Tembelliğin Destanı OBLOMOV

‘İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.(s.286)

***

Gonçarov’un ‘Oblomov’unu okudum ama kitap bitti demeye dilim varmıyor.

Okuduktan sonra ‘oblomovluk ölmez’ duygusuyla sarındığımı, kendi çevremden ve yaşantımdan özdeşliklerle donandığımı fark ettim.

İnsan kitabı okurken Oblomov’un oblomovluğuna hiddetle ‘pes doğrusu’ deme ihtiyacı duysa da, sonuna kadar, hatta sonrasında da aynı kişilere eşlik etmekten kendini alamıyor.

Oblomov, sıradan bir kahraman değil, hayatımızda bulunan ya da bulunabilecek karakterlerin simgesidir.

İnsan, bu kitaptan sonra ‘tembellik, miskinlik, eylemsizlik, atalet vb’ insana mahsus davranışları anlatan kavramları rafa kaldırıp yerlerine ‘oblomovluk’u kullanmaya; aynı çevrede yaşadığı Oblomov’ları görmeye başlıyor.

***

Emrinde üç yüz köylü olan aile çiftliğini kâhyasının yönetimine bırakarak şehre yerleşen bir Rus burjuvası olan Oblomov, aldığı eğitimlerden sonra girdiği devlet memurluğundan da istifa ederek sadece köyden gelen parayla yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır.

Ne iş yapar derseniz…

Oblomov yatar, yemek yer ve düşünür. Düşünürken çok yorulur, tekrar yatar. Tembel, miskin bir hayat sürdürmektedir. Kitaplar sayfalarının açılmasını, evin her tarafını kaplayan toz onun dışarı çıkmasını beklemektedir. Ama o gün bir türlü gelmez.

Oblomov sorununun farkındadır. O eğitimli, akıllı, kültürlü zeki ama birikimini boşa harcayan bir insandır. Uzanmak yatmak onun için bir zorunluluk, bir ihtiyaç, bir zevktir; bu onun doğal halidir. Çözümü de bilir, planlar da yapar. Sorun bu planların bir türlü bitmemesi, harekete bir türlü geçmemesidir.

Kendisine yardımcı olmaya çalışan Olga ile tanışıp âşık olunca biraz kıpırdansa da, oblomovluk nedeniyle ilişkisini sürdüremez. Yine yatma ve düşünme günlerine geri döner.

İnsana saç baş yolduran bu karakterin; dürüstlüğü, temiz kalpliliği ve Olga’yla yaşadığı aşk dalgalanmaları da romana ayrı bir hava katmıştır.

Çevresinde dostları olduğu gibi, dost kılığına girip onu dolandıran, ondan yararlanmaya çalışan da çoktur.

Bir de zor durumlarda onun yanında yer alan, çalışkanlığı ile öne çıkan çocukluk arkadaşı vardır.

***

Kitap, tarım ve köylü yaşamına sahip Rusya’da kapitalizmin etkisiyle yaşanan değişim ve dönüşüm zamanına denk geldiğinden çok okunmuş ve çok tartışılmıştır. Lenin’in de elinden, dilinden düşürmediği söylenen bir kitaptır.

Eli soğuk sudan sıcak suya değmeden yetiştirildiği için miskinleşen bir burjuva ile her türlü deneyimin içine itilerek yetiştirildiğinden tuttuğunu koparan bir insan haline gelen iki arkadaşın karşılaştırılmış olması da hem pedagojinin, hem de sosyolojinin konusudur.

Çalışmayı sevmeyen, sorumluluktan kaçan, mecbur kalmadıkça en ufak eylem yapma güdüsüne sahip olmayan Oblomov’dur.

Fiziksel ve zihinsel çalışmayı, oyun ve dinlenme kadar doğal gören; engel çıkmadıkça çalışmak üretmek isteyen ise arkadaşı Ştolts’tur.

Yazar bu iki karakter üzerinden doğulu insan ile batılı insan karşılaştırmasına girmiş, okları da kendi toplumunun üzerine yöneltmiştir.

Ve bu bakış açısı zamanla değişime uğrasa da halen güncelliğini korumaktadır.

***

Kitap sadece miskin insan ruhunu anlatmakla kalmaz, okuyanın kendisine ve çevresine ayna tutmasına da neden olur.

Toplumumuzda da teknolojik ve sosyal gelişmeler sonunda değişime uyum sağlamakta güçlük çeken, şaşkına dönen insanları görmekteyiz.

Gonçarov’un mirası tembelliği felsefe haline getiren ‘oblomovluk’ kavramı da, günlük hayatımızda şakayla karışık kullanılabilecek bir bahane olarak zihinlerde durmaktadır.

***

Gonçarov’un kalemi Dostoyevski’den, Tolstoy’dan, Turgenyev’den, Gogol’dan aşağı değildir.

Hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan betimlediği yüzeysel olmayan karakterler yaratmış olması, toplumunu iyi tanıyan gözlemci bir yazar olduğunun kanıtıdır.

Son derece anlaşılır ve akıcı üslubuyla yaptığı uzun betimlemeler ve karakter analizleri sıkılmadan okunabilmektedir.

Yazılışından 160 yıl sonra bile, toplumda var olan Oblomovları görebilmek eserin güncel kalmasının nedenidir.

Bitirince hemen yeni bir kitaba başlanamayacak anlaşılan. Sanırım biraz sevilmeyi, sayılmayı, sindirilmeyi bekliyor.

Bu kitap okunmalı ve ders alınmalı azizim.

***

“İçini dökmek mutluluğun temelidir; insanın içinden geçen hiçbir şey dostundan saklı kalmamalı.” (s.344)