, yaşadığımız ana odaklanarak her bir anı yaşamaktır. Aynı zamanda karmaşık düşüncelerden sıyrılmak, stresten uzaklaşmaktır. Zihnimizi sadeleştirerek anın keyfini çıkarabilir ve oradaki fırsatları yakalayabiliriz.

Yeni bir yaşam döngüsüne sahip olmamız için öncelikle içimizdeki her şeyin daha net ve yalın olması gerekir. Bunun içinde geçmişten getirdiğimiz yüklerden kurtulmaya ihtiyacımız var. Bu yolda yapmamız gerekenler ise gelenekleri sorgulamak, inandığımız şeyleri gözden geçirmek ve sevdiğimiz şeylerin neler olduğunu düşünmekten geçer. Başkalarının hayatımızı bize dikte etmesine izin vermemeliyiz. Birilerini takip etmeyi, bilmediğimiz şeylere inanmayı bırakmalıyız. Yürüdüğümüz yol bize ait ve bu yolu yeniden şekillendirmek, bu yolda mutlu olabileceğimiz şeyleri yaratmak ve bizi geri tutan fazlalıkları keşfedip yüklerimizden kurtulmak bizim elimizde. Kendi yolumuzun yaratıcısı bizleriz.

Unutmamalıyız ki, hayatımız küçük şeylerle derinleşir ve çoğalır. Hayatı gerçekçi ve anlamlı yaşamak istiyorsak sadeleşmekle işe başlayabiliriz. Sade olan şey öz ve gerçek olandır.

Keyif aldığınız şeyleri hayatınıza dahil etmeniz dileğiyle mutlu kalın...