Şener Şen Kültür Salonu’nda gerçekleşen buluşmada S Sports Spikeri Soner Sancak, beIN Sports Muhabiri Onur Çubukçu ve TRT Spor Muhabiri Cankat Koç; spor haberciliğinin güncel yapısını, mesleki deneyimlerini ve sektöre ilişkin değerlendirmelerini paylaşarak spor medyasına dair kapsamlı bir perspektif sundu.
Soner Sancak: “Spor spikerliği ciddi bir hazırlık ve disiplin gerektiriyor”
Spor spikerliği çoğu kişi için yalnızca maç anlatmak gibi görünse de ciddi bir hazırlık süreci gerektiriyor. Yayına çıkmadan önce hazırlık rutininiz nasıl ilerliyor?
Spor spikerliği dışarıdan yalnızca maç anlatmak gibi görünse de aslında yoğun bir hazırlık gerektiriyor. Önce yemeğimi yerim, ardından takımların esame listeleri ve kadroları gelir. Bildiğim takımlarsa işim daha kolay oluyor; bilmediğim takımları ise araştırıyorum. “Kimdir, nereden geliyor, tanıdığım oyuncu var mı?” gibi sorular üzerinden çalışıyorum. Sonrasında kendimle baş başa kalıp yayına odaklanıyorum.
S Sports’ta çalışmak spikerlik tarzınıza ya da spor algınıza nasıl bir etki yaptı?
Beni etkileyen asıl şey çalıştığım kurumdan çok, birlikte çalıştığım insanlar oldu. Yıllarca örnek aldığım isimlerle aynı ortamda olmak beni motive ediyor. Onların yanında olmak, “işimi düzgün yapayım” düşüncesiyle beni daha disiplinli kıldı.
İşinizin en zor ve en keyifli yanları neler?
İşimin en keyifli yanı, hobimi işe çevirmiş olmam. Sporu, rekabeti ve anlatmayı seviyorum. Bu nedenle kendimi şanslı hissediyorum. En zor yanı ise insanların rutinine ayak uyduramamak. Çevremdekilerle tatil ve izin zamanlarını denk getirmek zor.
Bu mesleğe başlamak isteyen birine tavsiyeniz ne olurdu?
Fedakâr olsunlar, gayret etsinler. Başarı bunlarla gelir.
Radyo A’da ve Anadolu Üniversitesi’nde edindiğiniz deneyimlerin size katkısı ne oldu?
Anadolu Üniversitesi, okuduğum bölümün ötesinde kişiliğimi de şekillendirdi. 17–18 yaşında gelip burada büyüdüm. Kendimi keşfettiğim için çok şanslıyım. Bir şansım daha olsa yine Anadolu Üniversitesi’nde okurdum. Radyo A ise bana profesyonellik kattı. Burada kimse “bunu bilmiyorsun” demez; çünkü profesyonel bir ekip içinde profesyonel eğitim verilir.
beIN Sports Muhabiri Onur Çubukçu: “Mesleğe beIN Sports’ta başladım; Radyo A’nın pratiği beni öne taşıdı”
Spor muhabirliğine başlama süreciniz nasıl gelişti?
Mesleğe başlamam, Anadolu Üniversitesi ile beIN Sports’un yaptığı beIN Akademi iş birliği sayesinde oldu. Akademide sunuculuk ve spikerlik eğitimleri aldık. Eğitimlerin ardından başarılı bulunanlar staja çağrıldı. Ben de şanslı öğrencilerden biriydim. İki aylık stajın ardından muhabir kadrosuna alındım ve o günden beri beIN Sports’ta çalışıyorum.
Yeni medya ve dijital platformların spor haberciliğine etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Dijital kanallar ile konvansiyonel kanallar arasında ciddi dinamik farkları var. Televizyon kanalları her takıma ve her branşa yer vermek zorundadır; dijitalde böyle bir zorunluluk yok. Dijital yayıncılar zaman zaman Anadolu’daki birçok takımı görmezden gelebiliyor. Şimdilik iki taraf arasında böyle bir ayrım görüyoruz.
