Eskişehir’de ve Türkiye’de hayata geçirdiği projelerle büyük beğeni toplayan Mimar Afşin Aykanat, Haberes Dergisi’nin 43'üncü sayısına konuk oldu.

Ared Yapı inşaat’ın sahibi olan başarılı Mimar Afşin Aykanat, Haberes Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aydıner ile mimarlık üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.  Mimar Afşin Aykanat; “Mimarlık, sadece teknik bilgiye değil, aynı zamanda kişisel özelliklere de dayalı bir sanat ve meslek kombinasyonudur. Bu nedenle, bir mimarın tutkulu, disiplinli ve öğrenmeye açık bir karaktere sahip olması, hem kendi gelişimi hem de mesleki başarısı için kritik öneme sahiptir" dedi. Mesleğinizin zorlukları ve güzelliklerine değinecek olursak bu konuda neler söylemek istersiniz?

Mimarlık, insanlığın en eski ve en önemli mesleklerinden biridir. İnsanların yaşam alanlarını, çalışma alanlarını ve sosyal alanlarını tasarlamak ve inşa etmek, mimarların görevidir. Mimarlığın hem zorlukları hem de güzellikleri vardır. Projelerin yasal ve bürokratik, planlama, tasarım ve uygulama gibi çok aşamalı süreçleriyle birlikte müşteri iletişimi ve memnuniyetini eş zamanlı olarak sağlamak kimi zaman zorlayıcı olabilmektedir. Bu işin diğer bir zorluğu ise, mali zorluklardır. Mimari yapılar, genellikle çok büyük yatırım gerektiren projelerdir. Bu durum, mimarların projenin maliyetini hesaplama ve projeyi bu maliyete göre tasarlama becerisi gerektirir. Güzelliklerine değinecek olursak. Kente ve kullanıcısına kaliteli yaşam alanları sunmak, hayal gücünü kullanarak yeni ve özgün tasarımlar ortaya koyabilmek, tasarımlarla kendini ifade edebilmek ve bir ekiple birlikte disiplinler arası bir işi/projeyi başarılı bir şekilde tamamlamak insanların yaşadıkları ortamdan mutlu olmaları ve bu konuda geri dönüşler almak her zaman keyif verici olmuştur.

Mimarlık mesleği ve kişinin karakteri konusuna nasıl bakıyorsunuz, sizce meslekte başarı için yetenek ve bilgiden bağımsız olarak bir mimar için olmazsa olmaz özellikler nelerdir?

Bir projenin mimarının karakterinin projenin kalitesine ve hızına etkisi büyüktür. Yetenek ve özellikle bilgi birikimi elbette her zaman büyük önem taşır ama proje sürecinde detaylara duyarlılık ve dikkat seviyesi, problemleri çözebilme şekli ve hızıyla birlikte disiplinli bir çalışma oldukça önemlidir. Bunların dışında tasarım kolay kolay ortaya çıkmaz. Emek ister. Emek süreç ister. Bu işte başarılı olmak için sabır gerekli.  Empati yeteneği, analiz yeteneği hepsi olması gereken bileşenlerdir. Sakin kalmak, serinkanlı olabilmek, paniğe kapılmadan şantiye krizlerini yönetebilmek çok önemlidir.  Diğer yandan, mimarlık mesleği, işbirliği, iletişim ve takım çalışması gibi sosyal becerileri de gerektirir. Bu nedenle, bir mimarın etkili iletişim kurma yeteneği, projelerdeki ortak vizyonu paylaşma kabiliyeti ve ekip içinde uyumlu bir şekilde çalışabilmesi, karakter özelliklerinin mesleki başarıya önemli bir katkıda bulunduğunu gösterir. Mimarlık, sadece teknik bilgiye değil, aynı zamanda kişisel özelliklere de dayalı bir sanat ve meslek kombinasyonudur. Bu nedenle, bir mimarın tutkulu, disiplinli ve öğrenmeye açık bir karaktere sahip olması, hem kendi gelişimi hem de mesleki başarısı için kritik öneme sahiptir."

Proje sürecinde en çok keyif aldığınız an veya anlar hangileridir?

Proje sürecinin başlangıcında, projenin genel konseptini ve yönünü belirlemek için çalışırız. Boş bir sayfa veya bir problem karşısında düşüncelerin şekillenmeye başlaması benim için oldukça heyecan vericidir. Fikirlerin birbirine entegre edilmesi, ilham kaynaklarının keşfi ve tasarım dilinin oluşturulması sürecindeki bu adımlar, mimarlık pratiğinde bir projenin kimliğini belirlemenin temelini oluşturur. Bu, bir projenin en yaratıcı ve heyecan verici aşamalarından biridir, Çünkü projenin nasıl görüneceğini ve hissedileceğini hayal etmeye başlarız.

Proje sürecindeki zorlukların üstesinden gelme ve çözüm bulma aşamaları da ayrıca beni motive eder. Sorunları çözme sürecinde ortaya çıkan yaratıcı çözümler, projenin sürdürülebilirliğini ve estetik değerini artırmak adına büyük bir tatmin sağlar. Sonuç olarak, projenin tamamlanması ve gerçekleşmesiyle birlikte, mimari bir eserin fiziksel olarak var olması, hem benim hem de ekibin emeğinin somut bir şekilde görülmesi açısından büyük bir memnuniyet kaynağıdır.  Bir projenin hayata geçmesini, tasarımlarının gerçek dünyada nasıl göründüğünü ve insanlara nasıl fayda sağladığını görmek, projeye harcanan tüm çabaların karşılığını verir.

