Seslendirdiği Sultaniyegâh şarkısıyla Türk Pop Müziğinin efsanesi olan Nur Yoldaş Haberes’in 67’nci sayısına konuk oldu. Yazarımız Cem Aksu ile keyifli sohbet eden Yoldaş; “Günümüz müziği de dâhil tüketim toplumu içindeyiz. Bu toplum için de tabii ki müzik de yerini bulacak. Biraz da hızla ilgili aslında. Yani insanlar artık eğlenmek, coşmak, keyif almak, hoplamak, zıplamak istiyor. Gam keder tasa istemiyor açıkçası” dedi.
Sizi müziğe yönlendiren ya da keşfeden biri oldu mu? Müziğe yönelmenize ilham veren ya da sizi bu alana çeken ilk an neydi?
Benim her şeyim olan müzik hayatım çok küçük yaşlarda başladı. Aslında tiyatroyla başladım. Daha sonra İstanbul Radyosu Çocuk Tiyatrosu bölümüne gittim. Oradan Ekrem Zeki Ün'ün çok sesli korosuna beni çektiler. Ben çocuk tiyatrosunda da çalıştım, çok sesli koroda da çalıştım. Ama tabii müzik hep ağır bastı. İlk defa beni keşfeden de ilkokul öğretmenim oldu. Zaten böyle başarılı çocuklar hani kendilerine her girdikleri her yerde belli ederler ya. Başarılı demeyeyim de yetenekli çocuklar. Benimki de o hesaptı işte. Şarkı söylerdim, işte gösteriler yapardım. Evin içinde insanları karşıma oturtup onlara temsil yapardım. Bir şeyler anlatırdım. Beni dinlerlerdi alkış alırdım. Annemin de teşvikiyle tabii önce tiyatro, sonra müzik dedik. Daha sonra profesyonel orkestralarla şarkıcılığım başladı. Uzun yıllar profesyonel orkestralarda şarkıcılık yaptım. Daha sonra Ergüder Yoldaş'la tanıştım. Benim bütün orkestramı ve orkestra repertuarlarımı düzenliyordu. Aynı zamanda öğretmenimdi. Bana müzik ve şan dersi veriyordu. Zaten ben oraya gittiğimde bir altın mikrofon ödülüm vardı. Çeşitli orkestralarla çalışmalarım vardı. Gittiğimde donanımlıydım zaten. O da böyle donanımlı olduğumu görünce bana ayrıca ders vermek istedi. Ve bu tabii sonuçta Sultaniyegâh’a kadar geldi. Ben Sultaniyegâhı okuduğumda biz bunu önce 45'lik olarak çıkarttık. Daha sonra uzunçalara kaydettik. Diğer şarkılarla birlikte kaydettik. 45'lik çok ilgi gördü ve gerçekten de TRT'de başyapıt olarak bize bir denetim raporu geldi. Gerçekten teşekkür ve övgülerle dolu bir repertuar bildirimiydi ki denetimden öyle şey gelmez, genelde şurası bozuk, şurası şöyle, burası böyle. Bunu bir daha okuyun falan diye böyle raporlar gelir. Oysa bir ya da geçti şarkınız diye rapor gelir. Altını döşemezler pek. Ama bizimki öyle olmamıştı gerçekten.
Bu durum bizi çok teşvik etti. Yani TRT'den bize öyle bir şey gelmesi bizi çok mutlu etti. Çünkü o dönemde yaptığınız bir şey eğer denetimden geçmezse yaptığınız her şey havada kalıyor. Tek kanal TRT var. Kendinizi sadece orada gösterebiliyorsunuz. Başka hiçbir alternatif yok ya da büyük yazlık konserler, şunlar bunlar yapacaksınız, çıkacaksınız da kendinizi göstereceksiniz. Çok zor yani. TRT'nin bizi böyle desteklemesi bizi çok etkiledi ve çok güzel motive olduk.
Bir dönemin ruhunu en iyi anlatan sanatçılardan birisisiniz. Duygu yüklü yorumunuz şarkıya ayrı bir anlam katıyor. Sizce bugünün müziği hangi duygunun peşinde? Günümüzde yapılan şarkıları nasıl buluyorsunuz?
