Merhabalar dostlar, yeni bir ayda yeni bir hikâye ile yeniden beraberiz.
Vaktiyle Osmanlı Donanmasında vatani görevini yapan bir asker, gönlünü Ermeni bir kıza kaptırır. Ama bir türlü söyleyemez bu sevdasını. Malum o dönemde Müslüman bir erkeğin gayri müslüm bir kadına sevdalanması çok hoş karşılanan bir durumda değildir.
Kemirir günden güne bu sevda o masum yüreğini ve cesaretini toplar açılır Eleni’ye, döker içindekileri anlatır sevdasını.
“Eleni, ben sefere gidiyorum. Denizlerde olacağım, senin sevdan her an kalbimde olacak. Ne kadar sürecek bu görev bilmiyorum, ne zaman gelirim bilmiyorum ama döndüğümde seni alacağım, isteyeceğim seni ailenden” der.
O günden sonra bekler Eleni, büyük bir merakla, umutla. Limana her gemi yanaştığında koşarak gider. Bakar merakla ve yaşlı gözlerle. Adeta haykırır her gidişte kendi dilinin dönebildiği Türkçesiyle;
‘Hani benim Recep’im
Sarilida vereceğim
Almazsa, karakola gideceğim!’’
Eleni kendi lehçesiyle sarılmaktan bahsederken yıllarca “SARİLİDA VERİCİM” dönmüş ‘SARI LİRA VERECEĞİM’e….
Türküde öyle okunmuş yıllarca.
Kalın sağlıcakla…
HANİ BENİM RECEBİM
Gemilerde talim var
Bahriyeli yârim var
O da gitti sefere
Ne talihsiz başım var
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim
Gemi gelir yanaşır
İçi dolu çamaşır
İstanbul'un kızları
Recep diye ağlaşır
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim
Mavi giyme tanırlar
Seni yolcu sanırlar
Geçme kapım önünden
Seni benden alırlar
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim
Hani benim Recep'im
Recep'im
Sarı lira vereceğim
Almazsan karakola gideceğim