14 Haziran 2025 tarihinde yapılacak Genel Kurulda Eğitim Bir-Sen Eskişehir 2 No’lu Şube Başkan Adaylığını açıklayan Ertuğrul Baki, Haberes Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aydıner’e çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Eskişehir’in önde gelen sendikacılarından olan Ertuğrul Baki; “Her bir üyemizi dinleyen, ulaşılabilir bir yönetim kuracağız. Kapalı kapılar ardında sözünden dönen değil, ilkeli bir yönetim olacağız. Üyelerimizi tepeden gören değil, üyeleriyle birlikte olan bir anlayışla hareket edeceğiz” dedi.

Sayın Ertuğrul Baki, sendikal geçmişinizi ve bugüne kadar yaptığınız çalışmaları özetler misiniz?

2004 yılında Hakkâri İmam Hatip Lisesi'nde göreve başladığımda stajerliğimin kalktığı 2005 yılında Eğitim Bir-Sen’e üye oldum. Aynı yıl yapılan kongrede, 34 kişilik listede o dönem başkan olan Ramazan Özdemir bana görev verdi. Adıyaman ilinde bir süre normal bir üye olarak devam ettim.

Eskişehir’e geldikten sonra, 2010 yılındaki kongrede yedek yönetim kurulu üyesi, 2014 yılı Mart ayında ise asil üye oldum. Kasım 2014’te Muammer Karaman Başkanımızla birlikte yola çıkarak, Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı görevini yürüttüm. 2014-2018 arasında okul olan her köye gittim neredeyse, ilçelerden gidemediğim tek yer Günyüzü ve eminim birçok Eskişehir doğumludan daha iyi bilirim Eskişehir’i ve ilçelerini. 1 no’lu şubede köy köy dolaşan biri olarak benim ve ekibimin 3 üniversiteyi dolaşamaması Allah’ın izni ile mümkün değil.

2018 Kasım’da yapılan kongrede kendi isteğimle yönetime girmedim. 2019 Haziran ayında Milli Eğitim’de yürüttüğüm okul müdürlüğü görevimden, Eskişehir Teknik Üniversitesi Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına atandım. O dönemde daire başkanlarının sendika üyeliği mümkün olmadığından Eğitim-Bir-Sen’den zorunlu olarak ayrıldım. Ancak Anayasa Mahkemesi kararıyla yeniden üye olan ilk daire başkanlarından biri oldum.

Sendikal anlayışınızın temelinde neler var?

Sendikacılığı yürütürken her zaman kişisel menfaatlerden uzak durmaya, adil olmaya, hak sahibinin kimliği, kişiliği, mezhebi, meşrebi ne olursa olsun, hakkını savunmaya gayret ettim. Bu duruşumun karşılığını hâlâ eski kurumumdan gördüğüm teveccühle alıyorum. Adil ve gönle hitap eden biri olursanız, insanlar sizinle menfaat için değil, samimiyetle yürür. Benim anlayışımda önce insan, sonra bu ülkenin bir ferdi ve ancak ondan sonra sendikacı olunur. Bu sıralamayı ve anlamlarını bozmadan hizmet üretmeye devam edeceğiz.

Yeni yönetimde yer alacak kişilerden ne bekliyorsunuz?

Ana yönetimimde görev alacak her arkadaşım; kendine değil üyeye hizmet edeceğine, üyemizin aleyhine hiçbir faaliyetin içinde olmayacağına, duruşuyla herkese örnek olacağına, gerektiğinde şahsi fedakârlıkta bulunarak üyemizin işine koşacağına ve görev süresi boyunca herhangi bir idari üst görev talebinde bulunmayacağına söz vermelidir. Sendika yönetimi, üyeye hizmet üretmek için göreve gelir, üyeden bir şeyler almak için değil. Sahada en çok rahatsızlık duyulan konulardan biri de budur. Bu nedenle bu açıklamayı yapmayı zaruri gördüm. İzin günlerinde ekibim mutlaka üniversitelerimizde çalışan akademik ve idari personeli mutlaka ziyaret edecekler ve çalıştığımız üniversite temelinde değil her üniversiteye aynı değeri vererek yol alacağız. Kendimizi üniversitelere bölerek büyütme şansımız olmaz.

