Ülkemizin yetiştirdiği en önemli Kanun Sanatçılarından, büyük eserlerin virtüözü Tahir Aydoğdu Haberes Dergisi’nin Haziran 2022 sayısına konuk oldu.

Yazarımız Cem Aksu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştiren Aydoğdu; “Eskişehir bir Avrupa kenti olmuş. Pek çok ülke gördüm. 60’tan fazla ülkede konserler verip atölye çalışmaları gerçekleştirdim. Şehre Avrupai bir anlam ve çehre kazandıran Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen Hocamı şehre kattığı güzellikten dolayı tebrik ediyorum. Kendisine sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum” dedi.

 

 Sanatçı bir aileden geliyorsunuz. Babanız Gültekin Aydoğdu’nun önemli bir kanun icracısı ve aynı zamanda TRTde uzun yıllar Şeflik yapmış bir üstat ve hocaydı. Babanızın müzik hayatınıza etkisi ne şekilde oldu? Destekleyici miydi?

İnsanın babasının sanatçı olması büyük bir avantaj. Çünkü evimizde musiki hiç eksik olmazdı. Evimize gelen ve giden sanatçılar dolayısıyla beni etkiledi. Kendisi müzik nedeniyle eğitimini yarıda bırakmış sebeple benim müzikle ilgilenmemi pek istemiyordu ama benim küçüklükten itibaren müziğe ilgim başlamıştı. Muhakkak bir üniversite eğitimi almamı istiyordu, istersen müziğe de devam edersin demişti. Kanun sazına başladığım ortaokul yıllarında bana destek olurdu, kendisine teknik ve üslupla ilgili sorular sorardım ve bana yardımcı olurdu. Ama her zaman ilk önce üniversite eğitimi derdi. Çalışmamı ve eğer çalışırsam radyoya girebileceğimi söylemişti. Gerçi babamla musiki çalışmak zordu, mümkün olabildiğince çalışırdık babamla.

 ODTÜ Fizik mezunusunuz. Oldukça da zor bir bölüm Fizik. Bu bölümü isteyerek mi seçtiniz? Fizikçi olmanızın müzikal derinliğinize etkisi nedir?

Evet doğru, 1983 ODTÜ Fizik bölümü mezunuyum. 1976’da girdiğim ilk üniversite sınavını kazanamamıştım, çünkü lise yıllarında bir taraftan üniversiteye hazırlanma sınavları bir taraftan geziler, yeterince önem vermemiştim ama 1977 yılında gireceğim sınava iyi hazırlanmıştım, kulakları çınlasın: şu anda İngiltere’de yaşayan Prof.Dr. Tevfik Dorak ile kanun sazına başladıktan sonra üniversite sınavına da birlikte çalışmış ve onun tavsiyesiyle fizik bölümünü tercih etmiştim, benim isteğim tıp fakültesine girmekti, tercih yaparken fizik bölümünü de tercih etmiştim. Başta pek istediğim söylenemez ama bu bölümü kazandıktan sonra fiziğe olan ilgim arttı, ODTÜ’de güneş ve astrofizik dersleri aldım, bana çok faydası oldu. Özellikle gezegen fiziğine karşı olan ilgim çok arttı. Bu dersi veren hocamız da NASA’ya seçilen ilk Türk bilim insanı olan Prof.Dr. Dilhan Eryurt idi, rahmetle anıyorum hocamı. Fizikçi olmamın müzikal derinliğime çok fazla katkısı oldu. Üniversite yıllarında bölüm dersi olarak aldığım “vibration & waves” yani titreşim ve dalgalar dersi bana çok faydalı oldu, hocam da şu anda Avrupa Uzay Ajansı’na seçilen Prof. Dr. Yurdanur Tulunay idi. O zamanlar hem hocamdan aldığım hem de edindiğim diğer bilgiler neticesinde kanun sazındaki basıncı hesapladık, akustikle ilgili araştırmalarım oldu. Babam ile yayınladığımız kanun metodu içinde kanunun frekans analizini de gerçekleştirdim.

 Kanun Sazının Batıda da tanınmasında çok önemli çalışmalarınız var. Alman besteci Stefan Pohlit tarafından bestelenen kanun konçertosunun dünya prömiyerini Almanya’da yaptınız. Bu konçerto aynı zamanda size ithaf edildi. Bu çalışmadan bahseder misiniz bizlere? Bu proje nasıl oluştu?

