Yazının başlığı ünlü Alman filozofu Immanuel Kant’ın kaleminden çıkan bir makaleden alınmıştır. Yazarın yaşamla ilgili bu farkındalığını yapabildiği yıllar 18.yy’ın ortalarıdır ve dünya, aydınlanma çağı olarak adlandırılan bir dönem ile yeni tanışmaktadır.  Aydınlanma çağı, akılcı düşünceyi eski, geleneksel, değişmez kabul edilen varsayımlardan, önyargılardan ve ideolojilerden özgürleştirmeyi ve yeni bilgileri kabulü geliştirmeyi amaçlayan bir dönem olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemin en önemli savunucularından biri olan ve Alman felsefesinin kurucusu olan Kant (22 Nisan 1724 - 12 Şubat 1804), tüm yaşamını yeni fikirlere adamış ve kendisinden sonraki düşünce döneminin de belirleyicisi olmuştur. O günün demografik koşullarında çok uzun gibi görünen 80 yıllık yaşamında çalışma başlıklarını eleştiricilik, analitik ve sentetik yargılar, aşkın felsefesi, duyulur-düşünülür dünya ayrımı, ahlak, irade, metafizik, din ve tarih felsefesi üzerine düşünerek geçirmiştir.

  • Bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz.

Kant, çocukluk yıllarında geleneklere, inançlara aşırı bağlı olan ailesinden oldukça fazla etkilenerek geçirmiştir.  16 yaşındayken girdiği Königsberg Üniversitesi’nde matematik ve doğa bilimlerimi ile ilgilenmiş “Canlı Kuvvetlerin Gerçek Takdiri Üstüne Düşünceler” isimli tezi ile üniversiteyi bitirmiştir.  Babasının ölümü hayatının da bir dönüm noktası olmuş ve sonrasında din-dünya kavramı ile kendine ait bir evrimselliğe girmiştir. Trancendental adını verdiği kuramının amacını ise her yerden gelen bilgiyi incelemeye adamıştır. Buna Kant felsefesi adı verilir.

  • Böcek olmayı kabul edenler, ayaklar altında kalıp ezilmekten yakınmamalıdır.

Kant felsefesinin ağırlık noktası insandır. İnsanla ilgili sorular sorar. Bu soruları 4 ana başlıkta toplanır. Ne bilebilirim? Ne yapmalıyım?  Ne umabilirim? İnsan nedir? Bu soruların cevaplarını tek bir bakış açısı ile vermekten çok, tarih, biyolojik, felsefi ve sosyolojik yanıtlarını aramıştır. Ona göre insan potansiyeller varlığıdır ve dünyaya farklı yetenekleri ile gelir. Bu yeteneklerin gelişmesi, geliştirilmesi insanın kendisine kalmıştır.

  • Bir kişiden ümit ve uykuyu alın; dünyanın en bahtsız ve en perişan insanı haline gelir.

Kant, yaşamını disiplin üzerine kurmuş, düzenli ve dakik biri olarak tanınmıştır. Yazmak ve okumak dışında hayatında yaptığı en önemli şey çoğunlukla yalnız başına yaptığı yürüyüşlerdir. Yürüyüş için evinden hep aynı saatte çıkması çevresindekiler için bir kural olarak tarif edilir ve bu nedenle halk ona “Königsberg Saati” lakabını takmıştır. Sofrada uzun uzun oturur, iyi içer, günde tek öğün yemesi ile ünlüdür. Hiç evlenmemiş ve birçok üniversiteden teklif almasına rağmen asla doğduğu şehri terk etmemiştir.  Ciddi bir görünümü ve pek sık gülmeyen bir yüzünün olduğundan bahsedilir.

  • Zaman, sessiz bir testeredir.

1790'da Kant'ın sağlığı ciddi şekilde bozulmaya başlamıştır. Bununla beraber, hala yazmakta olduğu birçok çalışması vardır,  ama artık günde 1 saatten daha fazla dikkatini toplayamamaktadır. Önce görme yetisi bozulmuş, sonra akıl sağlığı ile ilgili sıkıntıları başlamıştır. Konuşma ve bilgi ayrıntılarını kaçırdığı, sorulan soruları yanlış anladığı dışarıdan fark edilmeye de başlamıştır. 1793'te Kant, Prusya yetkilileriyle dini görüşleri ifade etme hakkı konusunda bir anlaşmazlığa girer ki bu sık yaptığı bir şey değildir. Kant, kendisine olduğu kadar arkadaşlarına da acı veren ve aklı ile ilgili kademeli bir düşüşün ardından 12 Şubat 1804'te Königsberg'de ölür. Son sözleri  çevresindekiler tarafından belli belirsiz duyulan “İyidir ”şeklindedir.

Kant çağının en entelektüel kişilerinden biridir ve belki de hayatının son dönemini demans hastası olarak sürdürmüştür. Uluslararası “uyku tıbbı” dergisinde 2010 yılında yayınlanan bir makale, Kant’ın demansın bir tipi olan Lewy cisimcikli demans olabileceğine ilişkin verileri yayınlamıştır. Bu veriler daha çok Kant’ın arkadaşlarının onunla ilgili verdiği bilgilere dayanmaktadır. Ölümüne kadar beraber aynı evde kaldığı yakın arkadaşı Wasianski, Kant’ın son yıllarında bellek problemleri, yön kaybı, gündüz uyuma, sık sık düşme, öfke, ellerinde titreme, gece canlı rüyalar görme ve halüsinasyon görme şikayetleri olduğundan bahsetmektedir. Düşme, ellerde titreme, unutkanlık, gece canlı rüyalar görme özellikle bu tip demansın en bilinen bulgularıdır. Bununla beraber, o dönem için, MRI gibi bir görüntüleme yöntemi olmadığından dolayı damar tıkanıklığı demansı gibi diğer hastalık tiplerinden ayırmak mümkün olmamaktadır.  

Kant gibi birinin hangi tip demans olduğunu değerlendirmenin bir yolu muhtemel ona “filozof demansı” gibi çok özel ve farklı bir isim vermek de olabilir. Demans hastalığı yakışmasada, Kant gibi bir aydınlıkçı bilim insanına en yakışacak isim de budur. Kant bilginin düşünme ile mümkün olacağına inanarak kendi sistemini yaratmış ve muhtemeldir ki farkında olmadan kendi son yıllarını şu sözleri ile tarif etmiştir.

  • Ne var ki her yandan “düşünmeyin! aklınızı kullanmayın!” diye bağırıldığını işitiyorum. Subay, “Düşünme, eğitimini yap!”, maliyeci “düşünme, vergini öde!”, din adamı “düşünme, inan!” diyorlar.

    Sevgilerimle