Günümüz müziği de dâhil tüketim toplumu içindeyiz. Bu toplum için de tabii ki müzik de yerini bulacak. Biraz da hızla ilgili aslında. Yani insanlar artık eğlenmek, coşmak, keyif almak, hoplamak, zıplamak istiyor. Gam keder tasa istemiyor açıkçası. Yani gençler de bu işi çok iyi başarıyorlar. Mesela geçenlerde TV’de bir şeye denk geldim. Gençler konser salonlarında hoplayarak ayakta konser seyrediyorlar. O kadar keyif alıyorlar ki ben de onlarla birlikte ekran başında hopladım, keyif aldım. Yani artık dünya çok başka bir yerde onun hızına ayak uyduramayanlar bence geride kalırlar.
Şarkılarınızın çoğu bir dönem hafızalara kazındı. Sizce bir şarkının “zamansız” olmasını sağlayan şey nedir?
Benim şarkılarıma bu kadar ilginin hala oluyor olması yapılmış çok iyi bir besteden, benim yorumlamamdan ve verilen emekten ötürüdür. Bu albümde çok değerli üstatlar çaldılar, çok değerli üstatlar renk kattılar, destek oldular. Şarkılar. Benim plağım hâlâ satılıyor, hâlâ basılıyor, hâlâ alınıyor.
Ben buradan sizin aracılığınızla da benim yaptığım işe bu kadar değer verip kabullenen ve satın alan insanlara çok çok teşekkür ediyorum.
Müziğinizde renkler, dönemler, duygular iç içe geçiyor. Eğer müzik olmasaydı kendinizi hangi sanat dalında ifade etmek isterdiniz?
Yani daha nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama ‘eğer müzik olmasaydı kendinizi hangi sanat dalında ifade etmek istersiniz?’ diyorsunuz. Vallahi yine müzik olurdu benim. Yani ben, neysem o. Yine müzik olurdu hep müzik olurdu, başka bir şey olmazdı.
“Sultan-ı Yegâh” yıllar sonra bile dinleniyor. Sizce bu şarkı insanların hangi duygusuna dokunuyor?
Bu şarkının bu kadar yıl yani 40 küsur yıl hala ayakta kalıyor olmasının ana nedenlerinden bir tanesi birincisi Ergüder Yoldaş gibi bir kompozitörün bu eseri bestelemiş olması. Ve tabii ki Atilla İlhan’la birlikte karar vermiş olmaları buna. Yani Atilla İlhan’ın edebiyatta yaptığı sentezi Ergüder müzikte yaptı. İkisi birleşince çok güzel bir eser meydana geldi. Bu zamanda hâlâ dinleniyor olması, o dönem çıkan bazı şarkıların gerçekten de hala zamansız şarkılar olmasından kaynaklanıyor. Çok güzel şarkılar, çok güzel eserler. Siz hangi dönemde olursa olsun güzel bir şarkı üretiyorsanız, güzel bir şey yapıyorsanız bunu hiç kimse silemez. Sümen altı edemez. Halk bunu bir de sahiplenmişse yıllar yıllar yıllar sonra bu şarkılar yeniden dinlenir ve zamansız şarkılar listesinde başköşeye geçer, oturur.
Eskişehir’e hiç geldiniz mi? Neler söylemek istersiniz şehrimizle ilgili?
Valla Eskişehir'e çok geldim, çok konserler verdim. En son Cumhuriyet Bayramı'nın 100. yılında gelmiştim bir tiyatro gösterisi için. Gerçekten çok güzel bir gösteri oldu. Eskişehir’in izleyicisi, dinleyicisi, seyircisi çok vefalıdır. Ayrı severim Eskişehir'i. Hele son zamanlarda yani son 25 yıl içinde çok güzel şeyler oldu Eskişehir'de. İstanbul'dan sonra nerede yaşarsın diye bana sorsalar Eskişehir derim rahatlıkla. Gerçekten yaşanabilecek bir yer. Güzel, keyifli bir yer olmuş Eskişehir. Çok güzel gerçekten.
Eskişehir’de yaşayanlar için çok keyifli bir şehirde yaşıyorlar derim. Sefasını sürsünler ne diyeyim.
Bu röportaj için de size teşekkür ediyorum. Sağlıcakla kalın, kolay gelsin.