Bu saza başladığım yıllardaki en büyük hedefim: olabildiğince ülkede seslendirmek ve tanıtmak idi. Hamdolsun 60’tan fazla ülkede konserler verip atölye çalışmaları yaptım, pek çok festivale katıldım. Neredeyse dünyanın yarısında konserler verdim, bu bir sanatçı için övünülecek bir konudur. Çünkü kanun sazını tanıttığım gibi müziğimizi ve güzel ülkemizi en başarılı şekilde tanıttım. Hatta bu çabaları ödüllerle de taçlandırdım. 2017 yılında Türkiye-Asya stratejik araştırmalar merkezi TASAM tarafından “stratejik vizyon sahibi sanatçı” ödülüne layık bulundum, bu ödül beni fazlasıyla sevindirdi, sahipsiz olmadığımı anladım. Aldığım bir ödül de mezun olduğum ODTÜ’den 2001 yılında aldığım “ODTÜ Takdir Ödülü” idi. Bir başka ödül de Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi ‘nin (TMOK) 2005 yılında iletişim dalında vermiş olduğu “Şeref Madalyası” ödülü idi. 2012 yılında birincisini ve 2015 yılında da ikincisini gerçekleştirdiğim “Uluslararası Kanun Festivali ve Sempozyumu” da kanun sazının daha çok tanınmasını ve daha çok genç müzisyen adayının ilgilenmesini sağladı.  İşte bu vesile ile bir konserde tanıştığım Alman besteci Stefan Pohlit de kanun ve orkestra için bir beste yapacağından bahsetti ve 2021 yılının nisan ayında eserin notasını ve daha sonra çalışmam için gereken bazı kayıtları gönderdi. Geçtiğimiz yıl ekim ayında yapılması gereken konser bazı teknik aksaklıklardan dolayı gerçekleştirilemedi, kısmet olursa bu konseri 3-4-5 Şubat 2024 tarihlerinde Almanya’nın Mannheim şehrinde Mannheim Senfoni Orkestrası ile gerçekleştireceğiz. Bir insanın adına beste ithaf edilmesi çok anlamlı ve bir o kadar da sorumluluk gerektiriyor. Kısmet olursa bu konseri en başarılı bir şekilde vereceğime inanıyorum.

Ferid Alnar’ın "Kanun Konçertosunu”  bestekarından başka çalan ikinci sanatçısınız. Böyle bir çalışma yapmak nereden aklınıza geldi?

Kanun sanatçısı ve koro şefi olan babam merhum Gültekin Aydoğdu, ortaokul yıllarındayken bana şöyle dedi: “Oğlum! Ferid Alnar’ın kanun konçertosu diye bir eser var, bizler çalamadık, senin ilerde bu eseri seslendirmeni istiyorum.  Bu eseri çalacak yetenek ve birikim sende olacak demişti. hiç unutmuyorum, bu konuşması kulağıma bir küpe oldu ve yıllar sonra benim için ilk seslendirmemi 1997 yılında İstanbul’da Fahrettin Kerimov yönetimindeki CRR Senfoni Orkestrası ile gerçekleştirip babama verdiğim sözü yerine getirdim. Benim düşünceme göre bir sazı sadece geleneksel üslup ile çalmak yeterli değil. Cumhuriyetimizin kurucusu, büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün müzik devrimleri çerçevesinde oluşturulan “Türk Beşleri” nin değerli sanatçısı, orkestra şefi ve hocası Ferid Alnar’ın kanun sazı için bir konçerto bestelemesi, bu sazı dünyaya açmak idi. Konçerto seslendirmek gerçekten zor bir konu, çünkü konçertoyu besteleyen Ferid Alnar, bu sazı çok iyi çalan virtüöz bir sanatçıydı, zaten bir konçerto çalmak için de icracılığın  ileri düzeylerinden birisidir. Size başka bir kapı açıyor, gittiğiniz ülkelerde seslendirdiğiniz kanun konçertosu sayesinde kanun sazının mikrofonsuz olarak tertemiz sesini, tınısını en iyi şekilde duyurmuş ve tanıtmış oluyorsunuz. İnsanların elindeki nota, kitap ve benzeri kaynakları paylaşmaması da ayrı bir sorun. Halbuki “bilginin değeri paylaştıkça artar” misali ben elimdekileri ihtiyacı olan herkesle paylaşıyorum.

Pandemi döneminde sosyal medya hesaplarınızdan her akşam müzik dinletisi yaptınız. Bunun devamında internet korosu ya da diğer adıyla online koro kurdunuz. Bu çalışma nasıl şekillendi?

Pandemi dönemi yaklaşık iki yıldır hatta iki yılı aşan sıkıntılı bir dönem oldu bütün insanlar için. Başlarda ben de pek çok insan gibi paniğe kapılıp iki ay hiç dışarı çıkmadığımı hatırlıyorum. Sonra yavaş yavaş kendime gelmeye başladım ve enstrümanıma çalışmaya, kitap okumaya, ara verdiğim kitaplara çalışmaya başladım ve o dönem yaklaşık 45 gün kesintisiz canlı yayınlar gerçekleştirdim. Kanun metodumu çalışıp yayınladım, babam rahatsız idi ve babama birşey olmadan önce 2018 yılında kaydettiğim röportajları bilgisayara aktararak bir kitap haline getirmeyi düşündüm ve babam vefat etmeden önce “korolara adanan bir ömür” adında Mart 2021’de yayınladım. İşte o dönemlerde yapmış olduğum canlı yayınlar sonrasında aklıma online bir koro kurma fikri geldi. Çünkü pek çok etkinlik online olmuştu. Hatta ben de yıllardır çok sevdiğim Fransızca kursuna online olarak katılıp 4 ay çalıştım ve şu anda Fransızcanın temelini attım, basit cümle kuruluşlarını yapıp konuşabiliyorum, az da olsa anlayabiliyorum.  Bütün bunlar Pandeminin olumlu yönleri oldu benim için. Açıkçası yukarıda da anlattığım gibi kısa bir panikten sonra yaklaşık 1,5 yıl devamlı çalıştım ve birşeyer ürettim.  Online yaptığım bu çalışmalardan sonra zoom konusunda tecrübe kazanınca koro kurma fikrini araştırmaya başladım ve internette ilan ettim. Bu konuda Tusaş-TEI şirketinde çalışan ve ODTÜ Mezunları Türk Sanat Müziği korosunda da öğrencim olan Emine Atalay ‘dan destek aldım, sosyal medyada duyuru yaptıktan sonra Türkiye’mizin 7 bölgesinden 30’dan fazla katılımcıya ulaştık ve 2020 yılının aralık ayında “Tahir Aydoğdu İnternet Meşk Korosu’’nu kurduk ve çalışmalara başladık