İlkeleriniz çerçevesinde nasıl bir sendikacılık anlayışı hedefliyorsunuz?

İlkeleri sağlam temellere oturtmadan verilen her söz, hayal pazarlamacılığına dönüşür. Biz kimseye hayal satmayacağız. Gerçekçi yaklaşacağız. Dürüstlükten taviz vermeden üyelerimiz ve idarelerimiz arasında güvene ve samimiyete dayalı köprüler kuracağız.

Adaylık süreciniz nasıl başladı?

Sendikamız son dönemde ciddi bir istikrarsızlık süreci yaşadı. İlk başkan bir yılın ardından istifa etti. Yerine gelen başkan, bir üyemizin vekaleten yürüttüğü idari görevi almak için etik dışı bir adım attı ve ardından kısa süre içinde o da istifa etti. Yeni başkan ise bazı problemler nedeniyle görevi bırakmak zorunda kaldı.

Bu gelişmeler şubeyi yönetilemez hale getirdi. Mevcut başkan da olağanüstü kongre kararı aldı. Kongre kararı sonrası bana teklif getirerek mevcut yönetimin adayı olmalarını istediklerinde bölünmeye sebebiyet vermeyecekse elbette dedim çünkü ben değer verdiğim bu örgütün böleni parçalayanı olmak istemem. Ancak bir karşı adayımız çıktı ve hayırlı olsun. Henüz benim yapamayacağım, yapamadığım şeylere dair somut bir iddiaları yok. Nasipse seçim öncesi bir programda bir araya gelir tenkit ve eleştirilerini dinleme fırsatı da bulabilirim.

Saha çalışmalarınızda gözlemlediğiniz olumsuzluklar neler?

Adaylığımızı açıklamamızın ardından, ilk istifa eden başkanın eşi adaylığını açıkladı. Onu destekleyenler ise süreçte farklı gerekçelerle sendikayı yarı yolda bırakmış kimi zaman aleyhte çalışmış kişiler olması dikkat çekti. Bu tablo, eşten eşe devir şeklinde yeni bir saltanat kavramını da ortaya koydu.

Yine bir üniversitemizde sendikamızdan istifa edip beraberinde bizden 70 kadar üye istifa ettiren, bir başka sendikaya geçmesi için çalışan ve sendikamıza yetki kaybettiren kişilerin, şimdi aynı aday etrafında toplanmış olması düşündürücüdür. Bu tablo, yeni bir heyecandan çok eski sorunların yeniden gündeme getirilmesidir. Kişisel menfaatler uğruna bir araya gelenlerin, samimiyetle yürüyenlere karşı kazandığına daha önce şahit olmadım. Bu defa da olmayacaktır inşallah.

Bazı kişilerin, üniversite yöneticilerinin veya şehirde etkili kişilerin adlarını zikrederek “bizim arkamızda şu var” şeklinde baskı kurmaya çalıştıklarını üzülerek gözlemliyoruz. Bu, hem sendikal ahlaka hem kişisel haklara aykırıdır.

Adı geçen kişilere vakit kaybetmeden bu iddiaları ilettim. Hiçbirinin bu süreçle ilgisi olmadığını açıkça ifade ettiler. Zaten ilgilerinin olmadığını da çok net bir şekilde biliyordum. Amacım da sorgulamak değil adlarını kullananlar hakkında bilgi sahibi olmalarıydı.

Bu tür etik dışı manipülasyonlara, korku ve belirsizlik yaratma çabalarına asla prim verilmeyeceğiz. Bu sendika hepimizin. Kimse irademize ipotek koyamaz. Baskı gören üyemiz, baskıyı hissettiği anda, o kişilerin yanında beni aramalıdır. Üyemle birlikte davet edilen yer her neresi ise bende gideceğim.

Üniversite rektörleriyle ilişkilerinizi nasıl konumlandırıyorsunuz?

