Tepebaşı Belediyesi tarafından konsepti ve çeşitliliğiyle dünyada sadece Eskişehir’de düzenlenen Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nun 17’ncisi muhteşem bir açılış töreni ile başladı.
Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda düzenlenen açılış törenine Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç ve kızı Zeynep Ataç’ın yanı sıra Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, CHP İl Başkanı Talat Yalaz, CHP Tepebaşı İlçe Başkanı Tevfik Yıldırım, CHP İl Kadın Kolları Sibel Yeşildal, CHP Tepebaşı İlçe Kadın Kolları Başkanı Nilay Mert Başlı, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli, Eskişehir Rumeli Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği Başkanı Rüştü Şentuna, Tepebaşı Belediyesi başkan yardımcıları, meclis üyeleri, sanatçılar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu Vefa Projesi
Bu yılki sempozyum Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek, eski milli futbolcu ve maliye Profesörü Fethi Heper, Amigo Orhan olarak tanınan Orhan Erpek, sempozyumda 3 kez yer alan Profesör Kim Yong Moon, 12 kez sempozyuma ana sponsor olarak destek veren Başak Grup Yönetim Kurulu Başkanı Füruz Karık ve Seyitgazi’de çıkan orman yangınında hayatını kaybeden 10 şehide ithaf edildi.
Tüm kadınlara hediye edilecek
17’nci Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda bu yıl da ortak bir eser ortaya çıkıyor. Sempozyumda, yer alan 9 sanatçı binlerce yıllık Frig mirasının simgesi tarihi Yazılıkaya’yı kolektif çalışarak sanatseverlerin beğenisine sunacak. Ortaya çıkacak eser, yalnızca bir tarihsel anıtın yeniden yapılması değil; aynı zamanda Ana Tanrıça Kibele’ye, bereketin ve yaşamın kaynağına bir saygı duruşu olacak. Bu çalışmayla, kadının üretici, koruyucu ve besleyici gücü simgelenecek. Ve bu anıt tüm kadınlara hediye edilecek.
“Bugün burada babamı anmak benim için büyük bir onur”
Açılışta konuşan Başak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı merhum Füruz Karık’ın oğlu Ali Baran Karuk: “Bugün burada bulunmak ve babamı anmak benim için gerçekten büyük bir onur. Babam sadece benim için değil, sektörümüz şehrimiz ve ülkemiz için de çok büyük bir değerdi. Onun çalışmaları sayesinde Eskişehir’de pişmiş toprağın önemi daha da artmış, ülkemizin sanayisine büyük katkılar sağlamıştır. Çalışkanlığı, dürüstlüğü, işine ve şehrine olan sevdasıyla benim en büyük ilham kaynağım en büyük dostum oldu. Üretim ve gelişimin sadece fabrika duvarları içinde değil, toplumun kalbinde de karşılık bulduğunu öğretti. Bugün burada onun yolundan gitmeye kararlı olduğumu, hem şehrimize, hem sektörümüze hem de ülkemize aynı azimle hizmet edeceğimi belirtmek isterim. Babamın hatırası ve emekleri hem benim yaşamımda hem de bu topraklarda daima yaşayacaktır.” dedi.
“Sempozyum gelecek yıllarda da aynı heyecanla ve güçle devam etsin”
Etkinliğin ana sponsorlarından Endel Şirketler Grubu Kılıçoğlu Kiremit ve Çatı Sistemleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şeref Burak Özaydemir: “Bu yıl 17’ncisi düzenlenen Pişmiş Toprak Sempozyumu’nda sizlerle bir arada olmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. Bir sanayi kuruluşu olarak sanat ile sanayiyi bir araya getiren bu etkinliği çok değerli buluyoruz. Bu organizasyon sadece şehrimizin değil aynı zamanda ülkemizin kültürel ve ekonomik hafızasına önemli katkılar sağlıyor. Pişmiş toprak insanlık tarihinin en eski ve en vazgeçilmez malzemelerinden biridir. Tuğladan kiremide, günlük kullanım eşyalarından sanatsal eserlere kadar hayatımızın her alanında yer almıştır. Bugün uzun yıllardır süren bu sempozyumu mümkün kılan Tepebaşı Belediyesi’ne ve Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a özellikle teşekkür etmek istiyorum. Böylesine kapsamlı bir organizasyonu sürdürmek kolay değildir ve bu başarı hepimizin ortak gururudur. Ana ham maddesi pişmiş toprak olan bir sanayi kuruluşu olarak, bu sempozyuma destek vermekten büyük bir onur duyuyoruz. Dileğimiz odur ki bu sempozyum gelecek yıllarda da aynı heyecanla ve güçle yoluna devam etsin.” diye konuştu.