“Korolara Adanan Bir Ömür Gültekin Aydoğdu” ayrıca Kanun Metodu” ile sizin farklı bir yönünüze şahit oluyoruz. Bilgilerinizi kitapla ölümsüzleştirmek Türk Müziği için çok önemli bir hizmet. Buna benzer başka projeleriniz var mı

 Yıllar önce ODTÜ Parlar Vakfı’nda çalışan Prof. Dr. Ziya Tinel Hocamız vardı. Kendisiyle zaman zaman sohbet ederdik. Neler yaptığımızı, nasıl çalışmalar gerçekleştirdiğimizi sorardı, ben de anlatırdım. Hoca bürgün şöyle sordu? “Neler yapıyorsun?” dedi. Ben de anlattım. Konser ve turneler yapıyorum, CD kayıdım var dedim. Hoca şöyle dedi: “CD güzel de kitap yaz Tahirciğim, ardından eser bırak. Başarılı bir insanın ardından bırakması gereken en önemli şey kitaptır.” Bu görüşme beni çok etkiledi ve babamın yıllar önce tasarlamış olduğu kanun metodunu 2004 yılında onunla birlikte Yurt Renkleri yayınevinden yayımladım. Bu kitabın ilginç tamamlanma öyküsü de var! Bir dönem TRT yönetimi ile aram bozulunca benim hiç bir yere gitmeme müsaade etmediler, ben de her şerde bir hayır vardır diyerek iki sene içinde kanun metodunu tamamladım. Pandemi döneminde de kanun metodunu biraz daha geliştirip egzersizlere eklemeler yaparak 2021 yılında Dorlion Yayınlarından tekrar yayımladım, kanun metodumdan faydalanan pek çok akademisyen, öğretmen ve öğrenci görüyor ve duyuyorum, bu gerçekten çok sevindirici. Üstat Yahya Kemal’in söylediği gibi: “Gök kubbe kalan hoş bir sadâ” misali bizler de hoş bir sadâ bırakmak istiyoruz bu gök kubbede. Bir başka projem daha var; çünkü kitap yazmak çok güzel bir duygu. Birikimlerinizi, tecrübelerinizi paylaşmak çok önemli. Bu arada yazdıkça daha da yazmak istiyor ve kendinizi daha da çok geliştiriyorsunuz. 2020 yılında ODTÜ Fizik Bölümü’nde müzik ve fizik konulu bir sunum yaptım ve sunumum çok beğenildi hocalarım da teşvik edince “müzisyen fizikçiler” konulu bir araştırma yapıyorum. Çok ilginç kişilikler ve akademisyenler var. Gerek dünyada gerekse ülkemizde fizik ve müzik alanında çalışmış, çalışan akademisyenleri bir arada toplayacak bir kitap hazırlığım var.

 Zaman zaman Eskişehir’e çeşitli konserler için geldiğinizi biliyorum. Eskişehiri nasıl buluyorsunuz?

Eskişehir dinleyicisini çok seviyorum. Yıllardır geliyorum Eskişehir’e. Güzel bir dinleyici kitlem oluştu. Eskişehir bir Avrupa kenti olmuş. Pek çok ülke gördüm. 60’tan fazla ülkede konserler verip atölye çalışmaları gerçekleştirdim. Şehre Avrupai bir anlam ve çehre kazandıran Belediye Başkanı sayın Yılmaz Büyükerşen Hocamı şehre kattığı güzellikten dolayı tebrik ediyorum. Kendisine sağlıklı ve uzun ömürler diliyorum. Biraz genç olsaydım Eskişehir’de yaşamak isterdim. Her geldiğimde şehre gıptayla bakıyorum. Eskişehir’de yaşanan bu güzellikler bütün Türkiye’de yaşanmaz mıydı deyip bazen üzüldüğüm oluyor. Yeni projeler önerdim, kısmetse Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni orkestrası ile konserlerim olacak. Daha sık gelip daha çok ziyaret etmek istiyorum Eskişehir’i, yakında yine gelip hem şehri hem de dostları ziyaret edeceğim. Düşüncelerimi paylaşmama imkân verdiğiniz için teşekkür ediyorum.