İşinizin en zor ve en keyifli yönleri neler?
İşimin en keyifli yanı, yıllar önce beni kimse tanımazken bugün stat çevresinde insanların beni fark etmesi. Kaş göz işaretleriyle birbirlerine beni göstermeleri çok mutlu ediyor. En zor yanı ise sıfır hata zorunluluğu ve yüksek stres.
Öğrencilere hangi becerileri geliştirmelerini önerirsiniz?
Mutlaka yabancı dil bilmeleri gerekir; bu sizi iki değil üç adım öne taşır. Radyo A ve üniversitenin medya birimlerinde aktif çalışmak da büyük avantajdır. Burada kazanılan pratik, profesyonel hayatta değerini gösterir.
Radyo A’da edindiğiniz pratik deneyim size hangi avantajları sağladı?
Radyo A sayesinde kamera karşısına geçtiğimde hiç zorlanmadım. Burada edindiğim pratik, profesyonel hayatta büyük kolaylık sağladı.
TRT Spor Muhabiri Cankat Koç: “Radyo A’da edindiğim refleksler sahada sıfırdan başlamamı engelledi”
Sinema ve Televizyon Bölümü’nden spor muhabirliğine geçerken hangi refleksleri hızla edinmeniz gerekti?
Sinema ve Televizyon Bölümü’nde edindiğim bilgiler ile Radyo A’daki yayın tecrübelerim sahada çok etkili oldu. Orada öğrendiğim yayın refleksleri sayesinde sektöre sıfırdan başlamadım.
Saha haberciliğinde bilgi akışını doğrularken hangi yöntemleri kullanıyorsunuz?
En çok X’i (Twitter) kullanıyorum çünkü farklı muhabirlerden gelen bilgileri aynı anda görmek çok değerli. Bunun yanı sıra kulüp yetkilileri, yöneticiler, muhabir arkadaşlar ve menajerler de teyit noktalarını oluşturuyor. Bir televizyon muhabiri olarak haberi önce kurumumdaki muhabirlerle, ardından sosyal medya ile teyit ederim.
İşinizin en zor ve en keyifli yönleri neler?
Zorluğundan şikâyet etmiyorum ancak bizim meslekte mesai kavramı ya da “hafta sonu” yok. En keyifli yanı ise küçüklükten beri hobim olan sporun işim hâline gelmesi.
Genç gazetecilerin mutlaka sahip olması gereken beceriler sizce nelerdir?
Düzgün ve akıcı Türkçe, yabancı dil ve güçlü bir network çok önemli. Diplomanın tek başına yeterli olmadığı bir dönemdeyiz. Stajlar ve kurulan bağlantılar mesleğe girişte belirleyici.
Anadolu Üniversitesi öğrencileri büyük bir avantaja sahip; medya merkezleri ve açıköğretimin çekim gücü sayesinde İstanbul’daki birçok staj imkânı burada da mevcut.
Radyo A’da edindiğiniz tecrübe size nasıl katkı sağladı?
Radyo A’daki yayın tecrübesi benim için çok kıymetliydi. Mikrofonu ilk kez orada elime aldım, ilk canlı yayınımı orada yaptım. Diksiyon, telaffuz ve düzgün Türkçe eğitimleri profesyonel hayatta büyük avantaj yarattı. Yayıncılık düşünenler için Anadolu Üniversitesi’nin büyük fırsatlar sunduğunu özellikle belirtmek isterim.
Soner Sancak, Onur Çubukçu ve Cankat Koç; spor medyasının üç farklı alanında edindikleri deneyimleri, karşılaştıkları zorlukları ve genç iletişimcilere yönelik tavsiyelerini samimi bir şekilde paylaştı. Her biri, mesleğin tutku, disiplin ve sürekli gelişim gerektirdiğini vurgularken; Radyo A ve Anadolu Üniversitesi’nde kazandıkları deneyimlerin kariyerlerine nasıl yön verdiğini bir kez daha hatırlatarak hem spor medyasına adım atmak isteyen gençlere güçlü bir rehberlik sundu hem de mesleğin perde arkasına ışık tuttu.
