Uzun süredir yüz yüze eğitimden mahrum kalan sevgili öğrencilerimiz, okullarınız sizlere kapılarını açtı. Hepimize umut veren cıvıl cıvıl sesleriniz sınıfları, koridorları doldurdu. Öğretmenleriniz de sizi sevgiyle, heyecanla özlemle ve gülen yüzleriyle karşıladılar.
Peki, Okulların daha fazla kapalı kalması ve uzaktan eğitime devam edilmesi daha iyi bir seçenek miydi?
Evet demek çok zor.  Biliyoruz ki; çocuklarımız için okulların kapalı olması demek, sadece akademik gelişimden geri kalmak değil sosyalleşme ve hatta fiziksel hareketten de mahrum kalma anlamına gelmektedir. Ayrıca, sürekli ve yoğun müdahaleye ihtiyacı olan özel gereksinimliler, dar gelirli aileler ve diğer dezavantajlı gruplar düşünüldüğünde okul, akademik ilerlemeden çok daha fazlasını kapsamaktadır.

Bu yüzden okullar açılmalıydı, açıldı ama sürdürülebilir olması konusunda yola son iki yılda hiçbir şey yaşanmamış gibi devam edemeyiz!.. Çünkü , virüse dair her geçen gün ortaya çıkan yeni bilimsel bulgular ve pandeminin seyri sürekli değişim içerisindedir. Bu nedenle karar vericiler, hem gelişmeleri takip etmek hem de eğitimin en verimli şekilde nasıl ilerleyeceğine yönelik çalışmalar yapmak durumundadırlar. Tabii ki, bu çalışmalar basit bir fayda maliyet analizinden çok daha fazlasını içermelidir.

Öncelikle yapılması gereken; eğitim politikaları oluştururken siyasal fayda gözetmekten vazgeçmek. Eğitimin üniversitede değil, okul öncesinden başladığını hatırlamak, eğitimde, deneme-yanılma yöntemine son vermek, niceliğe değil, niteliğe odaklanmak, okul sayısıyla değil, çağa hizmet eden yetkinlikler geliştirmekle övünmek!

Bu güne kadar, herhangi bir sorunla karşılaştığında, ayakta kalma mücadelesi verecek azimli gençler yerine, günde 300-500 soru çözmekle övünen gençler yetiştirdik.

Bu yüzden, eğitim sistemimizi gençlerimizin yaşamlarını sınavlarla zehir eden yapıdan kurtarıp, yaşam standardını daha da yükseltecek şekilde yeniden biçimlendirmeliyiz. Yoksa diplomalı işsizler kervanına her yıl yeni yüz binler katılmaya devam edecektir!

Gençlerimizin, aklın ve bilimin yol göstericiliğinden ayrılmayan, kendine güvenen, yurttaşlık sorumluluğunun bilincinde olan ve bunu en iyi biçimde yerine getiren kuşaklar olarak yetişmelerinin önünü açmak için siyasetçilerimizden, akademisyenlerimize, ilgili kamu kurumlarından, sivil toplum kuruluşlarına varana dek tüm kurumlar bir araya getirilerek ortak akıl ile nitelikli bir eğitim sistemi inşa edilmeli.

Özet olarak, eğitimde reforma; hava gibi, su gibi ihtiyacımız var! Umarım, uzun süre yaşanan mecburi tatilden sonra bir daha okullar pandemi ve küresel salgınlar nedeniyle kapanmaya gitmez. En önemlisi de geleceğin umudu olan çocuklarımızın bu yıl eğitim hayatlarında aksaklıklar yaşanmaz. Yeni eğitim ve öğretim yılında tüm öğrencilerimize başarılar diliyor, haklarını emeklerini hiçbir zaman ödeyemeyeceğimiz anne, baba, veli ve öğretmenlerimize de sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.