Rektör Adıgüzel, 1958 yılında kurulan Anadolu Üniversitesi'nin Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biri olduğunu belirterek, "Açıköğretim Sistemi olarak da dünyanın en güçlü üçüncü büyük üniversitesi. Bir milyondan fazla öğrencisiyle dünyanın giga üniversitesi olarak addedilen milyonluk üniversitelerinden bir tanesi ve 1982 yılından bu yana açık ve uzaktan eğitim veren, çok güçlü bir eğitim-öğretim altyapısı olan bir üniversite. Bu kadar güçlü bir üniversitenin sadece örgün eğitimle değil, açık ve uzaktan eğitimle de Türkiye'ye ve şu anda olduğu gibi dünyanın elliden fazla ülkesinde eğitim yapabilen, sınav yapabilen, bir global kampüs oluşturan bir üniversiteye dönüşmesi boşuna değil. Anadolu Üniversitesi'nin 20 binin üzerinde yüz-yüze eğitim verdiği Yunus Emre Kampüsü'de öğrencileri var. Bizim çok güçlü bir eğitim-öğretim kadromuz var. Bu kadromuzla elbette ki kampüsümüze gelen, yüz yüze eğitim verdiğimiz öğrencilerimize dünya çapında bir eğitim veriyoruz. Ancak eğitim artık dört duvar arasına sığmayacak kadar aktif olarak verilmesi gereken bir sistem. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz, 1982 demek, 43 yıldır biz açık öğretim sistemi üzerinden, hayat boyu öğrenme kapsamında, aynı zamanda sadece kampüsümüzde değil, Türkiye'de ve dünyada milyonlarca gence ışık ve umut olduk ve bundan sonra da olmaya devam edeceğiz" dedi.
Türkiye'nin en güçlü, en büyük üniversitesi olarak her zaman Azerbaycan'ın yanında olduklarını belirten Adıgüzel, "Yani bu fotoğraf sadece bir mezuniyet töreni fotoğrafı değil, Türkiye ile Azerbaycan'ın, Anadolu Üniversitesi ile Bakü'deki siz değerli dostlarımızın her zaman birlikte ve bir olacağının bir fotoğrafı olarak buradayız. Bundan sonra da en güçlü şekilde Bakü'de, Azerbaycan'da ve bütün Türk dünyasında ve bütün dünyada Anadolu Üniversitesi olarak olacağımızı ifade etmek üzere burada bulunuyoruz. Bundan sonra da sizlerle en güçlü bir şekilde bağlarımızı sürdürmek istiyoruz. Mezun olduktan sonra da yine Anadolu Üniversitesi ile olan ilişkinizi sürdürmenizi bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"Türk Dil ve Kültürü Programı"
Anadolu Üniversitesi'nin bu yıl yeni bir program başlattığını duyuran Adıgüzel, "Sizin vasıtanızla bunu da ifade etmek istiyorum. Türk Dil ve Kültürü Programı. Bir yıl Türkçe hazırlık ve sonrasında Türk dili ve kültürünü öğrenebileceğimiz iki yıllık bir ön lisans programı. Hazırlık programı sonrasında hazırlığı başarı ile geçen arkadaşlarımız açık öğretim üzerindeki 50 farklı programdan herhangi birine de devam edebilirler. Veyahut da Türkiye'de okumak isterlerse örgün eğitimindeki herhangi bir yere Türkçe Öğrenme Merkezi'nde (TÖMER) okuma gereği duymadan bu belge ile birlikte devam etme imkanları da olabilir. Çünkü biz TÖMER üzerinden yaptığımız dört beceriyi ölçen, okuma, dinleme, anlama, yazma bütün becerileri ölçen bir eğitim sistemi ile öğrencilerimizi hazırlıktan mezun etmek istiyoruz" dedi.
Bunun sadece Türkiye dışındakiler için geçerli bir program olduğunu belirten Adıgüzel, "Önceliğimiz de zaten Türkiye dışındaki Türklerin Türkiye ile olan gönül bağlarını gerçek bir eğitim bağıyla, bir gönül bağıyla daha ileriye taşımak ve kulaktan duyarak öğrendiğimiz Türkçeyi akademik bir Türkçeye dönüştürmek, akademik bir çiftliğe ulaştırmak. Böyle bir niyetimiz var. Sizlerin Türkçesi, Türkiye Türkçesi'ne en yakın Türkçe, zaten Azerbaycan Türkçesidir. Avrupa'da bizim 5 milyondan fazla Türkiye'den giden Türk kökenli insanlar var. Ama bunların 3'üncü ve 4'üncü kuşak evlatları artık maalesef Türkçeyi çok zor, çok zayıf konuşuyorlar. Birçoğu Türkçe bilmiyor bu çocukların, bu gençlerin. Onların üniversite eğitim sistemine erişmeleri de çok zor. Dolayısıyla açtığımız bu program, Türk Dil ve Kültür programı bir taraftan Türkiye'nin dışında yaşayan Türklere Anadolu Türkçesini, Türkiye Türkçesini en etkin ve güzel bir şekilde öğretmenin yanında, üniversite sistemine erişemeyen, bir anlamda bulundukları ülkede 3'üncü kuşak olsa dahi, o ülkenin vatandaşı olsa dahi, göçmen olmanın dezavantajını yaşayan çocukları üniversite sistemine taşımak gibi bir misyonu var bu programın aynı zamanda" diye konuştu.
