Güzel bir tebessüm ile başladığımız güne merhaba diyerek bugün 1-0 öndeyiz. Bugünkü yazıma küçük bir hikâye ile başlamak istiyorum;

“Küçük bir kız, hüzünlü bir yabancıya gülümsedi.

Bu gülümseme adamın kendini daha iyi hissetmesine sebep oldu. Bu hava içerisinde yakın bir geçmişte kendisine yardım eden bir dostuna teşekkür etmediğini, hatırladı. Hemen bir not yazdı ve yolladı.

Arkadaşı bu teşekkürden o kadar keyiflendi ki her öğle yemek yediği lokantada garson kıza yüklü bir bahşiş bıraktı. Garson kız ilk defa böyle bir bahşiş aldığı için çok mutlu olmuştu. Akşam eve giderken, kazandığı paranın bir parçasını her zaman köşe başında oturan fakir adamın şapkasına bıraktı.

Adam öyle minnettar oldu ki iki gündür boğazından tek lokma geçmemişti. Karnını doyurduktan sonra keyifle bir apartman bodrumundaki tek odalı evinin yolunu tuttu. Öyle neşeliydi ki bir saçak altında titreyen köpek yavrusunu görünce, kucağına alıverdi.

Küçük köpek gecenin soğuğundan kurtulduğu için çok mutluydu. Sıcak odada koşturup oynamaya başladı.

Gece yarısından sonra apartmanı dumanlar sardı. Bir yangın başlıyordu. Dumanı koklayan köpek öyle bir havlamaya başladı ki, önce fakir adam uyandı, sonra bütün apartman halkı. Anneler, babalar çocuklarını kucaklayıp dışarı çıkarak ölümden kurtulmuşlardı.”

Bu kısa hikâyede de olduğu gibi, bir gülümseme insanın kendi duygu ve davranışlarını olumlu etkileyebildiği gibi çevresindeki insanları da olumlu etkiler. Gülümseme eylemi mutluluk verdiği kadar da bulaşıcıdır. Tanımadığımız bir kişiye yoldan geçerken gülümsediğimizde karşılığını aldığımız mutlaka olmuştur. Sosyal ilişkilerimizin güçlenmesinde ve kişilerle bağlarımızın kuvvetlenmesinde gülümsemenin çok büyük etkisi vardır.

Gülme eylemi birçok olumlu düşünceyi ve davranışı da beraberinde getirir. Girdiğimiz bir ortamda, çalıştığımız iş yerinde ve sosyal ilişkilerimizde etrafımıza gülümsediğimizde pozitif bir etki yaratırız. Gülümsemek sadece sevdiğimiz insanlara ya da hoşlandığımız durum karşısında gerçekleştirdiğimiz bir eylem olmamalı. Çünkü aynı zamanda gülmek ve gülümsemek sosyal bir varlık olarak bizleri bir arada tutan en güçlü duygusal dürtülerden biridir.

Gülümseyelim hem de içten gülümseyelim. Bunu uzun süre davranış olarak yaptığınızda zamanla alışkanlık haline geleceğini ve hayatınızı ciddi anlamda etkilemeye başlayacağını göreceksiniz. Olumsuz düşünce nasıl bir alışkanlıksa olumlu düşünceleri de bir alışkanlık haline getirebiliriz. Gülme eylemi ile birlikte vücudumuzdaki bazı kasların harekete geçmesine bağlı olarak insanın kedisini iyi hissetmesine sebep olan bazı nöronların vücudumuza yayıldığını hepimiz biliyoruz. Bu eylemle birlikte duygu ve düşüncelerimiz de direk etkileniyor ve davranışlarımıza yansıyor. Öfke duygusundan uzaklaşıyoruz. Gülümseme eylemini yaptığımızda kafamızdaki olumsuz düşüncelerin azaldığını ve davranışlarımıza etki ettiğini fark ederiz. Kişi mutsuz olduğunda gülümseme hareketi yaptığında beden gülümsediğini düşünecek ve bizi iyi hissettiren nöronlar uyarılarak endorfin salgılanacaktır.