2 No’lu Şube'nin ana paydaşları olan Anadolu, Osmangazi ve Eskişehir Teknik Üniversiteleri'nin rektörleri birer eğitimcidir. Biz eğitimciyle konuşamayacaksak, kimseyle konuşamayız. Sayın Rektörlerimiz Adnan Özcan, Yusuf Adıgüzel ve Kamil Çolak ile olan görüşmelerimiz, güven, samimiyet ve devlet terbiyesi esaslı olacaktır. Üç rektörümüzün de bizimde hedefimiz aynı: Ülkemize ve üniversitelerimize hizmet etmek.

Siyasetle olan ilişkiler konusunda ne düşünüyorsunuz?

Sendikada daha önce çalıştığım dönemde öğretmenler odalarında siyasetle görüşmeler zaman zaman eleştirilirdi. O zaman ifade ettiğimi şimdi de tekrar etmek isterim: Biz bir memur sendikasıyız. Üyelerimizin işvereni hükümettir. Hükümeti temsil edenlerle görüşmek, fikir alışverişinde bulunmak kadar doğal bir şey olamaz. Bu doğrultuda siyasetle olan iletişimimiz, eksik kaldığı yerden devam edecektir.

Rakip adaya neler söylemek istersiniz?

Rakip derken kimsenin bir diğerine öteki olmadığı bir rekabeti ve iyilikte yarışanlardan olmak isterim herkesin de aynı düsturla hareket etmesi de en büyük temennimdir.

32 yıllık tecrübeyle yola çıktığını ifade eden rakibimize bazı sorular yöneltmek isterim:

-Başkan olduğu dönemde eşiniz hanımefendinin en yakınında bulunan kişi olarak 32 yıllık tecrübenin ortaya çıkardığı deneyimi kendisi için neden kullanarak ona yardımcı olmadınız?

-İlk istifa sonrası başkan olan beyefendi, kendi üyemizin vekâleten oturduğu koltuğu alıp sonra neden başkanlık görevinden istifa etti? Buna tepkili misiniz yoksa bu durumu adil mi buluyorsunuz?

-Şu an kendi yönetiminizi şekillendirmeye çalışırken birlikte olduğunuz kişiler, Osmangazi Üniversitesi'nde bir anda 70 kişinin istifasına ve başka bir sendikaya geçmesine sebep olan kişiler midir? Bunlarla zaman zaman bir araya geliyor musunuz? Bu kişiler üniversitedeki makamlarına engelli üyeleri çağırıp nerede olmaları gerektiğini hatırlatıyor mu?

-Bu kişilerle yaptığınız yol arkadaşlığı, sendikamızın geleceğe taşırken doğru ve samimi bir yaklaşım olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu soruları kendisine yöneltmek için odasına gittiğimi, ancak bulamadığımı da buradan belirtmek isterim. Hayırda yarıştığım adayın en büyük destekçisi olan kişiye sorduğumda ise tatmin edici bir cevap verememekle birlikte bana benim de daire başkanı olduğumu söyledi ki daha önce de belirttim ben kendi çabalarımla sendikacılık süremin bitiminden sonra kimseye ayak bağı olmadan kimseye zarar vermeden geçtim. Bugün de sendikam için bu vazifemden vazgeçmeyi bilerek adaylığımı beyan ettim. Kaldı ki ünvanlı bir meslekten ünvanlı bir mesleğe geçtiğimin de bilinmesini isterim.

Bu soruların cevaplarını delegelerimizle birlikte aydınlanmak açısında duymak isteriz.

Son olarak delegelere mesajınız nedir?

Bugüne kadar Milli Eğitim’de ve sendikada ne yaptıysam, şimdi daha fazlasını yapacak birikime sahibim. Her bir üyemizi dinleyen, ulaşılabilir bir yönetim kuracağız. Kapalı kapılar ardında sözünden dönen değil, ilkeli bir yönetim olacağız. Üyelerimizi tepeden gören değil, üyeleriyle birlikte olan bir anlayışla hareket edeceğiz. Delegelerimizden ricam, karar verirken kişisel yakınlıklara değil; liyakat, tecrübe ve ilkeli duruşa bakmalarıdır. Hayal satanlara değil; gerçekleri söyleyen, geçmişiyle ne yaptığı belli olanlara güvenmelerini tavsiye ederim. İşi ehline teslim etmek hem sendikamızın hem de çalışma hayatımızın geleceği açısından hayati önem taşır.

Saygılarımla.