Eskişehir Baro Başkanı Barış Günaydın düzenlediği basın toplantısında şu ifadeleri kullandı; “Yargı paketlerine artık alıştık. Birçok kanunda değişiklik yapan bu paketler, çoğu zaman yamalı bohçayı andıran düzenlemeler hâline geliyor. Oysa ihtiyaç duyulan; tümüyle ele alınmış, gerçek ihtiyaca göre hazırlanmış kapsamlı hukuki düzenlemelerdir. Bununla birlikte, elzem görülen bazı konular açısından bakıldığında, özellikle Anayasa Mahkemesi kararlarının iptali sonrası doğan boşlukların giderilmesine yönelik yasal düzenleme zorunluluğu bulunuyordu. Avukatlık Kanunu’ndaki disiplin hükümlerine ilişkin yapılması planlanan düzenleme de uzun süredir ihtiyaç duyulan bir değişiklik olduğu için olumlu değerlendirilebilir. Yargı paketi şu an Adalet Komisyonu’ndan geçti ve Meclis’te görüşülmesi bekleniyor. Bu süreçte kaygı duyduğumuz noktalardan biri, olası kastla ilgili yapılabilecek bir düzenlemenin af niteliğinde sonuçlar doğurma ihtimali. Ülkemizde yaşanan depremde çok ciddi can kayıpları oldu. Temennimiz böyle bir felaketin bir daha yaşanmaması; ancak sorumluların cezasızlıkla karşı karşıya kalmasına yol açabilecek düzenlemeler endişe verici. Bu yönde bir anlayışın ortaya çıkmamasını umuyorum. Yargı Reformu Stratejisi kapsamında Adalet Bakanlığı’ndan beklentimiz; adalete erişim, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti ilkelerinin gereğini karşılayan düzenlemelerin tam anlamıyla hayata geçirilmesiydi. Ancak bunların henüz yeterli ölçüde hayata geçmiş olduğunu söylemek mümkün değil. Şehir Hastanesi’yle ilgili gözaltına alınan doktorlar konusunda şu an yalnızca başsavcılığın açıklaması üzerinden bilgi sahibiyiz. Hekimler, siviller ve cezaevinde bulunan bazı kişilerin de bu kapsama dahil edildiği belirtiliyor. Masumiyet karinesinin altını çizmek gerekiyor. Etik ilkeler üzerine kurulu bir meslek olan hekimlikte böyle bir konunun gündeme gelmesi üzücü olsa da suçlu olanların en ağır biçimde cezalandırılması gerekir. Bununla birlikte her hekimin bu şekilde suçlanmasının doğru olmadığını düşünüyorum. Süreçte gizlilik kararı bulunan hususlar var. Yargılamanın hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yürütülmesi gerektiğini ve baro olarak süreci takip ettiğimizi ifade etmek isterim. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde sürdürülen bütçe görüşmelerinin Adalet Bakanlığı ayağı, avukatlar açısından önemli beklentilere sahip. Adli yardım ve CMK ödeneklerinin uzun süredir çok düşük olduğunu söylüyoruz. Avukatlık hizmeti bir meslek faaliyetidir ve CMK ücretlerinin Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanmasına rağmen, yayımlanan asgari ücret tarifesinin çok altında kalması kabul edilebilir bir durum değildir. Bu nedenle yeni yıl CMK ücretlerinin en azından asgari tarifeye yaklaştırılması gerektiğini düşünüyoruz. Aradaki fark çok büyüktür ve bu durumun düzeltilmesi en temel beklentimizdir.
Ülkemizde şiddet hayatın birçok alanında karşımıza çıkıyor. Aile içinde, iş yerinde, sokakta, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet olaylarında artış görülüyor. Benzer şekilde hekimlere ve avukatlara yönelik şiddet de ciddi bir sorun. Şiddet olgusunun toplumsal bir bunalımın sonucu olarak ortaya çıktığını düşünüyorum. Nedenleri doğru analiz edilmeden çözüme ulaşmak mümkün değil. Bu konuda en büyük sorumluluk devlet kurumlarına düşüyor. Biz de Eskişehir Barosu olarak Avukat Hakları Merkezimiz aracılığıyla, meslektaşlarımızın yaşadığı sorunlara doğrudan müdahale etmek ve gerekli desteği sağlamak için çaba gösteriyoruz.
Ekrem İmamoğlu’nu insan hakları çerçevesinde ziyaret ettim. Bu ziyaret sırasında meslektaşımız Avukat Mehmet Pehlivan’ı da gördüm. Baro olarak hukuka verdiğimiz önem nedeniyle, bireysel bir ziyaret olsa da Baro Başkanı sıfatıyla ayrı bir anlam taşıdığını düşünüyorum. Hukuksuzlukların arttığı bir yapı içinde, yargının siyasallaştığı ve hukukun bir araç hâline getirildiği bir dönemden geçiyoruz. İddianamede ismi geçmeyen birçok kişinin tutuklu olması ve buna rağmen iddianamede yer verilmemesi oldukça dikkat çekici ve sorunludur. Nereden bakılırsa bakılsın, elde kalan tablo kaygı vericidir."
