LEVENT ERASLAN…

Prof. Dr. Levent Eraslan, Eskişehir’in gündemine 2019 yerel seçimlerinin hemen öncesinde girdi. Kırıkkale Üniversitesi’nde doçent olarak görev yapan Eraslan, yerel seçimlerde Ak Parti’nin Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Burhan Sakallı’ya seçim propaganda döneminde danışmanlık yapmak için geldi… Ya da getirildi… Her neyse, 2004-2014 yılları arasında Odunpazarı Belediye Başkanlığı yapan ve hem başkan olarak görev yaptığı dönemde hem de 2014-2019 döneminde, ne görev yaptığı dönemle, ne de Yılmaz Büyükerşen’le olumsuz bir polemiğe girmeyen Burhan Sakallı, her nedense seçim propaganda döneminin son anlarında agresif bir tutum içine girdi. Yılmaz Büyükerşen’le kavga etmenin hiç kimseye fayda getirmediğinin gayet farkında olan Sakallı, son dönemde gereksiz ve yersiz bir takım eleştirileri gündeme getirdi.

Sonuçta, Sakallı Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybetti. Bizler de sonradan öğrendik ki, Burhan Sakallı’nın son dönemdeki seçim strateji değişikliğinin mimarı Levent Eraslan imiş. Seçimlerin ardından Eraslan Anadolu Üniversitesi’ne jet-geçiş yaptı. Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) kuruldu. Müdürlüğüne de Levent Eraslan getirildi. Şak diye profesör, şak diye rektör yardımcılığına getirildi. Kim tarafından? Şafak Ertan Çomaklı tarafından. Hani şu, fırtına gibi gelip, sağlık sorunlarım var diyerek görevinden istifa eden rektör. Çomaklı görevinden istifa edince, Levent Eraslan’ın da rektör yardımcılığı görevi otomatikman düşmüş. Elinde sadece SODİGEM Müdürlüğü kalmış.

Levent Eraslan hakkındaki iddialar hiç bitmedi. Özellikle Haberes Genel Yayın Yönetmeni Ayhan Aydıner, sayısız yazısında sayısız sorular yöneltti. Hiç birine, bırakın doyurucu ve yeterli cevapları, hiçbir cevap gelmedi. Sürekli gereksiz polemikler yaratılarak, hedef saptırılmaya çalışıldı. Sonra ne oldu? Geçtiğimiz haftanın son günü Prof. Dr. Levent Eraslan SODİGEM Müdürlüğünden alındı. Kim tarafından Anadolu Üniversitesi’ne yeni atanan Rektör Prof. Dr. Fuat Erdal tarafından. Görevden alınma gerekçesi açık bir şekilde paylaşılır mı, yoksa rektör “gereği üzerine” mi der, bilemem. Ancak böyle bir gereklilik hasıl olduğundan şüphe yok.

Dahası Şafak Ertan Çomaklı’nın göreve atandığı ilk günlerde son derece sıcak ve düzeyli bir ilişki içinde olduğu Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’le arasının açılmasına neden olan tutum değişikliğinin de Levent Eraslan nedeniyle olduğu hala konuşuluyor. Hatta bunu, Çomaklı’nın bir dönem çok yakınında olan kişiler itiraf ediyorlar. Şunu da ekleyelim. Ulus Meydanı ve meydandaki Atatürk daha doğrusu Ulus Anıtı. Anıtın açılışından birkaç gün sonra sosyal paylaşım sitelerinde anıtın kaidesinin havadan (dronla) çekilen görüntülerinde kaidenin + şeklinde olduğu ve bunun da haç işaretinin özellikle çağrıştırmak için yapıldığı gibi, kozmik ötesi bir saçmalık paylaşıldı. Elbette troller tarafından desteklenerek ve beslenerek.

Ancak, ne Burhan Sakallı’ya yaptırılan yanlış, ne rektörlüğü zamanında Çokmaklı’nın yanlış yönlendirilmesi ne de Ulus Anıtı’nda yapılmaya çalışıldığı gibi, algı oyunları Eskişehirliler tarafından itibar görmedi. Suya yazılan yazı gibi, birkaç gün içinde unutulup gitti.

Çünkü niye? Çünkü ne önceki rektör Çomaklı ne de Levent Eraslan bilmiyorlardı ki, 2002 yılında Ak Parti’nin kuruluşundan bugüne kadar Ak Parti içinde il-ilçe başkanları, milletvekilleri, hatta hem milletvekili hem bakanlık yapan isimlerin hiç biri Yılmaz Büyükerşen’le girdikleri bu tür mücadeleleri kazanamadılar. Hepsi birer birer siyaset sahnesinden kayıp gittiler. Kimler yoktu ki aralarında? Murat Mercan’dan Salih Koca’ya, Kemal Unakıtan’dan Nabi Avcı’ya. Murat Canözer’den Ahmet Süzer’e, Ayşe Fert Dökmeci’den Ahmet Yapıcı’ya… Kimler gelip geçti… (Nabi Avcı hariç) şu an hiç birinin adı Ak Parti’yle birlikte anılmıyor bile. Hal böyle olunca Çomaklı’yla Eraslan için de aynı son kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu.

Burası Eskişehir. Eskişehirliler böyle politik kurnazlıklara, sosyal medya üzerinden kurulmaya çalışılan algı yaratma çabalarına asla aldırış etmez. Onlar, gerçek hayatta var olan gerçeklikler üzerinden, mantık, elbette duygu, güven ve inanç üzerinden tavır geliştirirler. Ömrünü Eskişehir’e adamış Yılmaz Büyükerşen gibi bir isimle, Eskişehir’e ilk kez 1-2 yıl önce gelenlerin başa çıkabilmesi, karizmasını, inanılırlık ve güvenirliliğini yok etmeleri mümkün olabilir mi? İşte onlar bunu anlayamadılar ve buharlaşıp bulutlara karıştılar.

Rahmet nereye ihsan eylenirse oraya yağarlar belki ama bu kafaların yağdıkları hiçbir toprağa verim ve bereket getirmeyecekleri de kesin.