“Bu eser sonsuza kadar yaşasın”
Uluslararası Eskişehir Pişmiş Toprak Sempozyumu Sanat Direktörü Prof. Bilgehan Uzuner: “Eskişehir’imizin kurtuluşu kutlu olsun. Bu şehir zaten kurtulacaktı belli ki bundan sonra da kimse esir alamayacak. Modern toplumlar kültürel birikimlerini sanat üzerinden, kültüre yaptıkları yatırımlar üzerinden ölçüyorlar, öyle sıralanıyor. Eskişehir de yıllardır Türkiye’de fark yarattı. Dünyada da bu farkı taşıdığını bilenler vardır. Eskişehir’in dünyada çok önemli bir yerde olduğunu biliyoruz. Öncelikli tercih edildiğini biliyoruz. Bunun nasıl gerçekleştiğini hep birlikte yaşadık, hep birlikte bunları gördük. Bu kent eğitime önem verdi, sanata önem verdi, emeğe, emekçiye önem verdi. Arkadaşlığa, dostluğa, morale önem verdi. Kültüre önem verdi, öncelikle tabi sanata önem verdi ve bu kent bir fark yarattı. Pişmiş Toprak Sempozyumu da bu kentte yapılan en kapsamlı etkinlik olarak devam ediyor. Kolektif çalışmalarla son zamanlarda önemli eserler yaptığımızı düşünüyoruz. Bu kent elini gelenekten alıyor, pişmiş toprak sanayiinden alıyor. Cumhuriyette burada kurulan ilk fabrikalardan alıyor, bu geleneği moderne dönüştürmeyi hedefliyor ve bunu başardığımızı sanıyorum. Toprak heykeller ki seramik sanatı bunun geniş adıdır ama biz burada terra cotta dediğimiz daha çok sırsız toprak heykeller üretiyoruz. Toprak sanayiinin olduğu bir yerde bu kente toprak heykeller özel bir kimlik veriyor ve bu toprak heykeller bazen güncelden, gündemden yararlanıyor, esinleniyor. Bazen kayıplarımızdan yola çıkıyoruz. Burada Seyitgazi’de andığımız şehitlerimiz gibi. Bazen Soma’da vefat eden kömür madencilerimiz gibi. Bazen onlara ağıt anıtlar dikiyoruz. Kazandıklarımızla tabi ki bizim için en önemli değerler. 100. Yılda Cumhuriyete ve Mustafa Kemal’e bir gönderme yapıyoruz ve O’na önemli bir eser hediye ediyoruz. Türkiye’de öyle bir yapıt çok da yapılmadı. Eskişehir’e moralli bir eser kazandırdığımızı düşünüyorum. Bir minnet borcuydu. Bu sayede bu yaşadığımız kent, bu eserlerle daha yaşanabilir oluyor. Evler, sokaklar, arabalar caddeler her yerde her kentte olan rutin yaşamın gerçeği ekipmanlar ama biz insanın karşılaşacağı anlamlandıracağı eserler koyuyoruz. Sanıyorum daha yaşanılabilir, daha anlamlı bir hayat sunuyor Eskişehir’e. Bu bir maya galiba. Bu maya tuttu Eskişehir’de. Yani sanatla, kültürle, heykelle yapılan çalışmalar. Böyle başlatılan çalışmalar daha da kalıcı eserlere dönüştü. Sanırım bizim pişmiş toprak malzemeyi kırmadığınız sürece sonsuza kadar yaşayacak eserlerimiz var. Bu sene Yazılıkaya için bir eser, yorum yapacağız. Bu sene 9 sanatçı birlikte kolektif eser üzerine çalışacağız. Kolektif eser niye önemli? İnsanların bir araya gelmesi zorlaştı. Birlikte bir şey yapmak zorlaştı. Anlaşmak zorlaştı. Herkes daha dünyaya ait, telefonuyla sosyal medyasıyla herkesle diyalog halinde ama kimsenin ortak bir şey ürettiğini göremiyoruz. O yüzden bence kolektif eserler çok önemli. Sanatçılarımızın yanında 25 asistanımız var. Bir imece yapıyoruz bu imeceyle de bir eser üretiyoruz. Bunun anlamı çok daha büyük. Bu sene Yazılıkaya dediğimiz gibi bir yorum olacak. Biliyorsunuz Frig ve Anadolu’daki birçok kültür ana tanrıça kültüre, toprak anaya üretkenliği nedeniyle kadınlara ithaf edilmiş anıtlarla eserlerle dolu. Bu eseri de başkanımızla son bir toplantı yaptık. Aslında Anadolu’da üretkenliği sürdüren, varlığımızı sürdüren kadınlarımıza ithaf edelim diye bir karar aldık. Bu eser kadınlarımıza ithaf edilsin ve sonsuza kadar yaşasın. Bu 17. Sempozyumumuz, 25 yıldır sürüyor. Bunu tabi sürdürmemizi sağlayan başta Tepebaşı ailesi değerli başkanımız Dt. Ahmet Ataç, sponsorlarımız ve bu kent. Kıymetini bilen Eskişehirliler.” ifadelerini kullandı.