Öte yandan, dünyanın her tarafında, neresine gidilirse gidilsin, Türkçe konuşmaya çalışan ve öğrenmek için fırsat kollayan birçok gencin olduğunu belirten Adıgüzel, "Bunlar Türk dizilerinin bütün dünyadaki etkisi. Dünyada Türkçeye bu kadar büyük bir ilgi varken, bunu akademik bir çıktıya dönüştürmek mümkün olur mu, buna bakıyoruz ve bu sene Anadolu Üniversitesi olarak açtığımız bu program, dünyanın her yerindeki Türkiye'ye, Türklere ve Türkçeye olan ilgiyi odak haline getiriyor. Anadolu'nun kalbindeki Eskişehir'den yaptığımız bu değerli eğitim sistemiyle, Anadolu'yu önce Türkçe ile sonra da Türk dili ve kültürü ile Türkiye'yi bütün dünyaya, bütün kültürlere, bütün ülkelere açmış bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.
"Dünyanın neresinde bir Maarif Vakfı varsa, Anadolu Üniversitesi'nin bir bağlantı noktasıdır"
Maarif Vakfı'nın Anadolu Üniversitesi'nin en büyük paydaşlarından bir tanesi olduğunu belirten Adıgüzel, "Yaptığımız protokollerle dünyanın neresinde bir Maarif Vakfı varsa aynı zamanda bu Anadolu Üniversitesi'nin bir bağlantı noktasıdır. Bütün öğrencilerimiz Anadolu Üniversitesi ile ilgili soracakları her şeyi Maarif Vakfı'ndan gidip öğrenebilecekler. Aynı zamanda Maarif Vakfı'nın bütün okulları bizim doğal sınav merkezlerimiz, bunu da ifade etmiş olalım. Diğer taraftan Yunus Emre Enstitüleri, Yurtdışı Türkler Başkanlığı bunlar da yine bizim partnerlik yaptığımız, protokol imzaladığımız ve dünyanın her yerine işbirliği yaptığımız kurumlar arasında yer alıyor. Yani bir devlet üniversitesi olarak devletin bütün kurumlarını Türkiye'nin dışında ortak ve birlikte Türkiye'nin amaçları, hedefleri doğrultusunda nasıl güç birliği yaparak, nasıl bir sinerjiye dönüştürüp kullanabiliriz bu amaçla birlikte çalışmaya devam ediyoruz. Bundan sonra da elimizden geldiği kadar yine Türkiye'nin idealleri doğrultusunda Türkiye'nin eğitim sistemine dahil ettiğimiz yüz binlerce belki milyonlara ulaşacak gençleri önce kendi ülkelerine sonra bütün dünyaya katkı sağacak gençler olarak yetiştirme amacında olmaya devam edeceğiz" dedi.
Akgün: "Dijital dünyada dijital bir yöntemle pedagojik eğitim yapıyorsunuz"
Artık bilgi çağında yaşandığını ve 19'uncu yüzyılda ihtiyaç duyulan bugünkü geleneksel okul sistemi döneminin sonuna geldiklerini belirten Birol Akgün, "Biz X kuşağındayız. Belki en son kitaplı eğitim yapanlar bizleriz ama sizler artık sayın hocamızın da çok güzel ifade ettiği dijital dünyada dijital bir yöntemle pedagojik eğitim yapıyorsunuz. Bunun Türkiye'deki öncüsü Anadolu Üniversitesi oldu. Ben kendilerini hem tebrik ediyorum ve teşekkür ediyorum. Bizim gençlik yıllarımızda da vardı televizyonlarda ama şimdi bambaşka bir boyuta taşındı. Aslında bütün dünyada bu anlamda dijital eğitim ve öğretim geleceğin eğitim şekli olacak" ifadelerini kullandı.
Türkiye ve Azerbaycan kardeşliğine de değinen Akgün, "Bunu 1920'li yıllarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün o 'Azerbaycan bizim kardeşimizdir. Kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir' ifadesini, Umummilli Lider Haydar Aliyev'in 'bir millet iki devlet' şeklinde formüle ettiği o anlayışı biz her sahada görüyoruz. Yani 1920'lerde kardeş kömekliğini de gördük. Karabağ'da da gördük. Maraş depreminde de gördük. Dün akşam atılan imzalarla bir geleceğin barış geleceğini perspektifini görmek en çok bizi duygulandırdı. En çok bizi onurlandırdı. Çünkü savaşmak kadar zafer elde etmek kadar bunu hukuki zemine taşımak ve barışı kalıcı kılmak bölgenin geleceği anlamında dünyanın geleceği anlamında hepimizi gururlandırdı. Bundan sonraki dönemde inşallah karayoluyla biz doğrudan Anadolu'dan Bakü'ye gidip geleceğiz. Bunların hayalini kuruyoruz. Bunların özlemini duyuyoruz" dedi.
Türkiye'de bugün okuyan 50 bin civarında Azerbaycan vatandaşı olduğunu belirten Akgün, "Türkiye'nin 207 farklı üniversitesinde okuyorlar. Bu tersine doğru. Azerbaycan'da da okuyan 5 bin civarında Türkiye vatandaşı olan kardeşlerimiz var. Dolayısıyla Türkiye ve Azerbaycan arasındaki diplomatik münasebetler, siyasi münasebetler, eğitim enerji ve ekonomi alanındaki münasebetler zaten fevkalade iyi ama bana sorarsanız en iyi olanlardan birisi eğitim. Sizler bunun ürünüsünüz. Sizler bu imkanı bu fırsatı kullanarak kendinizi yetiştirme imkanı bulmuşsunuz. Bundan sonra da lütfen bu imkanları kullanmaya devam edin. Bu eğitim kıymetli, bu diploma kıymetli, mezun olduğunuz okul kıymetli. Eğitime yatırım yapmaya ve çağdaş gelişmelerin kendisine ayak uydurmaya devam edin. Dolayısıyla bütün bunları bir de düşündüğümüz zaman aldığınız diplomadan gurur duyabilirsiniz" diye konuştu.
Mezuniyet programı, diploma takdimi ve kep atma töreniyle sona erdi.