Milli Eğitim Bakanlığı, Türkiye’de eğitimin son 20 yılıyla ilgili bilgiler içeren bir kitap yayımladı.“Türkiye’de Eğitimin 20 Yılı: 2000-2019” başlıklı kitapta 2000 ile 2019 yılları arasında eğitimde yaşanan dönüşüm, eğitim göstergeleri üzerinden ele alındı.

Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mahmut Özer’in ÖSYM Başkanlığı döneminde YKS (Yükseköğretim Kurumları Sınavı) başta olmak üzere tüm sınavlarla ilgili raporlar hazırlaması ve bunları yayımlaması dikkatimizi çekmişti. Mahmut Özer, Milli Eğitim Bakanlığı’na, Bakan Yardımcısı olarak geçtiğinde bu kez de LGS (Liselere Geçiş Sistemi) Merkezi Sınav sonuç analizlerinin yayımlanmasını sağladı. “Türkiye’de Eğitimin 20 Yılı: 2000-2019” kitabının da bu yaklaşımın devamı olarak yayımlandığı anlaşılıyor.

KİTABIN ORTASINDAN !...

Kitapta, eğitime erişim göstergeleri altında, farklı eğitim kademelerinde okullaşma oranlarının yıllar içindeki değişimi inceleniyor. Benzer şekilde yıllar içinde farklı kademelerde öğretmen, öğrenci, derslik ve okul sayılarındaki değişime dair bilgi veriliyor. Artan öğretmen ve derslik sayılarıyla birlikte öğretmen başına düşen öğrenci sayılarındaki azalmalar ve yıllar içinde OECD ortalamalarına yaklaşılmasını sağlayan iyileştirmeler değerlendiriliyor.

Yatırıma dair göstergeler başlığında, artan öğrenci sayısı dikkate alınarak öğrenci başına MEB bütçesi ve yatırım bütçelerindeki artış değişimleri gösteriliyor.

Eğitim performansına dair göstergelerde ise Türkiye'nin uzun süredir katılım gösterdiği Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ve Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırması (TIMSS) kapsamındaki performansı dikkate alınmış. Türkiye'nin bu çalışmalardaki ortalama puan değişiminin yanı sıra alt yeterlik ve üst yeterlik düzeylerindeki öğrenci oranlarında görülen olumlu değişimler özellikle vurgulanıyor.

Kitapta, İller düzeyinde yapılan incelemede, 2000'li yılların başında dezavantajlı konumda bulunan illerde 2019 yılı itibarıyla yaşanan iyileştirmeler grafiklerle gösteriliyor. Örneğin, 2006 yılında ilköğretimde derslik başına düşen öğrenci sayısı 51 olan İstanbul'da 2019 yılı itibarıyla bu sayının 30'a; yine 2006'da Ağrı'da 42 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısının 2019'da 16'ya düştüğü vurgulanıyor.

VE ESKİŞEHİR !..

    Kitabın Eskişehir ile ilgili bölümünü incelediğimizde, İlimizde 2006 yılında 6 bin 811 olan öğretmen sayısının 2019’da 11 bin 416’ya çıktığını görüyoruz.

    2006 yılında 129 bin 517 olan öğrenci sayısı 2019’da 155 bin 592’ye yükselmiş.

İl Milli Eğitim Müdürlüğü kendi sayfasında, 2021yılında İlimizdeki öğrenci sayısını 137 bin 811 olarak açıklıyor. Yani Eskişehir’deki öğrenci sayısı iki yıl (2019) öncesine göre 17 bin 781 kişi azalmış. Umarım İl Milli Eğitim Müdürlüğü iki yıl gibi kısa bir sürede bu kadar çok öğrenci azalmasının nedenlerini araştırmıştır.

KİTAP YAZILIRKEN UNUTULANLAR!..

 “Türkiye’de Eğitimin 20 Yılı: 2000-2019” kitabını incelediğimizde bu süreçte yaşanan bazı verilerin eksikliğini duyumsadım.

-2002 yılından bu güne tam 8 kez Milli Eğitim Bakanı 17 kez eğitim sistemi değiştirildi ama hala Türkiye’de ailenin sosyoekonomik durumu, çocuğun başarısını ve eğitime erişimini belirleyen en önemli etkenlerden biri olmaya devam ediyor.

-PISA sınavlarında, Türkiye, 43 ülke arasında en iyi performans gösteren öğrencilerin daha çok sosyoekonomik olarak avantajlı öğrencilerden oluştuğu ülkelerin başında geliyor.

-3-5 yaş grubundaki okullaşma, son yılların en düşük değerlerine geriliyor.

-Okullarımız arasında bölgelere, yörelere hatta aynı kent içinde semtlere göre değişen nitelik farklılıkları giderilemedi. En düşük ve en yüksek başarı ortalamalarına sahip bölgeler arasındaki başarı farkı, neredeyse 3 yıllık öğrenme sürecine karşı gelmeye başladı.

- Salgın sürecinde 4 milyonu aşkın öğrencinin uzaktan eğitime erişimi sağlanamadı.

-TÜİK’in yayımladığı 2019 çocuk işgücü anketi sonuçlarına göre 5-17 yaş arasındakiler içinde çocuk işçilerin sayısı 720 bin oldu.

-2012 yılında uygulamaya geçen 4+4+4 eğitim sistemi sonrası çağ nüfusu öğrencileri açık öğretime daha fazla yönlendi, kız çocuklarının erken evlilikleri giderek arttı.

-Liselere geçişte uygulanan sistem öğrenciler arasında eşitsizlikleri derinleştirmeye devam ediyor.

Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in yalnız sınavlar değil tüm eğitim göstergeleri ile ilgili analiz raporlarını yayımlama geleneğini sürdürmesini doğru buluyoruz ve devamını bekliyoruz. Ancak, veri analizlerinin yayımlanması sırasında “bardağa sadece dolu tarafından değil çok yönlü bakılmasının”  kitaplara ve raporlara daha güvenle bakarak yararlanmamızı sağlayacağı unutulmamalıdır…