“Sanata bakışınız ve yaptıklarınız bu sempozyumu çok güçlü kılıyor”
Sempozyum sanatçılarından Veysel Özel: “Hep birlikte sanat üretmenin, paylaşmanın, seramik sanatını yaşamanın heyecanını, coşkusunu ve mutluluğunu yaşıyoruz. Ben yıllardır bu etkinliğin içerisinde farklı katmanları ile aktif olarak bulunmanın mutluluğunu ve gururunu bir kez daha yaşıyorum. Aslında bu görkemli etkinliğe sadece sempozyum tanımlaması ya da sıfatı eksik ve yetersiz kalıyor. Çünkü burada gerçekleşen eylemler aslında içerisinde birçok farklı kavramı ve artı değeri barındırıyor. Yurt içinde ve özellikle yurt dışında birçok farklı ülkede seramik etkinliklerine katılma şansım oldu. Gerçekten de burada gerçekleştirilen etkinliğimizin birçok niteliği ile ve nedeniyle benzersiz ve oldukça etkili olduğunu söyleyebilirim. Bu benzersizliğin en önemli nedenlerinden biri bu sempozyumun çok değerli özneleri. Bu öznelerden bahsetmek istiyorum. Bu sempozyumu sahiplenen ve katılımlarınızla hep moral olan siz Eskişehir halkı sizlerle bu etkinliğimiz çok daha anlam kazanıyor. Eskişehir’e ve sizlere kazandırılan bu sanat eserleri çok yakışıyor ve yerini buluyor. Dünyanın en güler yüzlü Belediye Başkanı sevgili Ahmet Ataç; Sanata bakışınız, desteğiniz ve yaptıklarınız bu sempozyumu çok güçlü kılıyor. Gülmek size ve Eskişehir’ çok yakışıyor.” dedi.
“Birlikte neler yaratacağımızı görmek için sabırsızlanıyorum”
Sempozyuma katılan yabancı sanatçı Sebastian Körbs: “Bu sempozyum, yalnızca Eskişehir sınırları içinde değil, çok daha geniş bir coğrafyada etkisini hissettiren önemli bir kültürel etkinliktir. Yıllar içinde dünyanın dört bir yanından gelen sanatçılar burada olağanüstü heykeller ve sanatsal bakış açıları ortaya koydular ve bu da bizler için yüksek bir standart oluşturdu, bizleri sanat yolculuğumuzda her zaman ileriye taşımaya devam ediyor. Bu yılın temasının Midas Anıtı’ndan ilham alması beni ayrıca heyecanlandırıyor. Bu anıt ve çevresindeki şehir, M.Ö. 8. yüzyıldan itibaren Batı Anadolu’da yaşamış olan Frigler tarafından inşa edilmiştir. Ancak Frig kültürü sadece bu bölgeyle sınırlı kalmamıştır; zamanla diğer medeniyetleri de derinden etkilemiştir. Romalılar da buna dâhildir. Dağların Anası olarak bilinen Frig tanrıçası Kibele, Midas Anıtı’na da adını vermiştir. Romalılar onu Magna Mater yani Toprak Ana olarak benimsemiştir. Frig mimarisinde sıkça rastladığımız rozet motifleri, doğrudan Kibele ile ilişkilidir ve Eskişehir çevresinde o dönemde olduğu gibi bugün de dağlarda açan kır çiçeklerini hatırlatır. Ne kadar güzel, ne kadar şiirseldir ki, 2 bin 500 yıl önce burada yaşamış insanların baktığı dağlara, aynı çiçeklerin açtığı yamaçlara bizler de bugün hayranlıkla bakabiliyoruz. Friglerin izlerini, işaretlerini ve sembollerini tarih boyunca, günümüze kadar uzanan pek çok kültürde görmek mümkündür. Romalılar, Frig başlığını doğu kökenli tanrılara takmışlardır. Kibele’nin sevgilisi Attis ve Pers kökenli güneş tanrısı Mithras, çoğunlukla bu başlıkla tasvir edilmiştir. Ve belki de hepimiz farkında olmadan küçük bir Frig köyünü çoktan sevgiyle selamladık: çünkü Şirinler bile Frig başlığı takıyor! Bu kadim kültürde keşfedilecek çok şey var ve birçoğu hâlâ günümüz dünyasına sesleniyor: doğayla bağımız, özgürlük arzusu, yaşam ve ölüm döngüsü ve daha fazlası... Bu sempozyumda meslektaşlarımla birlikte çalışmayı, birlikte neler yaratacağımızı görmek için sabırsızlanıyorum. Mitolojik Kral Midas’ın ruhuyla, toprağa dokunuşumuzun altına dönüşmesini diliyorum.” diye konuştu.