Türkiye’de mimarlığa bakış nasıl? Avrupa ile karşılaştırır mısınız?

Türkiye'de mimarlığın geleceği parlak görünüyor. Türk mimarlar, uluslararası alanda giderek daha fazla tanınmaya başlıyorlar. Türk mimarisi, yeni ve yaratıcı fikirlerle küresel mimari sahneye katkıda bulunmaya devam ediyor. Avrupa ile karşılaştırıldığında, Avrupa'da, mimarlık genellikle daha modern ve deneysel olarak görülür. Türkiye'de ise, mimarlık genellikle daha geleneksel ve tarihi unsurlara dayanır. Ancak, Türkiye'de de modern mimariye ilgi artmaktadır. Türk mimarlar, uluslararası alanda giderek daha fazla tanınmaya başlıyorlar. Türk mimarisi, yeni ve yaratıcı fikirlerle küresel mimari sahneye katkıda bulunmaya devam ediyor. Farklı ülkeler arasında belirgin mimari farklılıklar olsa da genel olarak sade ve şık tasarımlar ön plandadır. Avrupa mimarları, teknolojiye ve modern yaşam tarzlarına uygun çözümler üretmeye odaklanırlar. Her iki bölgede de mimarlar, sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve kullanıcı ihtiyaçlarına duyarlılık gibi evrensel konulara odaklanarak geleceğe yönelik projeler geliştirmek isterler. Türkiye ve Avrupa'da mimarlık, farklı tarihî ve kültürel bağlamlardan beslenen, ancak aynı zamanda evrensel ilkeleri benimseyen dinamik bir süreç olarak karşımıza çıkar.

Hayırsever iş insanı Avni Ongurlar’ın Eskişehir’e kazandıracağı, ortaokul ve kongre merkezinin mimarı ve firma olarak da yüklenicisisiniz. Bu projeler hakkında bilgi verir misiniz?

Hacı Hatice Ongurlar Projesi Eskişehir İlinin gelişmekte olan yerleşim bölgelerinden biri olan Sümer mahallesinde yer alan 32 derslikli bir ortaokul projesidir. Bu alanda Tasarlanan Hacı Hatice Ongurlar Ortaokulu Projesi öğrencilerin eğitim ihtiyacını karşılamayı onlara modern ve işlevsel öğrenme ortamı sunmayı hedeflemektedir. Yapı 4 kattan oluşmaktadır. Okulumuzun mimarisi çevresiyle uyumlu ve önümüzdeki uzun yıllar boyunca kullanılacak şekilde tasarlanmıştır.

Kongre merkezimizin ismi Hacı Bahri Ongurlar Kongre merkezidir. Eskişehir’in Sümer mahallesinde bulunmaktadır. Projede yer alan 600 kişilik kongre salonu yapının temel kimliğini oluşturmaktadır. Çevrenin artan kültürel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kongre salonun etrafında sergi alanları, toplantı odaları, atölyeler ve kafe planlanmıştır. Bu düzenleme kongre salonun kullanılmadığı süreçlerde bile yapının kültürel bir merkez olarak kullanılmasını hedeflemiştir.

Eskişehir’de hayata geçirdiğiniz ve sizin için çok özel olan projeler neler?

Eskişehir’de hayata geçirdiğim benim için çok özel olan projeler;

Eskişehir Adliye Binası

Natura Evleri

Gülay Kanatlı Ortaokulu

Türkiye’de mimar ve firma olarak yaptığınız en güzel proje hangisidir? Gerçekleştiremediğiniz bir hayaliniz var mı?

Deniz Sarayı Projesi

Firma olarak Altınyurt binası

Gerçekleştiremediğim bir hayalim değil de gerçekleştirmeyi hedeflediğim hayallerim var,

Kariyerini şekillendirme aşamasında olan genç mimar ve mimar adaylarına neler söylemek istersiniz?

İyi bir mimar her şeyden önce iyi bir gözlemci olmalıdır. Çevresini inceleyen, sorgulayan, yorumlayan ve aynı zamanda ölçek algısı güçlü bir birey olmalıdır. Mekânları hayal edebilecek 3 boyutlu geometri bilgisini ve hassasiyetini benimsemelidir. Çizime, tasarıma ve yaratıcı olmaya yatkınlığı ise elbette mimarlığın temel esasları arasında yer almaktadır. Ayrıca, iletişim gücünün yüksek olması ve uyumlu bir karaktere sahip olması, farklı insanlarla iş birliği yapabilmesi her zaman kendisine avantaj sağlayacaktır. Tüm bunların yanı sıra, hemen hemen tüm meslek dallarında olduğu gibi gündemi takip etmek, kendini hiç durmadan geliştirmeye açık olmak çok önemlidir. Sanata ve sosyal bilimlere ilgili duymak ise kendisi ve mesleği adına her zaman artı bir değerdir.