Merhaba değerli dostlar. Bu sefer bizim nesil için yazacağım. Üç beş yaş fark olsa da bizim nesil işte. 80’li yıllarda çocukluk, 90’lı yıllarda gençlik yıllarını yaşayanlar için.

İşin şakası elliyi de devirdik.

Evet, yolun sonuna ışık hızıyla gidiyor olsak da daha genç olduğumuzu önemle hatırlatmak isterim.

Çocukluğumuzda hepimize sormuşlardır. ‘’Büyüyünce ne olacaksın?’’ diye. Herkes ya gönlündeki ya da zoraki olacakları meslekleri söylemiştir.

Yıllar geçmiş, yaş ilerlemiş, hayatını yöneteceğin mesleğini ya da hayatın seni yönettiği mesleğini yapmaya başlamışsındır.

Bizim nesil 1980 darbesini gördü. Belki de birçoğumuz Kıbrıs çıkarmasını bile hatırlar. Darbeden sonra yapılan seçimler ve seçimlerin ekonomiye ve de eğitime getirdiği değişim bizim neslin seçimini çok başka etkiledi. Hızlı gelişen teknoloji, dünyanın küreselleşmesi, hayatı bambaşka bir yöne çevirdi. Yeni meslekler ve kariyer planları şekillendi.

Bu değişimin içinde değişmeyen tek şey, toplumun bu değişimi aynı hızda kabul etmemesi oldu bence. Bizler gerçekten geçiş döneminin yarattığı bir nesiliz. Geleneksel yapıya sadık ama yeniliklere açığız. Her türlü yeniliği, topluma fayda sağlayacak her türlü bilimsel kaynağı kabul ederek hayatımıza olumlu katkılar sağlayabiliriz.

Çünkü biz öyle yetiştik.

AMA!

Bizler bu geleneksel yapıya aykırı hiçbir ahlaksızlığı kabul etmiyoruz.

Ülkemizin bölünmez bütünlüğünü tehlikeye sokan sözde barış adı altında hiçbir değişimi kabul etmiyoruz.

Vatanına ve milletine gönülden bağlı olmayan, ‘’Ne Mutlu Türküm’’ diyemeyen hiçbir kimseyi yönetici olarak kabul etmiyoruz.

Hayatının bir noktasında dahi şüphe ya da şaibe olan hiçbir kimseyi devletimizin hiçbir kademesinde görmek istemiyoruz.

Atalarımızın kanıyla sulanmış bu toprakların sebebi ne olursa olsun satılmasını istemiyoruz.

Atatürk’ün kurduğu hiçbir şeyin satılmasını ya da değiştirilmesini istemiyoruz.

Kalbinde Atatürk sevgisi zihninde Atatürk ilkeleri olmayan hiçbir kimseyi siyasi arenada görmek istemiyoruz.