“Eskişehir’e, sanata çok değerli katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyorum”
Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt: “Eskişehir’in kurtuluşunun 103’üncü yıl dönümünde gerçekleştirilen bu sempozyumunun, 17’ncisini gerçekleştiriyoruz. 17 yıldır bunu sürekli hale getirebilmenin kutlanması gerektiğini düşünüyorum, tebrik ediyorum. Eskişehir’e, sanata çok değerli katkılarınızdan dolayı bütün Eskişehir halkı adına Tepebaşı Belediyesi’ni, çalışanlarını ve organizasyon komitesini kutluyorum. Sponsorlara teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
“Eskişehir, sempozyum sayesinde bir açık hava müzesine dönüştü”
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce: “Eskişehir, 1920’li tarihlerden beri Cumhuriyet ile beraber aynı zamanda tuğlanın ve kiremitin de başkenti, sanayi ile sanatın birleştiği pişmiş toprağın, en önemli merkezlerinden bir tanesi olmuştur. Bu sempozyumun 17’ncisinin düzenleniyor olması çok önemli, bir o kadar önemli bir değeri daha var; Yazılıkaya ve Frig Vadisini anlatacak olması. Eskişehir, uzun yıllardır devam eden bu sempozyum sayesinde açık hava müzesine dönüştü. Bugüne kadar katılan 219 sanatçının 243 eseri şu anda Eskişehir’in sokaklarında, caddelerinde, galerilerinde sergileniyor. Eminim ki kolektif bir çalışmanın ürünü olacak, Eskişehir’imizin en önemli değerlerinden Frig’i, Yazılıkaya’yı ve elbette kadını, Kibele’yi simgeleyecek bu eser için şimdiden büyük bir heyecan duyduğumu belirtmek isterim. Şimdiden sanatçılarımızın ellerine sağlık. Özellikle Almanya’dan katılan sanatçımızın Frig, Kibele ve Yazılıkaya ile ilgili şiirsel anlatımına hayran kaldığımı da söylemek isterim. Bu sempozyumun hem Eskişehir’e hem de ülkemize katacağı büyük değerlerden emin birisi olarak Tepebaşı Belediye Başkanımız ve ağabeyimiz Ahmet Ataç’ı ve fedakâr, cefakâr çalışanlarını Eskişehir’e değer kattıkları için kutluyorum.” dedi.
“Tepebaşı’nın kültürel mirasının kalbi haline gelmiş önemli bir etkinlik”
CHP İl Başkanı Talat Yalaz: “Bugün 17’ncisini yaptığımız Pişmiş Toprak Sempozyumunu yani ilk olarak 25 yıl önce yapılmış. Daha sonra Ahmet Başkanımız bir dönem ara vermiş. Göreve gelir gelmez, kaldığı yerden yapmaya devam etmiş. Bu itibarla Frigler döneminde temeli atılmış, unutulmaya yüz tutmuş bir sanat dalı iken bugün ısrarla yapılarak tekrar Tepebaşı’nın kültürel mirasının kalbi haline gelmiş önemli bir etkinlik olan, önemli bir sempozyum olan 17. Pişmiş Toprak Sempozyumunun açılışında bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Bugün Eskişehir, bugün Tepebaşı bina yığınlarından oluşan, insan topluluklarından oluşan bir şehir değil. Aynı zamanda içinde yaşayan insanların sanatı doya doya yaşadıkları, mutlu, huzurlu, gururlu şekilde yaşamaya devam ettikleri bir şehirse işte vizyoner belediye başkanlarımızın ve bu tür etkinliklerin, sempozyumların bir sonucudur. Ben bu itibarla bu etkinliği ısrarla yapan ve yapmaya devam edecek olan Belediye Başkanımız Ahmet Ataç’a, ekibine ve sanatçılara teşekkür ediyorum. Özgür yarınlarda, mutlu geleceklerde daha nice pişmiş toprak sempozyumlarında buluşmak dileğiyle.” diye konuştu.