Olumsuz bir olay ya da deneyim yaşadığımızda bunu uzun bir süre sürdürmemizin bir anlamı da faydası da yok. Bizler üzüntü davranışımızı sürdürmek istediğimiz için sürdürüyoruz. Gülümsemenin zincirleme bir şekilde etrafımızdaki birçok insana etki ettiği gibi negatif enerjimizin de aynı şekilde etki ettiğini unutmayalım. Üzüntü bizim bedensel olarak duruşumuzu da etkiler. Gülümser bir hal aldığımızda duruşumuz daha dik bir hal alır duygularımız ve davranışlarımızda da olumlu değişiklikler meydana gelir.

Nasıl insanlar arasındaki iletişim çift yönlü ise yani kaynak ve alıcı arasında sürekli bir ileti gidip geliyorsa insan zihni ve bedeni arasında da çift yönlü bir iletişim vardır. Duygu-düşünce-hareket ve hareket-düşünce -duygu şeklinde sürekli bir gidiş geliş vardır. Beyin ve düşünce bu yapılan egzersizlerden etkileniyor. Zihnimizde doğru bir tasarıyı oluşturduğumuz zaman kesinlikle davranışlarımıza yansıyor. Olumsuz düşündüğümüz zaman zihnimizi çok güzel programlayabiliyoruz. Bunu gerçekten de çok güzel yapıyor ve başarıyoruz. Çoğumuzun hayatında mutlaka böyle anları olmuştur. Davranışlarımızla önlemler almak yerine olumsuz bir düşünceyi olacakmış gibi düşünerek kaygılanarak günlerimizi geçirebiliyoruz. Henüz olmamış ve olup olmaması da belli olmayan bir durum karşısında günlerce hatta aylarca kaygılanırız. Peki bu olumsuz düşünceyi olumlular için neden kullanmayalım ve kendimizi davranışlarımız ile destekleyerek olumlu düşünceleri açmayalım. Olumsuz düşüncede gösterdiğimiz başarıyı çoğu zaman olumlu düşüncede gösteremiyoruz. Örneğin sınava hazırlandığımızı düşünelim ve bu süreçte sürekli olumsuz düşüncelerle hareket edersek ‘ya kazanamazsam ya zor sorularla karşılaşırsam ya heyecandan yapamazsam’ gibi bir dizi olumsuz düşünceleri zihnimize taşıdığımızda davranışlarımız da bundan etkilenir. Kazanacağımızı düşündüğümüzde peki ne olur? Daha fazla soru çözeriz daha fazla motive oluruz ve sınav kaygımız daha çok azalacaktır. Zihin duygu ve davranış diyoruz tabii ki de duygu ve düşüncelerimizi davranışlarımızla desteklememiz gerekiyor. Davranış ile desteklediğimiz zaman olumlu düşüncelerimizin gerçekleşme ihtimalini arttırıyoruz. Çünkü bu düşünceyi davranışlarımız ile destekliyoruz. Çoğu insana göre; olumsuz düşünceler gerçekçi, olumlu düşünceler ise pek gerçekçi görünmez.

Bir hedef üzerinde çalışırken bir iş ile uğraşırken olumlu düşündüğümüzde olumlu duygularımız açığa çıkar. Bunun tersini düşündüğümüzde adrenalin açığa çıkacaktır. Bir şeyi gerçekten yapmak istemediğimiz zaman zihnimizde olumsuz etmenler ortaya çıkıyor ve olumlu etmenlerin hepsine silme işlemi yapıyor. Yapmak istediğimiz zamanlar ise olumlu etmenler ortaya çıkıyor ve zihin olumsuz etmenlere karşı silme işlemi yapıyor.

Hayatın yükü yeterince ağır. Günlük koşturmalar bitmiyor ve stres her daim üst seviyede. Mutluluk gülümsemeyi, gülümseme ise mutluluk getirir. Küçük bir gülümseme ile başlayacağımız güzel günlere ve arkasından gelecek bol kahkahalı mutlu günler dileği ile…