“Mustafa Kemal Atatürk’ü çok iyi anlamalı ve anlatmalıyız”
Açılışta konuşan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç: “Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramını ve 2 Eylül Eskişehir’in kurtuluş gününü kutluyorum. Mustafa Kemal Atatürk’e ne kadar minnet duysak, ne kadar hasretini çeksek azdır. O’nu ve silah arkadaşlarını minnetle anıyorum. Allah bir daha böyle şeyler göstermesin. Çünkü Mustafa Kemal’ler hep çıkmıyor. O nedenle Mustafa Kemal Atatürk’ü çok iyi anlamamız ve anlatmamız lazım.” dedi.
Başkan Ataç: Pişmiş toprak gerçekten bir vefa projesi oldu
Pişmiş Toprak Sempozyumu ile ilgili bilgilendirmelerde bulunan Başkan Ataç: “Bu 25 yıldır süre gelen bir çalışma” diyen Başkan Ataç Pişmiş Toprak Sempozyumunun ortaya çıkış hikayesini anlattı. Başkan Ataç, “2001 yılında bir sempozyum yapalım istedik. O zaman Bilgehan hocam ve rahmetli başkan yardımcımız Melih Savaş ile bir heykel sempozyumu yapalım istedik. Orada hangi maddeyi kullanalım derken birimizin aklına tuğla kiremitin şamotu geldi. Çünkü şamot Tepebaşı’nın en önemli özelliğiydi. 1926’da ilk kiremit Tepebaşı’nda yapılıyor. 1926’da Anadolu Avrupa Tuğla Fabrikası Anonim Şirketi İstanbul ve Eskişehir hissedarlarıyla kurulmuş. Ama uzun gitmemiş. 1927’de Eskişehir Marsilya Kiremiti ve Fabrika Tuğlası Limited Şirketini 5 ortakla kurmuşlar. Bu ortaklardan birisi de Sabri Kılıçoğlu. Bu çok değerli bir bilgi. Ondan sonra birçok fabrika kurulmuş. Son dönemlerde yapılan bu kolektif çalışmalar, Türkiye’de eşi benzeri olmayan çalışmalar. Örneğin kovidden dolayı yaptığımız Sağlık Anıtı. Kovidde sempozyumu yapamadık. Bilgehan ile konuştuk ve simgemiz olan baca şeklinde bir anıt yapmayı planladık. 57 sanatçıya online çağrıda bulunduk. Verilen ölçüdeki seramik parçalarına duygularını yansıtmalarını istedik. 450’ye yakın parça geldi. Resmi kayıtlardan aldığımız hekimlerin, diş hekimlerinin, eczacıların ve sağlık çalışanlarının isimlerini bir bir yazdık. Gelen 450’ye yakın parça ve yaklaşık 520 tuğlayı birleştirdik ve Sağlık Anıtı ortaya çıktı. Bugün dünyada o özellikte başka bir eser yok. İkinci kolektif çalışma ise Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel yapılan anıt oldu. Cumhuriyetin 100’üncü yılına özel olduğu için sadece Türk sanatçılarla çalıştık. Yaklaşık 25 sanatçı geldi. Her biri yaptığı parçalara kendi duygularını yansıttı. Bu çok önemli düşünceler ve bunu yapan sanatçıların iş birliğiyle oluşan çalışmalar. Şimdi Yazılıkaya’da aynı şekilde olacak. Sempozyumumuzun ilk yıllarında konserlerimizi Yazılıkaya’da veriyorduk. O hala hepimizin belleğinde. Ben inanıyorum yine müthiş bir eser çıkacak. Bu Eskişehir’imize yakışan önemli işlerden bir tanesi. Pişmiş toprak gerçekten bir vefa projesi oldu. 4’üncü sempozyumdan sonra her yıl kaybettiğimiz önemli isimlere ithaf ettik. Bu yıl da önemli isimlere ithaf ettik. Ben hepinize geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Nice nice güzel yıllarımız olsun. Eskişehirliler hep yanımızda oluyor. Sizlerin sayesinde bu güzellikleri yapıyoruz. Hepinize sevgiler saygılar.” ifadelerini kullandı.
Her yıl olduğu gibi yine birçok etkinliğe ev sahipliği yapacak olan sempozyum 12 Eylül’e kadar Vecihi Hürkuş Havacılık ve Teknoloji Parkı’nda devam edecek. Öte yandan Öte yandan el emeği ürünler satış noktaları, yemek yarışmaları, konserler, çocuk atölyeleri, rekreasyon etkinlikleri ve çocuk çamur atölyeleri de Eskişehirlilere sanat dolu günler yaşatacak.